İkinci el kıyafete merakımı beni takip edenler biliyor. Zira her fırsatta dile getiriyorum. Bu alandaki gelişmeleri ve uygulamaları elimden geldiğince desteklemeye çalışıyorum. Vintage alışverişe yönelik uygulamalar çoğaldıkça rekabet de artıyor ve aslında insanlar bu yolla daha da benimsiyor sistemi.
Son dönemin öne çıkan uygulamalarından biri de ModaCruz. Kıyafetlerinizi uygulama üzerinden açtığınız dolapta satabiliyorsunuz. Ayrıca bu satışlardan elde ettiğiniz geliri bağışlayabiliyorsunuz. Birçok ünlünün dolaplarının yer aldığı uygulamada, ünlü markaların fazla kullanılmamış parçalarını da bulmak mümkün. Bu anlamda hem alıcı, hem satıcı olarak yer alabilirsiniz. Bence artık her kadın için ikinci el dünyasına girmenin zamanı geldi. Hâlâ bu sistemi benimseyemiyor ve aklınızda soru işaretleri taşıyorsanız,
ModaCruz’un geçici bir süre için açtığı Pop-up mağazayı ziyaret edin, ürünleri inceleyin derim. Çünkü aslında ne kadar giyilebilir olduklarını göreceksiniz. Ben de giymediğim parçaları satmak üzere açtığım dolabımla ilgili önümüzdeki günlerde bir söyleşi gerçekleştirip, ikinci el ve vintage alışverişle ilgili soruları yanıtlamaya çalışacağım. Bu alana ilgisi olan fakat tereddüt yaşayan herkes dilediği zaman benimle iletişim kurabilir. Çünkü ancak bu sistemlerle tüketimi mantıklı bir hale dönüştüreceğiz.
Modanın ‘dev’ adamı
Moda dünyası, efsanevi tasarımcı Azzedine Alaia’nın hayatını kaybetmesiyle üzüntülü günler yaşıyor. Tunus’ta sanat eğitimi aldıktan sonra modaya ilgi duyarak Paris’e taşınan Alaina, yükselişini 80’lerde yaşadı. Moda dünyasına damgasını vuran Naomi Campbell, Kate Moss ve Madonna gibi isimlerle köklü ilişkiler içinde olan ve ses getiren çalışmalara imza atan tasarımcı, Marie-Hélène de Rothschild, Louise Lévêque de Vilmorin ve Greta gibi isimleri giydirmiş, yeni akımlar başlatı.
Sanat gözünü, teknik bilgisini ve ustalığını birleştirerek, ‘couture’ün ustası olmuştu. Alaia, geçtiğimiz günlerde tam 77 yaşında aramızdan ayrıldı. Benim de en sevdiğim tasarımcılardan biri olan Alaia, başta 1991 tarihli leopar koleksiyonu ve 2013’te Naomi Campbell’ın giydiği o yeşil elbiseyle hep kalbimde olacak.
Füzyon sanatı
Hublot, geleneklere dayanarak gelişmeyi benimseyen; FIFA Dünya Kupası ve Ferrari gibi markalarla yaptığı işbirlikleriyle adından söz ettiren İsviçreli bir saat firması. Füzyon sanatı felsefesi, markanın temelini oluşturan bir kavram. Buna paralel olarak, altın saat kasası ve kauçuk kayışı bir arada kullanan ilk saat markası olma özelliğine de sahip.
Hublot’nun özgün tasarım felsefesini sadece yenilikçi materyal kullanımında değil ilişkilerinde de ifade ettiğini söylüyor marka yöneticileri. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen davette, ‘marka dostu’ olarak ilan ettikleri isim Kerem Bürsin oldu. Bürsin, “Bir aktör olarak kendimi geliştirirken, kim olduğumu ve nereden geldiğimi asla unutmayacağım. Bu düşüncemi de Hublot’nun felsefesine çok yakın buluyorum: Genel görüşlere karşı zıt giderken, geleneğe saygı duymak” sözleriyle markanın felsefesine yakınlığını ifade etti. Gerçekten samimi marka işbirliklerinin etkisi büyük oluyor. Bu da samimi, gerçek bir buluşma olmuş diye düşünüyorum. Sizce?