12.08.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Senem Aydın
Televizyonculuk kariyerinde 20 yılı geride bırakan Hande Ertekin, bu süreye iki de kitap sığdırdı. ‘Zevce’den sonra ‘Konu Aşksa’ ile karşımıza çıkan Ertekin’le yazmaya nasıl başladığını, televizyonculuk tutkusunu ve aşkın kendisini nasıl motive ettiğini konuştuk.
‘Zevce’den sonra ‘Konu Aşksa’ ile karşımızdasınız... Yazarlık serüveninizden bahseder misiniz? Nasıl başladı?
Aslında çok ufak yaşlardan beri yazıyorum. İlkokuldayken şiirler yazardım, ortaokulda ve lisede arkadaşlarıma derdimi anlatmak istediğimde mektup, üniversitede mesaj. Kendimi yazarak daha iyi ifade ettiğimi düşündüm her zaman.
Yazmak televizyonculuğun da bir parçası. Bir yerinden, kıyısından köşesinden mutlaka yazının içinde olmak durumundasınız. Televizyonun içindeki birçok hayata, yaşanmışlığa şahit olmak, gözlemlemek, meslekte 20 senenin birikimi, biraz da yetenek olunca kitaba aktarılmış oldu.
Kitapta yaşanmış bir aşk hikayesi mi anlatılıyor? Yaşadıklarınızı mı kaleme aldınız?
Hem gözlemlerim ve gerçek kısımlar hem de hayal gücüm var. Bir drama oyunu gibi düşündüm aslında. Her kişilikten insan var kitapta. Çok romantik bir kadın da var, işkolik bir kadın da, duygusal da, mantığıyla hareket eden de... Bir sürü karakterin hayat bulduğu bir roman ‘Konu Aşksa’. Bazıları hayal ürünü, bazıları arkadaşlarımdan, kendi yaşadıklarımdan esinlenme.
“Karakterler arasında romantik bir kadın da var, işkolik bir kadın da” dediniz. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Ben aslında ana karakter Hayal’e benziyorum. Hayal modern dünyada ayakları üzerinde duran, çalışan ve emeğe önem veren, güçlü duruşuna rağmen, duygularıyla hareket eden, kırılgan bir kadın. Bu duruş bana benziyor açıkçası. Olayları ortaya koyunca ana karakter Hayal’in tepkileriyle Hande biraz örtüşüyor.
Aşk sizin için ne ifade ediyor?
Motivasyon kaynağı ve hayattaki en önemli duygulardan biri bence. Aşk, hayattaki her şeyi, bütün imkansızları imkanlı kılan bir duygu ve delilik hali. Kadınlar özellikle aşık oldukları zaman, gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Beni de inanılmaz besler. Aşık olduğum zaman işime dört elle sarılırım, yaptığım her işte daha verimli olurum, kendime daha çok bakarım...
‘Geçmişle yaşıyorum’
Kitaptaki kadın kendini duygularla mantığın savaşında buluyor. Siz yerinde olsaydınız ne yapardınız?
Çok naftalin kokulu bir ruha sahibim, geçmişle yaşıyorum. Duygularımla hareket ediyorum. Kitabın içinde bir bölüm var, Hayal; “Bir insanın yaradılışta anne karnında oluşan ilk yeri kalbi ve yaradan bunu böyle yaptıysa, vardır bir hikmeti sebebi” diyor. Biz hayatta her şeye,attığımız her adıma önce kalbimizle düşünerek karar vermeliyiz, aldığımız bütün kararlarda son noktayı yine kalbimize bırakmalıyız.
‘Kanalları tek tip buluyorum’
Biraz da televizyonculuk kariyerinizden bahsedelim... 20 yılı geride bıraktınız.
Su gibi geçti bu süre... Ben bir televizyon aşığıyım. Yaptığım işi çok seviyorum. Yazarlık tabii ki bizim mesleğimizin bir kolu ama televizyon benim için çok başka bir aşk. Televizyonun içinde olmayı, yöneticilik yapmayı, insanlara doğru ve güzel şeyler aktarabilmeyi, onları eğlendirebilmeyi çok seviyorum. ‘Bir Yudum İnsan’la başladım meslek hayatıma. Sonrasında Türkiye’nin en önemli duayen habercilerinin yönetmenliğini yaptım. Son 7-8 senedir de kanallarda genel yayın yönetmenliği, yöneticilik yapıyorum.
Türkiye’de genel yayın yönetmenliği yapan kadın sayısı çok az. Erkek egemen bir sektörde ayakta kalmak zor mu?
Erkek gibiyimdir. Biraz dominant, lider ruhlu olunca gayet de kolay, hiç zor değil. İşinizi sevgiyle yaptığınız zaman, insanlara nasıl yaklaşacağınızı, nasıl davranacağınızı bildiğinizde kadını erkeği yok bizim işin.
Türkiye’deki kanalların yayın politikalarını nasıl buluyorsunuz?
Tek tip buluyorum bütün kanalları. Hepsi yaratıcılıktan tamamen uzak. Biri evlenme programı yapıyor, onun izlendiğini gören diğer kanalların hepsi başka sunucularla aynı formatı yapıyor. Biri barıştırma programı yapıyor, bir hafta içinde hepsinde barıştırma programı başlıyor. Bu da izleyiciyi kandırmak gibi geliyor bana. Hiç mi üretecek, insanlara aktaracak farklı işler yok? Güzel bir şey verirseniz insanlar izler. “Halk bunu istiyor” deyip, kendi eksikliklerini örterek, reytingin arkasına saklandıklarını düşünüyorum.
Sizin televizyona dair yeni bir projeniz var mı?
Yazmaya da, televizyonculuğa da son nefesime kadar devam edeceğim. ‘Konu Aşksa’ benim için aşk, işim. Mesleğimin her alanında yenilenerek üretmeye devam edeceğim.