Moda, ekonomik ve siyasi tüm gelişmelerle şekillenen bir tarihe sahip. Konu çorap olduğunda da durum aynı. 15 Mayıs 1940 yılında, Amerikan Du Pont şirketi ilk naylon çorabı piyasaya sürüyor ve dört günde
4 milyon adet satılıyor. Kadınların büyük ilgi gösterdiği bu çorabın imalatı, II. Dünya Savaşı ile duraklama dönemine giriyor. Bu süreçte kadınlar çorap görüntüsü verebilmek için bacaklarını kömür ve göz kalemleriyle boyuyor, çeşitli desenler çiziyorlardı.
1945 yılında II. Dünya savaşı bitmişti fakat çorapların geri dönüşü çok hızlı olamadı.
Külotlu çorap
Kadın çorabı ikinci büyük sıçramasını, 1959 yılında yaşadı. Amerika’da North Carolina Eyaleti’ndeki Glen Raven Mills şirketi, Spandexin (Lycra) kullanarak Panti-Legs adını verdiği ilk külotlu çorabı piyasaya sürdü. Dayanıklı, bacak bakımını tam yapamamış kadınlara bazı kusurlarını ve selülitlerini saklama imkanını getiriyor olsa da naylonların giyilmesi çok zahmetliydi. Özellikle jartiyer giyme zorunluluğu kadınlara itici ve zor geliyordu. Jartiyeri ortadan kaldıran bir naylon icat etmek gerekiyordu. Bu ihtiyaç nedeniyle sonunda külotlu çoraba da ulaşıldı.
Mini etek
Mary Quant önderliğinde 1960’larda Londra’da başlayıp, dünyaya yayılan mini etek modasıyla külotlu çorap ihtiyacı daha da pekişti. Jartiyerli naylonları mini etekle giymek imkansızdı ama çorap da lazımdı. Çünkü özellikle süper mini etekler, kadınları neredeyse çıplak bıraktığı için, kusurları ve görülmemesi gereken noktaları gizleyecek bir çorap tasarımına acilen ihtiyaç vardı. Bugün bildiğimiz anlamda külotlu çoraplar, işte bu ortamda yaratıldı.
Bugün moda olarak kabul ettiğimiz her detay aslında arkasında uzun bir hikaye ve tarih barındırıyor. Gerçekten ihtiyaçtan doğan, kadının hem stilini yansıtmak hem de kusurlarını örtmek üzere hayatımıza giren külotlu çoraplar bugün, hele de kış mevsimine girdiğimiz bugünlerde ne kadar büyük öneme sahip, hepimiz biliyoruz.
Her detayı, her rengi, her deseniyle adeta bizi anlatan bir imza gibi. İşte bu imzayı atmamızda bize yardımcı olan markalardan biri de Penti. Marka, benim de içinde yer aldığım bir couture koleksiyonla yeni yılı karşılıyor. Koleksiyondaki en önemli detay, çorapların kadın emeğiyle, tamamen el işçiliği kullanarak yeniden yorumlanması ve çeşitli aksesuarlarla detaylandırılması. Kadının elinin değdiği her şey kıymetli.
Bir tarih boyunca kadını anlatan, kadına birçok farklı deneyim yaşatan çorabın serüvenine, bugün başka kadınların elinin değmesi ne kadar da anlamlı...