Moda haftası koşturması bütün yoğunluğunun ardından sona erdi. İlk günün beğendiğim defilelerini geçen hafta sizlerle paylaşmıştım. Şimdi sıra geri kalan günlerde...
İkinci günün en beğendiğim koleksiyon sunumu, Özgür Masur’a aitti. Türkiye’de son dönemde couture’u hem müthiş işçiliği hem de farklı ve modern tasarımlarıyla hayatımıza sokan bir isim. Yine bizi şaşırtmadı. Gerçekten renk, işçilik, kumaş ve tasarım açısından harika bir koleksiyon; müzik, styling ve model seçimi açısından etkileyici bir defileyle karşımızdaydı. Öyle ki, defile sırasında önde oturan Burcu Esmersoy, Derin Mermerci gibi isimlerin başı çektiği bir grup, birçok tasarımı alkışladı. Alkışlanmayı gerçekten hak eden tasarımcının 60’lı ve 70’li yılların ilhamıyla oluşturduğu koleksiyonu, bizi büyülemek konusundaki ‘ritüel’inden ödün vermedi.
Toplumsal mesajlar...
Üçüncü gün benim için Deniz Berdan defilesiyle başladı. Defileyle ilgili vurgulamak istediğim ilk şey, anne-kızın alışık olduğumuz renkli, eğlenceli, mottolu desen ve tasarımları değil, modayı her zaman olduğu gibi toplumsal mesajlar vermek için kullanmış olmaları... Çünkü aslında moda, barış-özgürlük-eşitlik gibi mesajlar verdiğinde, toplumsal konulara değindiğinde daha anlamlı! İşte yine Deniz ve Begüm Berdan mottolu, eğlenceli desenlerin altına çok şey sakladılar; cinsiyet ayrımcılığına kafa tutan bir koleksiyon sundular. Podyuma çıkan isimlerle tam da amaçladıkları gibi dikkat çektiler ve alkışı fazlasıyla hak ettiler!
Koleksiyon sunumları başarılı
İstanbul Moda Akademisi’nden mezun olan başarılı beş öğrencinin koleksiyonlarının sergilendiği New Gen defilesi umut veriyordu. Öyle ki; Merve Gülbudak, Lale İnceoğlu, Merve Odabaşı Doğu, Kübra Ünlü ve Şebnem Günay’ın ayrı ayrı koleksiyon sunumları çok başarılıydı. Birçok tasarımcıya ders verecek nitelikteki bu az ama öz koleksiyonların tasarımcılarını önümüzdeki günlerde daha çok duyacağız. Mehtap Elaidi’nin defile yerine çok farklı ve eğlenceli bir sunumla sergilediği ‘Sevgili Günlük Koleksiyonu’, genç bir kadının gerçek hayattan hayal dünyasına kaçış hikayesine şahit oluyor. Günlüğünüzün en başındaki o tertemiz sayfaya adını yazdırmayı hak ediyor Elaidi... Les Benjamins, her sezon gerek partileri gerekse koleksiyon sunumlarıyla moda dünyasını meraklı bir bekleyişe sokmak konusunda profesyonel. Yine şaşırtmadı! Kent yaşamını kabile yaşamıyla harmanlayarak yeni hayata dair vizyonunu sürreal bir dilde yorumlayan Les Benjamins, koleksiyonu sergilediği Soho House’tamodellerin arkasında bize göz kırpan İstanbul manzarasıyla kent vurgusunun, model seçimleriyle ve de renk-desenleriyle kabile vurgusunun altını çiziyordu.
Her şey özenle düşünülmüş
Dördüncü gün, son birkaç sezondur severek takip ettiğim erkek markalarından Brand Who’nun, yine başarılı koleksiyon sunumunu izledim. Globalleşme konusunda da emin adımlarla giden markanın dijital baskıların ağırlıkta olduğu ‘Kültür Karşılaşmaları’ isimli koleksiyonuna tebrik şart! Başak Cankeş, modayla sanatı harmanlamak konusunda son derece başarılı. Moda haftası boyunca defilelerle incelemeye alışık olduğumuz koleksiyonlar, bu kez en sanatsal haliyle karşımızdaydı. Müzik, koku, atmosfer, modellerin yerleşimi kıyafetleri detaylı inceleme şansı sunan döner platformlar her şey özenle düşünülmüş ve tasarlanmış. Amaç sürrealizmin Türk kültürüne Dali üzerinden uyarlanması. Bir tarafta moda, bir tarafta Dali ve sürrealizm bir tarafta ise Türk motifleri. Tüm bunların birleşimiyle Bashaques bize gerçekten giyilebilir sanat deneyimi yaşattı.
Haftanın Moda Olayı: Gizia Gate’in ‘see now buy now’ uygulaması.