Moda tüm dünyayı etkileyen global bir dinamik. Her ne kadar eğlenceli ve sorunsuz görünse de çok fazla zorluğu barındırıyor. Asla eğlenceden ve tüketimden ibaret olduğu düşünülmemeli. Artık tasarımcılar da markalar da sürdürülebilir ürünler üreterek, doğaya verilen zararı en aza indirmeye çalışıyorlar. Geri dönüşüme ve sürdürülebilirliğe verilen önemle sadece doğayı değil, geleceğimizi, insanlığı da korumuş oluyoruz.
Bundan yıllar sonra nefes alacak bir yeşillik kalmadığında marka çantaları ve ayakkabıları ne yapacağız? Ne anlamları olacak? Ya da her hafta gidip bir şeyler aldığımız o fast-fashion markalar mı bizi kurtaracak? Hayır. O yüzden fast-fashion alışverişi bırakarak, ikinci el alışverişe yönelip, giymediğimiz kıyafetleri de ihtiyacı olanlara vererek başlayabiliriz. Sonra tasarımcı boyutunda organik kumaşlar, organik üretim benimsenmeli ve fiyat ölçüsü de o oranda olmalı. Bizler de tüketici olarak bu noktada, ucuz diye her hafta bir şey almak yerine, sezonda toplam 2-3 parça alarak yaptığımız harcamayı eşitleyebiliriz. Toplumun bütün noktalarında belirleyici olan biz kadınlar, bu noktada da bilinçlenirsek eğer, düzeni değiştirebilir ve yeni nesil için hem daha iyi bir dünya hem de daha sağlıklı bir yaşam var edebiliriz.
Bu bilinci benimseyen ve sürdürülebilir tasarım anlayışıyla varlığını sürdüren ‘reflect’ markası, hepimizin alışveriş listesine eklenmeli. Fast Fashion için kullanılan zararlı kimyasallar ve sentetik ilaçlar yerine ekolojik dengeyi koruma hedefiyle organik üretimi tercih ediyor.
Marka sadece bu konuda bir bilinç benimsemekle kalmıyor, her koleksiyonda farklı bir sosyal meseleye odaklanıyor. ‘Solidarity’ adlı koleksiyonunda hedef, ’eğitimde fırsat eşitsizliği’ konusuyla İstanbul’daki Suriyeli çocukların eğitime entegrasyonuna destek vermek. Marka bu sayede toplumda sanatın gücüyle bir farkındalık yaratmayı hedefliyor. Koleksiyondan satın alınan ürünlerin tüm tasarım maliyeti, Suriyeli mültecilerin eğitime entegrasyonu üzerine çalışılan Back to School projesine aktarılıyor.
EN YEŞİL HALI
Modanın diğer yüzünü göstermek üzere ortaya konan belgesel, ‘The True Cost’u sizlerle aylar önce ‘Haftanın Moda Belgeseli’ bölümünde paylaşmıştım. Bu belgeselin yapımcısı Livia Firth. Kendisi sürdürülebilir modanın başlıca temsilcilerinden. Fast Fashion markaların üretim ayağını oluşturan Ethiopia, Bangladesh ve Kenya gibi noktalara seyahat ederek durumun ne kadar vahim olduğunu görüyor ve o insanların sesi olmak için büyük çaba harcıyor. Ayrıca Eco-Age adlı oluşum bünyesinde bu yolda daha birçok aktivite düzenliyor Firth ve ekibi. Markalara sürdürülebilirlik alanında danışmanlık da veriyorlar. Şu an gündemde olan ve heyecan uyandıran bir diğer projeleri de ‘Green Carpet’ moda ödülleri…
‘Kırmızı halı’ya gönderme yaparak ‘yeşil’i tercih eden ve ‘Green Carpet Challenge’ adıyla sürdürülebilir tasarımlar giydirmeyi hedefleyen Eco-Age, şimdi de İtalyan Modası’nın temsilci kuruluşu Camera Nazionale della Moda Italiana ile iş birliği gerçekleştiriyor.
İşte tüm dünyada modayı kullanarak bu algıyı oluşturan CNMI ve Eco-Age sürdürülebilir tasarımları ödüllendirmek üzere bir yarışma organize ediyor. 24 Eylül’de Milano Kadın Moda Haftası sırasında Teatro alla Scala’da gerçekleştirilecek olan ödül töreninde sürdürülebilir tasarımlarını sunan beş tasarımcıdan birisi kazanacak!
Ve o kazanan CNMI desteğiyle Milano Moda Haftası kapsamında koleksiyon sunumunu gerçekleştirme hakkı kazanacak. Bu tip etkinliklerin artması ve ülkemizde de yerel ve sürdürülebilir üretim gibi kavramların önem kazanması umuduyla...