Sinema ve modanın birlikteliğinden her zaman etkilenmişimdir. Gerçek bir sinemasever olarak, moda ile ilgili olan birçok detayı sinema filmleri aracılığıyla öğrenmişimdir. Ve Pedro Almodovar her zaman beni çok etkilemiştir. Bu sebeple yüksek lisans tez konumu ‘Almodovar Kadınları’ olarak belirlemiştim.
Çok mükemmel veya kusursuz bir dünya yaratmak derdinde olmadan, bireyin tutku ve saplantılarına, duygularına kimi zaman güçlü bir melodram, kimi zaman da mizahla yaklaşır o. Kırmızıyı en güzel yansıtan, döneminin stilini en doğru şekilde ifade eden onun filmleridir. Saç, makyaj, styling ve dekor onun filmlerinde her zaman dönemini en usta fakat asla yapay durmayan bir şekilde yansıtır.
Görsel bir ilham arayışında olan, sadece film dağarcığını değil, görsel zevkini de geliştirmek isteyenler ‘Almodovar’ı mutlaka keşfetmeli. Peki neden konuştuk biz bu yönetmeni derseniz, başta da söylediğim gibi bayıldığım bir birliktelik söz konusu.
Almodovar, hayranlığımı her fırsatta dile getirdiğim, sanatla modanın birlikteliğine çok önem veren, özellikle sinemayla güçlü bir birliktelik içerisinde olan Prada’nın yeni kampanya yüzü oldu. Bunu yıllar önce düşünsem çok şaşırtıcı gelebilirdi fakat şu an kafamdaki tüm taşlar oturuyor ve neden o yönetmenle o markayı aynı anda bu kadar sevdiğimi anlayabiliyorum! Vizyonların buluşmasına tanık oluyorum.
Bu yıl Cannes Film Festivali’nde de jüri başkanlığı yapan Almodovar’ı bu kez kamera önünde görüyoruz. Prada’nın Sonbahar/Kış kampanya yüzü olan Almodóvar, Willy Vanderperre’in yönettiği 30 saniyelik kısa filmde geçmiş deneyimlerinden yola çıkarak kendinin başka bir versiyonunu canlandırıyor. Auteur filmiyle şimdiden büyük ses getiren kampanyanın detayları için heyecan dorukta!
Taşları yerinden oynatan tasarımcılar
Moda haftaları, bünyelerinde barındırdıkları marka ve tasarımcılar kadar, etkinliğin gerçekleştiği şehrin de stilini yansıtır. Bu sebeple kendi stilleri olan Paris ve Milano’nun moda haftaları benim için her zaman özeldir. Dünya markası olan birçok moda evinin doğduğu gerçek birer moda başkenti olmaları da sebebiyle...
Daha önce birkaç kez gittiğim ve müthiş lüks mimarisi, yüksek moda markaları, gösterişli ve şık kadınlarıyla ünlü Monte Carlo, bir moda haftasını hak eden başlıca şehirlerden diye düşünmüşümdür hep. İşte geçtiğimiz günlerde, bu etkinliğin beşincisi düzenlendi ve tüm gösterişiyle oldukça ses getirdi. Bizim için de gurur verici bir sürpriz söz konusuydu. Başarılı tasarımcılarımız Ezra&Tuba da etkinlik kapsamında bir sunum gerçekleştirdi ve ‘Turkish Stones’ isimli 2018 Cruise koleksiyonunu Monte-Carlo Moda Haftası’nda sergiledi.
Marka, moda haftasına davet edilen ilk Türk markası olarak, Naomi Campbell gibi dünya starlarının da yer aldığı organizasyonda ülkemizi en iyi şekilde temsil etti. Ayrıca marka 2017’yi ‘Dünya Türk Doğal Taşları Yılı’ olarak belirleyen İstanbul Maden İhracatçıları Birliği’nin desteğiyle, Türk doğal taşlarının tanıtımını üstlenmiş durumda. Bu görevi en iyi şekilde gerçekleştiği de aşikar!