03.09.2012 - 11:30 | Son Güncellenme:
Geçtiğimiz ay Londra Olimpiyatları kapsamında düzenlenen Meltdown Festivali'nde sahneye çıkan Selda Bağcan, Aktüel dergisinden Arda Uskan'a konuştu. Bağcan, hem çok konuşulan konserini, hem de yurtdışında artan popülerliği üzerine hissettiklerini anlattı. Londra'daki son konserinizden çok söz edildi ama asıl merak ettiğim geçen yıllarda yaşanan bir Mos Def olayı var. Adam Amerika'nın en ünlü rap şarkıcılarından biri, nasıl olup da... Seni nasıl duymuş, sesini nereden almış da, albümünde kullanmış diyorsun... Aynen onu söylüyorum. Yaklaşık dört yıl önce, buralarda sesiniz soluğunuz pek çıkmazken elin rapçisi, Selda Bağcan'ın 'İnce İnce Bir Kar Yağar' şarkısını kendi 'Supermagic' adlı bestesinde kullanıyor ve Grammy'ye aday oluyor...
Sesimin soluğumun çıkmadığını kim söyledi? Senin merakın bende de vardı o şarkıyı ilk dinlediğim zaman. Sonradan öğrendim ki, Amerika'da pek çok diskoda çalıyorlarmış şarkılarımı...
EDITH PIAF'I DİNLER GİBİ
Haberiniz yokken orada ünlü olmuşsunuz yani... Bu ünden ne anladığına bağlı! Mos Def, protest bir şarkıcı. Martin Luther King'in "Siyahlar artık uyanın, uyuşturucudan kurtulun, başka bir dünya var sizin için" sözleriyle başlıyor şarkı ve benim sesim giriyor. Ben de internetten dinledim gerçekten tüyleri ürperiyor insanın... Bırak yağcılığı da kırmayayım kafanı... O güne kadar neredeydin? Mos Def, şarkınızı Amerika'da bir diskoda mı dinlemiş? Öyle olmalı, zaten beni Londra'ya davet eden Antony Hagerty de 'İnce İnce Bir Kar Yağar'ı New York'ta bir kafede duymuş. Bir röportajında "Sesini duyar duymaz 'Bu kim?' diye çok merak ettim ve yüreğim sızladı, sanki Edith Piaf'ı dinliyor gibiydim" diyor. Şimdi gelelim Londra'ya... Neler yaşandı konserde? Ondan önce New York var. Lincoln Center kültür merkezinde bir konser verdim. Açık havada, yağmura rağmen 5 binden fazla insan geldi.
İKİ SAAT SÖYLEDİM
Başka kimler çıktı sahneye? Secret Trio adlı bir Romen grup, Hüsnü Şenlendirici ve İlhan Erşahin'den sonra da ben sahne aldım. 50 dakika süre vermişlerdi, tam iki saat söyledim... New York'ta da Londra'daki orkestranız mı vardı? Tabii... Bağlama gibi klasik sazlarıma rock tınıları veren enstrümanları da ilave ettik. Ya repertuvar? ' Mehmet Emmi', 'Yaz Gazeteci Yaz', 'İnce İnce Bir Kar Yağar'... Bu söylediğin şarkıların hepsi eski bir albümünüzdeydi... 2006 yılında çıkarmıştım bu albümü. Şarkılar o günden beri yurt dışında da dillerde dolaşmaya başlamış. Doğrusunu istersen çok güzel bir konserdi, tadı damağımda kaldı. Hiç tanımadığım akrabalarım geldi kulise. İlk defa gördüğüm...
BEŞ KONSER VERECEĞİM
Oradan da Londra'ya geçtiniz herhalde? Jetlag ile aranız iyi olmalı...
Hiç olur mu? Zaten saat değişikliğinden etkilenmemek için New York'a 5 gün önce gittim. Orada 5 saatlik uçuş mesafesinde bir konser daha teklif ettiler bu yüzden kabul etmedim, hemen arkasından Londra'ya uçacağım diye. Kasım'da tekrar gidiyorum Amerika'ya. New York, Chicago, Washington dolaşacağız. Beş konserlik anlaşma yaptık.
"GEÇMİŞ OLSUN SİZE KONSER YOK!"
Kendi müzik şirketinizin olması da bir avantaj. Tabii, kimseye yalvarmıyorum "Bana albüm yapar mısınız?" diye. Ama görmek istemezsen görmezsin... Olay bu. Selda Bağcan'ın önlenemez yükselişi desek, yeridir... Eh, buna da mani olamıyorlar artık. Yavaş yavaş dünyada adın duyuluyor, ondan sonra kendi ülkendeki 'sizi gidi siziler' harekete geçiyorlar. Konser teklifleri filan... Ben de "Geçmiş olsun size konser monser yapmıyorum" diyorum.
BEN ZATEN KIYMETLİYİM
Selda Bağcan'ın iade-i itibarı dışarıdan geldi anlaşılan... Ne ayıp değil mi? Orada kıymetlenince kendi ülkende de kıymetleniyorsun. Ben zaten kıymetliyim salaklar! Konserden konsere koşuyorum. Yaz kış demeden Almanya'da, Hollanda'da, konserlere festivallere gidiyorum, daha ne yapayım! Ama basın görmüyor bir türlü. Görünmek için de kıçımı açamam kusura bakmasınlar.
"ÇÖLDEKİ VAHA GİBİ"
Observer'ın müzik editörü Caspar Lewellyn Smith, Selda Bağcan için şunları yazmış: "Selda Türkiye'nin Joan Baez'ı. Yaptığı müzik; sazın, çılgın gitarların, anaforlu elektronik efektlerin ve perküsyonun izlerini taşıyor. Ve Selda dünya müziğinin, iki keçi çobanının ellerine kavallarını alıp çıkardıkları akustik seslerden ibaret olmadığını kanıtlıyor..."
İspanyol müzik yazarı Vicente Fabuel ise, onun hakkında şöyle söylüyor: "Selda, Doğu kültüründen çıkmış sayılı efsanevi kadın seslerden biri. O büyük çöllerin ortasında az bulunur vahalar gibidir. Bir insan nasıl bu kadar derin, bu kadar yaratıcı ve bu kadar hissederek şarkı söyleyebilir!"