Ortada 'şok itiraf'lık bir durum yok. Elif Güney, Paris’te yaşıyor, ama yıllardır Çehre'yle iletişim halinde. Oyuncu, Paris’e gidince ona uğruyor, Elif Güney, İstanbul’a gelince Çehre’de kalıyor
“Adam gibi yapılırsa dünyanın en şerefli mesleğidir gazetecilik.” Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, 20 yıldır çalıştığım Milliyet’i Demirören Karacan Grubu’na devrederken sarf etti bu cümleyi. Satış ve devir teslim süreci olmasa, aslında şu günlerde Milliyet’in 61’inci yaşı kutlanacak, ben de Milliyet’ten '20'nci Hizmet Yılı' plaketimi alacaktım. O plaketi yeni patronlardan almak varmış demek ki kısmette. Aydın Bey’den plaket alamadım, ama onun yerine, bu sözünü alıp, kulağıma küpe yaptım. Gerçekten de 'adam gibi' yapıldığı sürece dünyanın en şerefli mesleğidir gazetecilik.
'Adam gibi' yapılmadığında da 'Nebahat Çehre’den şok itiraf' haberinde olduğu gibi, insanlara, “Türk basını bu mu?” dedirten tablolar çıkıyor ortaya.
Neden mi?
Nedeni şu:
Basın bülteni gazeteciliği!
Yasemin Bozkurt, Cine5’te yayınlanan programına Nebahat Çehre’yi konuk etti. Sohbet sırasında Çehre, “Yılmaz Güney’in sadece oğlu değil, bir de kızı var” dedi.
Bozkurt da bunu medyaya servis edince al sana bir kuru gürültü:
“Nebahat Çehre’den şok iddia:
Yılmaz Güney’in Paris’te yaşayan bir kızı var.”
Allah Allah, başka?
Her önüne gelen basın bültenini, 'yüzde 100 doğru' kabul edip, kopyalayıp sayfaya basarsan olacığı bu.
Kutluyorum Yasemin Bozkurt’u.
Bir hamleyle Türk basınında ne kadar çok 'sazan' olduğunu gözler önüne serdi ve bu sayede Cine5’teki programının PR’ını yaptı.
Çünkü 'şok itiraf'lık bir durum yok ortada.Yılmaz Güney’in Elif adlı bir kızı olduğunu ilk günden beri bilen biri Nebahat Çehre.
Yılmaz Güney’in hapse girdiğinde Nebahat Çehre’ye, “Kızıma iyi bak” diye yazdığı mektuplar hâlâ en yakın dostlarından biri olan yapımcı Abdurrahman Keskiner’in elinde.
Öğrenmenin yaşı yok!
Nebahat Çehre'yle 1966 doğumlu Elif Güney Pütün’ün çocukluk yıllarında çekilmiş bir yığın fotoğrafı var albümlerde.
Elif Güney, Paris’te yaşıyor, ama yıllardır Nebahat Çehre'yle iletişim halinde.
Çehre, Paris’e gidince ona uğruyor, Elif Güney, İstanbul’a gelince Çehre’de kalıyor.
Madem ki Çehre’nin “Eyfel Kulesi, Paris’te” demesi 'şok itiraf' olarak bu denli fırtınalar koparıyor, o zaman alın size birkaç 'bomba haber' de benden.
Yılmaz Güney’in sadece kızı yok, iki de torunu var.
Üstelik biri kız, biri de erkek.
Biri yedi, diğeri 14 yaşında.
Küçüğü erkek, büyüğü kız. Elif Güney’in eşi de Türk.
Arşivlerdeki Elif Güney
Şimdiye kadar hakkında bir yığın haber yapılmış Elif Güney pedagog, eşi Vedat müteahhit. Eski evleri alıp, restore ediyor.
Elif Güney de tıpkı Arzu Okay gibi Paris’in banliyölerinde yaşıyor.
Elif Güney’in babasının filmlerinin telif gelirinden pay alamamaktan, Fatoş Güney'se Nebahat Çehre’nin Yılmaz Güney’le gündeme gelmesinden yana dertli.
Elif Güney, geçen hafta bu sorunları Fatoş Güney’le birlikte konuşup çözmek için İstanbul’daydı.
Ortaköy Kültür Merkezi’nde Osmaniye’deki Abdurrahman Keskiner Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nin ikinci sergisinin açılışına katıldı.
Yılmaz Güney’in kızı Elif Güney’i 45 yıl sonra keşfedenlere şimdilik bu kadar 'şok' yeter herhalde!
“Nebahat Çehre’den şok itiraf: Yılmaz Güney’in bir kızı var” yazan 'basın bülteni'ne herkesin balıklama atlayıp, bir editörün bile internete girip Elif Güney diye yazıp, bir arama yapmaması da işin en hazin yanı.
HASiBE EREN, AYAĞINI BURKTU, ÜÇ BAĞI KOPTU
Antalya’da karşılaştığım Hasibe Eren’in baktım sol ayak bileğinde siyah deri bir bandaj.
Geçmiş olsun dileklerimi iletip, ne olduğunu sordum.
Burkma sonucu ikisi yan olmak üzere üç ayak bağının koptuğunu, bu nedenle o bandajı takmaya başladığını söyledi.
Doktorunun üç ay boyunca bandajla dolaşmasını tavsiye ettiği ünlü oyuncu, “Bir ay geçti. Kaldı geri iki ay. Süre dolunca bir kez daha bakacak doktor duruma” dedi.
HERKES, YANLIŞ ODAYA GİDEN KADINI SORUYOR
Birçok insanın, dünkü yazımda ismini vermediğim, sabahın altısında otelde yanlış odanın kapısını çalan dizi yıldızı genç kadının kim olduğunu merak edeceğini tahmin ediyordum, ama bu kadarını da beklemiyordum.
“Sabah altıda, yanlış oda!” yazımı okuyanlar beni telefon ve mail yağmuruna tuttu.
Hepsi de, öncelikle o kadının kim olduğunu sordu.
O ismi açıklayacak olsam, çekinmeden yazardım.
O ismi niye deşifre etmediğimi yazımda açıkladım. O yüzden rica edeceğim, beni artık daha fazla zorlamayın.