Antalya’da bir kız çocuğu, köpekten kaçarken kamyonun altında kaldı. Altı kedi ve üç köpek sahibi bir ailenin kızı, sahipsiz bir sokak hayvanı yüzünden yaşam mücadelesi veriyor şimdi.
Bu haberden sonra Yıldız Tilbe, Twitter hesabından, “Saldırgan köpek gruplarına bulundukları bölgenin halkı zehirli et versin, hepsini gebertsin” yazınca hayvanseverler haklı olarak ayaklandı.
Yıldız Tilbe gibi evcil hayvan sahibi birinin bu soruna acil çözüm talep etmek yerine saldırgan köpeklerin zehirlenmesini istemesi akıl tutulması. Evcil hayvan sahibi olmak, her insanı gerçek bir hayvansever yapmıyor demek ki!
Şarkıcı, büyük tepki toplayınca önce özür diledi, bu konuda kendini savunduğu tüm tweet’leri sildi, insanların şarkılarını diline pelesenk ettikleri kadının bilinmeyen yönünü görmüş oldu.
Yıldız Tilbe’ye kızın, ama bin 400 belediyeden sadece 200’ü o köpekleri toplayıp, hayvan barınaklarında kısırlaştırdığını, diğerlerinin tehdidin büyümesine göz yumduğunu da unutmayın.
MUSTAFA KESER’DEN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR
Pazar günü kanallar arasında tur atarken Ekotürk’te Mustafa Keser’i görünce kumandayı bırakıp, izlemeye başladım. ‘Özlem Adakul ile Pembe Masa’da konu ‘Benzemez Kimse Bize’ programı ve Bülent Ersoy’a gelince Keser kendini de eleştirdi. Keser, “O program benim için kaza kurşunu gibi bir şey olmuştu. O da olmadı zaten, baştan belliydi. Benim kimseye ihtiyacım yok. Hatta pek istememiştim pozisyon itibarıyla bu şekilde olmasını. O programı niye kabul ettim diye kendime kızıyorum” dedi. Ekotürk’te Keser, yıllar önce HBB televizyonunda yaptığı programda elindeki mendilinin kendisinden önce ünlenme hikayesini ise şöyle anlattı:
“Benim hiç image maker’ım olmadı. Sağ olsun eşim giydirir, donatır beni. HBB’deki ilk programda felaket sıcaktı stüdyo. Klima çalışmadığı için kanter içinde kalmıştık. İlk programda ter içinde kalınca eşime dedim ki, ‘Bir dahakine havlu gibi bir şey koy çantama, terimi sileyim. Ertesi hafta gideceğiz, aklıma geldi, hanıma dedim ki, ‘Havlum hazır mı? Koydum çantana’ dedi. ‘Bakayım’ dedim, aman efendim, danteller, nakışlar, oyalar... ‘Bu ne?’ dedim, imajıma ters, uyar mı bize? Biz yumuşak mıyız? (Gülüyor) Kadın bir hafta özenmiş, bezenmiş mecburen götürdüm. Televizyonda sallayınca meşhur oldu! Eve gelince dedim ki, ‘Yumuşakmumuşak devam et. Mendilin doğuşu böyle.”
Mustafa Keser’in Ekotürk’te yaptığı ilginç açıklamalardan biri de şuydu:
“Açıyorlar telefon, ‘Ahmet’in, Ayşe’nin programına gelir misiniz? Ayrıca Ayşe sizi çok seviyor’. Ayşe’nin ağzı yok mu aramaya? Lütfedip arasın. Saygıya çok önem veren biriyim. İnsanlar birbirini sevmek zorunda değil, ama saygı göstermek zorunda. O yüzden konuk koordinatörlerinin arayıp, davet ettiği hiçbir programa gitmiyorum.”
İKİ ÜNLÜNÜN EGO SAVAŞI
Bir şarkıcı durup dururken, “İsmi lazım değil, bir ekonomi yazarı ya da finansçıyı hem de Türkiye’de 4 milyona yakın insan niye takip eder!” diye tweet atınca ego savaşı başladı.
Şarkıcı isim vermedi, ama demek ki kişi biliyor kendini, o yüzden karşı taraftan yanıt gecikmedi:
Şarkıcının tweet’ini alıntılayıp, üstüne “Ülkede istediği kadar ünlü olamayan ve gündeme gelmek isteyen varsa bana yazıyor. Allah’ım. Kim bu adam?” diye yazdı.
186 bin takipçisi olan şarkıcının 3 milyon 717 bin kişinin takip ettiği akademisyeni, akademisyenin şarkıcıyı küçümsediği tweet’lerin devamı geldi, ardından taraftarları birbirine girdi.
Bir müzisyene veya akademisyene yakışmayan bir üslup ve savaş bu.
GÜNÜN SÖZÜ
“Bazen öyle bir konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek. Bazen de öyle bir susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek.” (Marquez)