13.02.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
İLKNUR TAŞ
Çocuk yaşta masal kahramanı olarak gördüğü Barış Manço’yla tanıştıktan sonra şarkı söylemeye başladı Nazlı... 12 yaşında izlediği ‘Operadaki Hayalet’ten sonra artık kafasında tek bir şey vardı, sahnede olmak... Kendini garantiye almak adına finans okudu, spor spikerliği hatta bir siyaset programında editörlük bile yaptı ama müzik hep aklındaydı. “Yaptığım hiçbir iş bana sahnede olmak kadar haz vermedi” diyen Nazlı, ‘Beni Yazın’ adlı albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Nazlı, “Bu dönemde albüm çıkarmak delilik. Ben de biraz deliyim. Günlerce sahneden inmeden şarkı söyleyebilirim” diyor.
Müzik tutkunuz ne zaman başladı?
Finans okudum ama finans tutkum hiçbir zaman olmadı. Müzikle ilk tanışmam dört yaşında Barış Manço ile oldu. Barış Manço’yu bir masal kahramanı olarak görüyordum. Şarkı söylemeye onunla başladım. Anaokulundan itibaren sahneye çıkmaya çok meraklıydım. ‘Operadaki Hayaleti’ izledikten sonra şarkı söylemek istediğimi fark ettim. 12 yaşında şan dersi almaya başladım.
Barış Manço’yla tanışıklığınız nereden geliyor?
Barış Manço’ya olan büyük aşkım neticesinde annem dayanamıyor, adresini bulup beni götürüyor. “Barış Bey artık uğraşamıyorum. Lütfen alın ne yaparsanız yapın” demiş. Daha sonra ailece görüşmeye başladık. Onu tanıma fırsatım olduğu için çok şanslıyım.
Albümde onun bir şarkısı da var.
‘Anlıyorsun değil mi?’ şarkısını okudum. Diğer albümlerde de onun şarkılarını söylemek istiyorum.
O yaşlarda şarkıcı olmayı kafanıza koymuştunuz.
Bir şarkı bulayım kendimi ortaya atayım diyen insanlardan biri olmak istemedim. Sabrettim ve bekledim.
Sabrın sonu selamet mi oldu?
Gayet güzel oldu. İnsanlar beni beğendiler. Albüm hazırladığım dönemde birçok yeni isim çıktı. Bunların arasında ben hep en iyi çıkış yapan sayıldım.
Çok değerli müzik adamlarıyla çalışmışsınız. Sizin için büyük şans olsa gerek?
Türkiye’nin en iyi DJ’lerinden Suat Ateşdağlı çıktığım günden beri beni çok destekledi. Zülfü Livaneli gibi büyük bir sanatçı beni sahnesine çıkardı. O konserden sonra bana popçu olduğum için önyargıyla yaklaşan insanların fikirlerini değiştirdim ve kendimi alkışlattım. Serdar Ortaç beni konserlerine çıkardı. Behzat Gerçeker; Volga Tamöz gibi önemli müzisyenlerin takdirini kazanmak benim için önemliydi.
Pop söyleyenlere karşı nasıl bir önyargı var?
Çok haklı önyargılar var aslında. Pop dünyasında şarkılarını başkasına okutanları bile duyuyoruz. Teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanıp, sesini albümde güzel çıkaran, sahnede canlı şarkı söyleyemeyenler var. Sadece playback’le yaşayanlar var. İzleyicinin bu önyargısı çok doğal.
Canlı şarkı söyleme korkunuz var mı?
Sahne tutkusu canlı olarak söylediğiniz şarkılarla, insanları etki altına almanız. Ben günlerce sahneden inmeden şarkı söyleyebilirim. Katıldığım programlarda da ilk sorum “Canlı söyleyebilir miyim?” olur. Mümkün oldukça canlı söylemeyi tercih ediyorum. Canlı şarkı söylemeyen kendine şarkıcıyım demesin. Bize ayıp oluyor.
Neden konservatuar okumadınız?
Hâlâ pişmanlığını yaşıyorum. Benim niyetim üniversitede müzik okumaktı. O vakit geldiğinde endişelendim. Kendimi garantiye almak istedim ve finans okudum.
Spor spikerliğini yaptınız. Onu neden devam ettirmediniz?
Albümlerin satmadığı, popçuların mantar gibi çoğaldığı bir dönemde albüm çıkarmak büyük bir çılgınlık. Sahnede aldığım hazzı hiçbiri bana vermiyordu. Bir delilik yaptım ve bu işe girdim.
Birlikte olduğunuz biri var mı?
Benim için müzik ve ailemden büyük bir aşk yok. Aşktan ziyade sevginin, sadakatin, saygının daha önemli olduğunu düşünüyorum. Aşk gelip geçici bir şey. Kısa ömürlü. Daha mantıklı ve ayakları yere basan bir kız olmayı tercih ediyorum. Üzülmektense böyle olmak daha iyi.
O zaman evlilik uzak bir şey size?
Evlilik konusunda ailem benden ümidi kesmiş durumda. Bana çok uzak. Günün birinde çocuk istersem olabilir. Şu an için minimum beş yılım var.
İnsanın gizemli bir tarafı olmalı
Müzik dünyasına girdikten sonra neler yaşadınız?
Hayal kırıklığı yaşadığım da oldu, çok mutlu olduğum zamanlar da oldu. Çok renkli bir dünya. Yılların sanatçısı olup yeni isimleri çekemeyeni de var, destekleyeni de var. Çok şaşırdığım durumlar yaşadım. Kendimden ödün vermiyorum ama bazen yüzüne bile bakmak istemeyeceğiniz insanlarla muhatap olabiliyorsunuz.
Hiç pişmanlık yaşıyor musunuz?
Çok zor bir işin içine girdiğimi hissediyorum. Ama bunu yapmasaydım hayat boyu pişmanlık yaşardım. İnsan gördükçe, zorluklarla karşılaştıkça derisi kalınlaşıyor. Ben de derimin kalınlaşma dönemindeyim.
Hayatınızda neler değişti?
Normal bir şekilde yaşıyorum. Annem her zaman “Türkiye’nin en büyük starı olsan bile, bu eve geldiğinde bulaşık da, çamaşır da yıkayacaksın. Ayakların her zaman yere basacak” der. Bugün varım, yarın olmayabilirim. Çok fazla kendimi kaptırmıyorum. En büyük değişiklik facebook ve twitter’da adıma sayfalar açılması. Her ikisinde de yokum. İnsanın biraz gizemli bir tarafının olması gerektiğini düşünüyorum.
Anne ve babanız albüm çıkaracağım dediğinizde ne tepki gösterdiler?
Çocukluktan beri bu tutkumu bildikleri için çok desteklediler. Hepsi müziği sever. Babam geçmişte ses yarışmalarına girip kazanmış.