Yeliz Bozkurt ile 5 soru 5 cevap

Ekranın sevilen yüzü Yeliz Bozkurt’a stilini sorduk; parisien tutkusuyla ön planda olan Bozkurt bu ruhu yansıtmaya çalıştığını söyledi.

Onu ilk olarak televizyon ekranlarında renkli kültür sanat programlarını sunarken gördük. Uzun süre ulusal basında moda yazıları yazdı ve geçtiğimiz sezon sürpriz yaparak sevilen dizi ‘Seksenler’ kadrosuna Emel karakteri ile dahil oldu. Yeliz Bozkurt’la stilini konuştuk. Bir ayağı daima Fransa’da olan Yeliz’in parisien tutkusunu gördüğünüzde anlıyorsunuz, bu ruhu stiline de yansıtmayı seven oyuncu, “İki aşkım var. Biri ülkem, diğeri Paris” diyor. Kendisiyle güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

1 - Stilinizi nasıl yorumlarsınız?

Bence günden güne bir bebek gibi büyüttüğüm bir stilim var. Bu büyüklük abartı anlamında asla değil. Hatta aksine daha minimal bir yöne doğru gidiyor. Ama kıyafetin bende yarattığı duygusunu büyütüyorum. Giyinmek benim için kesinlikle bir uğraş. Kıyafet üzerine kafa yorarım.

2- Peki renkler dolabınızda ne kadar hakim?

Eskiden çok fazla renk kullanıyordum. Şimdilerde daha sade, pastel tonları seçiyorum. Aslında renklerle vedalaşmam Fransa’da başladı. O pastel şehrin binaları ve insanlarının sadelik içinde nasıl zarif göründüklerini fark ettiğimde bunu kendi stilime de yansıttım diyebilirim. Daha doğrusu sokakta gezerken bir trafik lambası gibi renkli görünmek orada bana biraz fazla geldi. Özellikle eski nesil Fransızları sokaklarda o harika şapkalar, eldivenler, kabanlarla izlemek benim için bir görsel şölen… Bazen bir Paris terasında oturup, kahvemi söyleyip, saatlerce yoldan geçenleri izliyorum. Bu bir sokak defilesi gibi…

3- Vazgeçemediğiniz renk nedir? Renklerin de hafızası var mı?

Vazgeçemediğim bir renk yeşil. Dolapta yeşilin tonu onlarca elbisem var. Kendimi yeşil bir elbisenin içinde huzurlu ve dingin hissediyorum. Renk terapisi diye bir şey var ve kesinlikle, herkesin ona uyumlu bir rengi var. Bence bunu bulmalı ve dolaplarında o renge fazlasıyla yer açmalılar. Ve bence kokuların hafızası olduğu gibi renklerin de hafızası var.

4- Mottonuz nedir?

Şık olma çabası içinde olmadan şık görünmek. Çaba hayatta çok kıymet verdiğim bir duygudur. Sevdiğim her şey için çabalamayı, emek harcamayı severim. Ve çaba beklerim. Çaba olmadan bir şeyi güzelleştirmek mümkün değildir. Ama moda da işin sırrı sanırım.

5- Yazın vazgeçilmezleri sizin için nelerdir?

Hasır çanta ve şapkalar yaz aylarında favorilerim. Bu ikiliye bir de rahat ve şık bir sandalet eklediğinizde ruhunuz çoktan tatile başlar bile... Uçuş uçuş doğru kesim elbiseler, ıslak saç ve kırmızı ruj yazın vazgeçemediklerimden… Işıltılı payetlerse, gökyüzünde yıldızlar dolu bir parti akşamı için ilk tercihim olabilir.

Yolculukta şıklık....

Bazen planlı çıkarız yola, bazen de yol bizi nereye götürürse diyerek....

Bu ikisinde de başımıza kontrolümüz dışında olaylar gelebilir... Ama yola hangi şıklıkla çıkacağımız bizim kontrolmüzde olmalı… Çünkü varacağımız yer değil; yolculuktur önemli olan... Tıpkı hayat gibi!

Yolculuk deyip geçmeyin, kiminle karşılaşacağınız belli olmaz.. Şıklık her an ve her koşulda olmalı özellikle havaalanlarında, uçakta mis gibi bir bedene giyilen giysilerin dokusu size güzel bir seyahatin sinyalini verir. Bunun için olmassa olmazlarımız: 

*Yolculuklarda kırışmayan, pamuklu ürünler tercihiniz olmalı..

*Bağcıklı ayakkabı giymeyin. Kolay giyilip çıkarılabilen ayakkabıları tercih edin.

*Kat kat giyinme iyi bir tercihtir.

*Takı ve aksesuarlar hem güvenlik aşamasında, hem de yolculuk sırasında sizi yorabilir.

*Sert dokulu bir pantolon yerine konforlu pantolon tercihiniz olsun.