Sinemanın merkeziydi
26 yıldır Türk Sineması’na yön verenlerin, medyanın önde gelen isimlerinin her akşam buluştuğu, yeni projelerini konuştuğu, içkilerini yudumlarken ülke gündemini tartıştığı Çiçek Bar, Yeşilçam’ın değişime direnen son kalelerinden biriydi.
Ve sonunda Çiçek Bar da düştü.
Nasıl ki değişen eğlence anlayışı Maksim, Çakıl, Gar gibi gazinoların sonunu getirdiyse Türk Sineması’ndaki değişim de sonunda Çiçek Bar’ı etkiledi.
Çünkü Türk Sineması’na yön veren şirketler Yeşilçam’dan taşındı.
Öte yandan Türk Sineması’na yeni kuşak sinemacılar hakim oldu.
Son yıllarda iyi gişe yapan filmlere bakın, hiçbirinin yapımcısı, senaristi ya da yönetmeni 'Yeşilçam' kökenli değil.
Ya değişim, ya satış!
Çiçek Bar’a parlak günlerini yaşatan nüfuzlu müşterilerden çoğu öldü, bir kısmı kendi köşesine çekildi.
Bu da doğal olarak Çiçek Bar’ın müşteri sayısını azalttı.
O yüzden de Çiçek Bar, son yıllarda 'para kazanan' değil, 'cepten yiyen' bir mekan haline geldi.
26 yıldır Çiçek Bar’ı işleten Arif Keskiner'le Azmi Yılmaz’ın önünde iki seçenek vardı.
Ya değişime ayak uydurup, Çiçek Bar’ı sadece Sinema Sevenler Derneği üyelerinin takıldıkları bir mekan olmaktan çıkarıp yenileyecek, çocuklarına devredecek ya da satacaklardı.Çocuklarından hiçbiri bu işe girmeye yanaşmayınca Keskiner ve Yılmaz’a Çiçek Bar’ı devretmek kaldı.
Böylece bir efsanenin de sonu gelmiş oldu.
SEVGİLİ ALİ AĞAOĞLU, BAHŞİŞİNLE EZME BİZİ!
Bir zamanlar Erdal Acar yapardı bunu. Eğlenmek için gittiği mekanın çıkışında saçardı dolarları valelere.
Şimdilerdeyse müteahhit Ali Ağaoğlu aynı rolü üstlendi.
Eğlenmek için gittiği Nahide’nin çıkışında cebinden çıkardığı bir tomar paradan 300 TL vermiş valeye. Ali Ağaoğlu gibi altında 1 milyon TL'lik otomobille eğlenmeye giden bir adamın valeleri bahşişe boğması normal.
Ancak işin bir de şu yanı var.
Böyle yaparak valelerin bile ayarını bozuyor bu insanlar.
Varsayalım ki Ali Ağaoğlu’nun ardından siz çıktınız Nahide’den.
Fişinizi veya plakanızı verip, otomobilinizi istediniz valeden.
Birkaç dakika önce otoparktan alıp getirdiği 1 milyon TL'lik otomobil karşılığında 300 TL alan bir valeyi ne sizin otomobiliniz tatmin eder artık, ne de vereceğiniz 20 TL bahşiş.
Çünkü Ali Ağaoğlu, verdiği 300 TL bahşişle çıtayı kolay kolay herkesin uzanamayacağı bir yere koymuştur artık.
Ağaoğlu, verdiği bahşişle orantılı itibar kazanırken, kendisinden sonra valelere normal otopark ücretini vermeye kalkanları istemeden de olsa o denli itibarsızlaştırmıştır çünkü. Valeleri dolara boğan Erdal Acar’ın ardından gece kulübünden çıkmak gibi bir şanssızlığı yaşamışlığım var da oradan biliyorum bunu.
Girerken otomobilimi teslim ettiğim valelere çıkışta plakamı söyleyip beklemeye başladım.
Erdal Acar kapıya gelmeden otomobilini hazır eden valeler, beni 20 dakika bekletti.
Otomobilimi getiren görevliye, o akşama kadar orada geçerli olan 'vale hizmet bedeli' olan 20 lirayı uzatıp geçtim direksiyona.
Baktım valenin eli hâlâ havada.
Erdal Acar’ın saçtığı dolarlar belli ki fırlatmış vale fiyatını.
Ali Ağaoğlu’nun valeye 300 TL bahşiş vermesine, “Ağa’nın eli tutulmaz” diye övgü yağdıranların, olaya bir de bu açıdan bakmasında yarar var aslında.
GÜNÜN ŞARKISI
“Bir sabah ansızın gelebilirim, Takımını giy ve beni bekle...”
(Organize Şube)