Başak Demiriz

Başak Demiriz

basak.demiriz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bazen ‘evet’ deyince ‘çok verici’, ‘hayır’ deyince de ‘bencil’ oluruz. Ancak aradaki dengeyi sağlamak elinizde. Sınırları çizmek hem kendiniz hem de sevdiklerinizle ilişkilerinizde hayati önem taşıyor


Danışan: Bu yaştan sonra mümkün mü bilmiyorum ama ben ‘hayır’ diyebilmeyi öğrenmek istiyorum. Bazı insanlar vardır istemediği hiçbir şeyi yapmaz, istemediği ortamda bulunmaz, istemediği kişilerle görüşmez, bayılıyorum onlara.
Dr. Başak: Bu bazıları için önemli bir problem olabilir. Siz nasıl bir sıkıntı yaşıyorsunuz?
Danışan: Kendimi kullanılıyor hissediyorum. Her şeye ‘olur’ demekten yoruldum. Çok vericiyim ama bakıyorum etrafıma, hiç kimse benim kadar kendini parçalamıyor.
Dr. Başak: Bir örnek verebilir misiniz?
Danışan: Örnek çok, daha bu sabah tam evden çıkarken eşim arkamdan seslendi: “Akşam dönerken kuru temizlemeden gömleklerimi alır mısın?” İçimden “Yine benim üstüme yıkıyor kendi angaryasını” diye söylendim. Aslında iş çıkışı çok yorgun oluyorum ve hemen eve gelmek istiyorum ama “Hayır” diyemedim, “Olur” dedim.
Dr. Başak: Şimdi o ana biraz daha odaklanalım ve başka neler hissettiğinizi anlamaya çalışalım.
Danışan: Kızdım doğal olarak. Sadece ona değil kendime de kızdım.

iHTiYAÇLAR HiYERARŞiSi
Dr. Başak: Kendinize neden kızdınız, kendi kendinize neler söylüyordunuz?
Danışan: “Yine ‘hayır’ diyemedin”, “Sustuğun sürece insanlar seni kullanacak” gibi şeyler geçti aklımdan.
Dr. Başak: Hayır deseydiniz ne olurdu?
Danışan: İş uzayacaktı, o üsteleyecekti. “Canım ne olur iki dakika uğrasan” diye beni ikna etmeye çalışacaktı ve ben de uğramazsam kendimi ‘aksi’, ‘geçimsiz’ veya ‘bencil’ bir insan gibi hissedecektim.
Dr. Başak: Yani aslında ‘aksi’, ‘geçimsiz’ veya ‘bencil’ gibi hissetmemek için kabul ettiniz.
Danışan: Bencil insanları hiç sevmem.
Dr. Başak: Durumu özetlersek; eşiniz sizden bir şey istedi, siz yapmak istemediniz, çünkü işten çıkınca yorgun olacağınızı biliyordunuz. Kendiniz için başka planlarınız vardı, ama en sonunda ‘aksi’, ‘geçimsiz’ veya ‘bencil’ hissetmemek için “Evet” demek zorunda kaldınız.
Danışan: Evet, maalesef öyle oldu.
Dr. Başak: İnsanların sizi ‘bencil’ gibi algılamamaları için kendi sınırlarınızı epeyce zorluyorsunuz gibi. Peki, bana bencil bir insanın tanımını yapar mısınız?
Danışan: Kendinden başkasını düşünmeyen, etrafını umursamayan, hatta bazen acımasız olabilen kişidir.
Dr. Başak: Bunun en zıttı da çok ‘verici’ bir insan olurdu değil mi?
Danışan: Evet, çok verici insan da kendini hiç düşünmez, hayatını başkalarına adar, yemez yedirir, içmez içirir, ama bu arada kendini unutur.
Dr. Başak: Uzun bir çizgi çizelim, sağ ucuna en bencil insanı, diğer ucuna da en verici insanı koyalım. Tam ortasına da bir ‘sıfır’ koyalım. Bu çizdiğimiz doğru üzerinde en iyi konum neresi olurdu sizin için?
Danışan: İki uç da iyi değil, çok verici olmak da sağlıklı değil. İşte o zaman benim gibi kullanılmış hissediyor insan kendini.
Dr. Başak: Ortalarda olmanın daha sağlıklı olduğu açık değil mi? Öyleyse şimdi kendinize ortalarda bir yer seçin ve oraya bir çarpı işareti koyun. Eğer bu çarpıyı tam sıfırın üstüne koyarsanız biraz sağına doğru, yani verici insanın bölgesine doğru bir parantez işareti yapın. Burası, ‘Ne kadar verici olursam beni rahatsız etmez, kendimi kullanılmış hissetmem’i belirleyecek. Aynı şekilde sol tarafına da yine sıfırdan aynı uzaklıkta bir parantez daha koyun. Orası da “Ne kadar bencil olursam kendimi aksi veya geçimsiz hissetmem”in alanını belirleyecek.
Danışan: Yani bazen verici, bazen de bencil olmam gerekiyor.
Dr. Başak: Bunu başarabilmek için sınırlarımızı bilmemiz gerek çünkü sınırlarımız ihlal edildiğinde hem kendimize hem de başkalarına kızarız.
Danışan: Benim hem kendime hem de eşime kızdığım gibi.
Dr. Başak: Sizi kullanıyormuş gibi hissettiğiniz için ona kızdınız. Kendinizi koruyamadığınız için de kendinize kızdınız. Öyleyse şimdi sınırlarımızı belirleyelim. Sınırlarınızı oluştururken ihtiyaçlarınızı göz önünde tutmanız faydalı olur.
Danışan: İhtiyaçlarımın uzun zamandır farkında değilim galiba.
Dr. Başak: ABD’li psikolog Maslow’un 1940’lı yıllarda geliştirmiş olduğu ‘ihtiyaçlar hiyerarşisi’ni kendimize rehber olarak kullanabiliriz. Maslow insanların ihtiyaçlarının bir hiyerarşi içinde en basitten en karmaşığa doğru sıralandığından bahseder. Ona göre, insanlar alt basamaktaki gereksinmelerini giderir gidermez üst basamaktakileri doyurmaya yönelir. Diğer yandan alt basamaktakiler giderilmeden, üst basamağa çıkılamaz. Bu basamakların en altında fizyolojik ihtiyaçlar gelir, bunlar yemek, içmek, uyumak gibi basit ihtiyaçlarımızdır. İnsanlar önce bu basit ihtiyaçlarını gidermeyi hedefler.
Danışan: (Gülerek) Ben en alt kategoride kalmışım öyleyse, bazen uyumak, dinlenmek ihtiyacımı bile tam olarak gideremiyorum.
Dr. Başak: Öyleyse buna şimdi daha çok özen göstermelisiniz. İkinci sırada güvenlik ihtiyaçları gelir, bu da kendini güven ve emniyet içinde ve tehlikeden uzak hissetmektir. Bu da giderildikten sonra sosyal ihtiyaçlar ortaya çıkar; başkaları ile ilişki kurmak, arkadaşlıklar, aile kurmak, kabul edilmek ve bir yere ait olmak gibi.
Bu ilk üç ihtiyaç giderildikten sonra diğerlerine sıra gelir. Bunlar; kendini değerli hissetme ihtiyacı yani kişinin başarılarından sosyal alanlarda takdir ve kabul görmesi ve en üst sıradaki kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Bu da insanın kendi gelişimini en üst düzeye çıkarma, potensiyelini, yaratıcılığını en üst düzeyde kullanabilme, ön yargılardan uzak, kendi olabilme ihtiyacıdır. Sınırlarınızı belirlerken bu ihtiyaç listesini aklınızda tutmak, neler konusunda taviz verip vermeyeceğinize karar vermeniz ve ona göre önceliklerinizi belirlemeniz faydalı olacaktır.