15.09.2012 - 20:36 | Son Güncellenme:
U. KAAN ALTIN / kaan.altin@milliyet.com.tr
Bol rüzgarlı bir akşamüstü Reina’nın içinde, neredeyse Boğaz’ın üzerinde konumlandırılmış Blue Topaz’da hoş bir yemek yedim geçen hafta. Tabii ne yedim, ne içtim, neyi beğenip neyi yadırgadım anlatacağım ama “O geceden aklında kalan nedir?” diye soracak olursanız eğer cevabım, muhabbet olacaktır. Blue Topaz’ın kurucusu ve sahibi Yücel Bey (Özalp) maalesef katılamadı bize ama kardeşi ve ortağı Cenk Bey, grubun genel müdürü Anıl Bey (Toroslu) ve Pro İletişim’den sevgili İdil, yalnız bırakmadı beni. İlk kez tanıştığım insanlarla kolay samimiyet kurabilen bir adam değilim, hiç de olmadım ama istisnaları da yok değil. Çabuk kaynaştım üçüyle de, umarım onlar da benimle aynı düşünceleri paylaşıyordur... Bu konuya son kısımda tekrar döneceğiz, şimdi biraz Blue Topaz’ın mönüsünden bahsedelim.
Başlangıçlar başarılı
Mevsime göre değişmekte birlikte mekanın tek mönüsü var. Seçmeli olarak sunulan lezzetler arasında başlangıçlar göz dolduruyor. Peynirleri Ezine’den; tam yağlı, 1. sınıf. Yeşil kalamata zeytinler, Bodrum’dan geliyormuş, zeytinyağları da Alyvalık’tan.
Ekmeklerini de kendileri yapıyorlar. Tarhanalı olanını özellikle deneyin.
Köz patlıcanlı çoban salatadan tazelik fışkırıyor. Zeytinyağlı deniz börülceleri kıvamında. Spesiyalleri zencefilli levrek, değişik bir tat. Uskumru marine de gayet başarılı. Kabak çiçeği dolması da sunuyorlar tabii ama ne kadar taze olursa olsun Ege’deki lezzeti vermiyor.
Risotto yerine
Sıcak meze olarak, mönüde yer alan üç tattan ikisini deniyorum. Deniz mahsullü arpa şehriye, İtalyanların risotto’suna bir başkaldırı niteliğinde. Özgün bir lezzet. Çok beğendim. Kimyonlu bebek kalamar, sıcak değil ılık. Böylesi daha iyi. İyi marine edilmiş, uygulama başarılı.
Belki gelecek yaza...
Ana yemeklerde seçenekler şöyle. Kaya koruğu ve pazı soteyle servis ettikleri kaya levreği, fasulye püresinde fener ızgara ya da taze domates soslu ıstakoz bavette. Üçünden de azar azar tanıyorum. Ne yalan söyleyeyim, levrek de, fener de peşinden koşacağım balıklar değil. Ama iyi pişirmişler, haklarını teslim etmek lazım. Istakoz da aynı şekilde, onun da seveni vardır ama ben onlardan değilim. Sezon kapanıyor, belki gelecek yaza mönüyü genişletirler ama tavsiyem; daha çeşitli balıkları mutfaklarına sokmaları. Yaz başında bir sardalya ızgara, ağustos sonunda tavada çingene palamudu, eylülde ızgara lüfer, bu şık lokantaya çok iyi gider. Blue Topaz’ın mutfağı deniz ürünleri ağırlıklı. Balık baş köşede ama isteyene tavuk ya da et de sunuyorlar, hatırlatayım.
İki çeşit de tatlısı var mekânın. Yine seçmeli olarak sunuyorlar misafirlerine: Çıtır gofretli terin veya panna cotta. İkisi de başarılı ama burada da tavsiyem şu olabilir; şöyle taş gibi manda kaymaklı ekmek kadayıfı, dondurmalı ılık irmik helvası da mönüde fark yaratabilir.
Başa dönersek, o gece üç güzel insanın hoş sohbetinden çok keyif aldım. Üçü de Ankaralı, dostlarımın. “Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü severim” demiş şair, Ankaralı dostlarımı üzme pahasına, biraz da askerliğimi Ankara’da yapmamın etkisiyle aynı fikirde olduğumu söyleme cesaretini gösteriyorum. İyi ki İstanbul’a gelmişler!
Bir kere de hovardalık edin
Mavi-beyaz dekorasyonu, beyaz keten örtüleri, kaliteli çatal-bıçak ve servis takımları, işinin ehli şefleri ve garsonlarının ilgisiyle şık bir lokanta Blue Topaz. Ucuz bir mekân değil burası. İçecekler hariç fiks mönünün ederi, 120 TL. Istakoz bavette alındığında 25 TL de ilave ediyorlar fiyata. Dediğim gibi, ucuz değil ama Boğaz’ın üzerinde o ambiyansı yakalamak da çok nadir elde edilebilen bir ayrıcalık. Bir hovardalık yapmaya değer.
Adres: Muallim Naci Cad.,
No: 44 Ortaköy Tel: 0 212 296 95 55
www.bluetopazistanbul.com