Peter Shaffer’in ölümsüz eseri ‘Amadeus’, iki ünlü oyuncuyu ilk kez tiyatro sahnesinde buluşturacak. Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu, repertuvarına aldığı oyun için Selçuk Yöntem ve Okan Bayülgen’le anlaştı. Işıl Kasapoğlu’nun yöneteceği oyunda Bayülgen,
Amadeus Mozart’ı canlandıracak.
Provaları süren projede Yöntem ise Salieri’yi oynayacak.
Böylece tiyatronun iki ünlü oyuncusu, ‘Amadeus’la ilk kez birlikte seyirci karşısına çıkacak.
Peter Shaffer’in 1979’da yazdığı oyun, üç yıl sonra Devlet Tiyatroları tarafından 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenmişti. Rejisörlüğünü Can Gürzap’ın yaptığı oyunda Salieri’yi, Celal Kadri Kınoğlu, Mozart’ı ise Zafer Algöz oynamıştı.
‘Amadeus’ yıllar sonra yeni bir yönetmen ve ilk kez birlikte çalışan yeni bir oyuncu kadrosu tarafından sahnelenecek.
HAKKINDAKİ ‘EFSANE’YE İNANACAK HALE GELMEK
‘Şehir efsaneleri’ eskiden de vardı. Sosyal medya hayatımıza girdikten sonra gerçeklerden daha cazip hale geldi.
Cazip yalanlara gerçeklerden daha çok rağbet edenler, haklarında ‘şehir efsaneleri’ çıkarılanları bile inandıracak hale geldi.
“Yok artık, daha neler?” diyorsanız, o zaman buyrun:
Hürriyet Pazar’dan Güliz Arslan, Hasan Ali Toptaş’la yaptığı söyleşide yazar, “Tahammül edebileceğim bir yer değil” dediği sosyal medyada hakkında uydurulan ‘şehir efsanesi’ için şunları söyledi:
“Benimle ilgili bir şehir efsanesi var mesela. İcra memurluğu yaptığım sırada bir eve gitmişim, televizyonu haczedecekmişiz, o sırada çizgi film izleyen bir çocukla göz göze gelmişim ve ben o gün istifa etmişim.
Bu şehir efsanesi, ‘sosyal medya’ denen o mecrada yıllardır dolaşıyor. 2010’da İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Efendime Söyleyeyim: Hasan Ali Toptaş’ kitabında bu efsanenin doğru olmadığını açıkladım. Ama ikide bir hortluyor, önüne geçmek artık mümkün değil. Zaten yakında ben de inanacağım emekli olmayıp, istifa ettiğime. Çünkü biri de çıkıp, ‘O çocuk benim. O ev bizimdi. Hasan Ali bana daha sonra ayakkabı aldı’ gibi bir açıklamada bulundu.”
Sanal alem; uydurdukları yalanlara önce kendileri inanan, sonra da bunları gerçek gibi satan şizofrenlerle dolu. İşin ilginç yanı da şu: Gerçeklerin değil, yalanların geniş kitlelerce alınıp, satıldığı bir mecra oldu
sosyal medya.
ESERİN KIYMETİ YOK Kİ, ESER SAHİBİNİN OLSUN!
Yıllar önce Türkiye adına bestesiyle katıldığı yurt dışındaki bir yarışmada tanıdığım Fani Hodara aradı. Hodara, yıllarca besteleriyle katılıp, birçok ödül kazandığı müzik yarışmalarında artık jüri üyesi ve başkanı olarak görev yaptığını söyledi ve ekledi:
“Üç yıldır Malta’daki Uluslararası Singer Stage Müzik Yarışması’nın jüri başkanıyım. İki yıldır ‘Belgrad Angel Voice Şarkı Yarışması’nın jürisindeyim. Bu yılki yarışmada kanserli çocuklar yararına bir konser düzenlendi. Konserde Sırbistan’ın ünlü şarkıcılarıyla bestelerimi söyledim. Sırbistan’ın Dünya Şampiyonu üç küçük balerini, konserde bana danslarıyla eşlik etti.”
Yurt dışındaki uluslararası şarkı yarışmalarında besteci, jüri üyesi veya jüri başkanı olarak Türkiye’yi temsil etmek, bayrağımızı dalgalandırmaktan gurur duyduğunu vurgulayan Hodara’nın yanıt aradığı konu şu:
“Malta, İtalya, Sırbistan ve Ukrayna’da haber oldum. Katıldığım her yarışmada bayrağını onurla dalgalandırdığım Türkiye’de hakkımda tek satır çıkmadı. Sizce neden?”
Aslında nedeni belli, ama anlatması zor. Çünkü, derin bir mevzu bu; yaz yaz bitmez.
GÜNÜN SÖZÜ
“Yaşama zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır.” (Goethe)