GEÇMİŞE ÖVGÜ
Monaco’ya ne zaman gitsem, gerçekliğine inanamadığım o gösterişli sokaklarda Grace Kelly’i hayal ederim. Durum yine değişmedi. Yağmurlu Monaco sokaklarında gezerken hem Kelly’i düşündüm hem de o atmosferde kendimi gerçekten bir prenses gibi hissettim.
50’li yılları anlatmak için örnek gösterilecek başlıca isimlerden o. Benim ve eminim birçok kişinin özellikle moda konusunda geçmişe olan hayranlığının kaynaklarından. Günümüzdeyse her şey çok hızlı keşfediliyor, değişiyor. Ve aslında moda sektörü bu hız ve değişimin üzerine kurulu. Sektörün tam içinde olan, markaların tüm yeni ürünlerini bilen, araştıran ve de tüm bunların içinde yeni ve farklı olmayı amaçlayan bir kadın olarak zaman zaman sıkılmıyorum, yorulmuyorum desem yalan olur.
İşte bu noktada hızdan dönen başımı kendine getirmek üzere ‘vintage tutkusu’ devreye giriyor. Örneğin, Grace Kelly’nin 50’lerdeki bir görünümüne olan hayranlık delicesine heyecanlandırıyor beni...
Vintage tutkusu
Ve annemi en çok beğendiğim, en stil sahibi bulduğum dönemleri o zamanlar. 70’lerin sonlarından benle birlikte yaşadığı 90’lara kadar olan o günler...
İşte bir süre önce, beni tüm bu tüketim hızının içinde heyecanlandıran, tutku haline gelen ve gerçekten bir hikayesi olduğuna inandığım, ‘o dönemler’e ait ve bugün de giyebileceğim vintage parçaları bulmaya çok daha fazla zaman ve emek harcama kararı almıştım.
Ünlü modaevlerinin en popüler dönemlerinde ortaya çıkan parçaları yıllar sonra bulmak ve giymek gerçekten çok anlamlı. Ben de bu anlamlı sürece hizmet etmek ve de giymediğim parçaları satmak, elde ettiğim geliri gerçekten ihtiyacım olan parçalara ayırmak üzere bir döngüye girme kararı aldım.
Amacım, hem tüketim anlamında bir bilinç yaratmak hem de geçtiğimiz tüm dönemlerde hayran olduğum parçaları toplayacak bir vintage koleksiyoneri olmak.
Sadeleşin!
Bu kararı aldığımdan beri hayat alkış tutar gibi karşıma güzel şeyler çıkarıyor. Vintage Istanbul bunlardan biri. Balat’ta yer alan ve Özge Tan Özbek tarafından kurulan mağazada yurt dışı seyahatlerimde bulduğum parçaları aratmayacak cinsten, hatta çoğu zaman daha iyi parçalar buluyorum.
Bir diğeri Satsuma. Daha önce Moda Kariyeri adlı platformdan ve kurucusu Aslı Özbek’ten bahsetmiştim. O günden bugüne harika ekibiyle, güzel işler yapıyorlar. Bir başka girişimleri de Satsuma App. Kıyafetlerinizi satabilme imkanı sunan bir uygulama bu. Ama sadece bir satış uygulaması diye düşünmeyin. Sadeleşmenizi, giymediğiniz ve giyilebilir olan şeyleri, bunlara ihtiyacı olan kişilere çok daha uygun bir fiyata iletmenizi, doğru tüketime odaklanmanızı sağlayan bir uygulama. Eğer isterseniz sattığınız ürünlerin gelirlerini uygulama üzerinden özenle seçilmiş ve güvenilir vakıflara da bağışlayabiliyorsunuz.
Yazarken dahi içim ferahladı!
Hepimizin gardırobunda duran ve elimizi dahi sürmediğimiz ne çok şey vardır… Neden bekliyoruz? Tek yapılması gereken, elimizden düşürmediğimiz telefonlarımıza uygulamayı indirmek.
Ha bir de bu yolda bana şevk veren bir diğer detay, çok sevdiğim Nil Karaibrahimgil’in son yazısı: “Bir şeyi alıyorsan, bir şeyi ver.” Başka başka zamanlarda, hayatlarda ama aslında aynı çizgide aynı frekansta olduğumuzu düşündüğüm birbirinden güzel kadınlar telaffuz ettim. Hepsinden bir şey aldım, işte o yüzden bu yazı onlara. Teşekkürler Özge, Aslı, Nil hatta Grace...