Türk sinemasının arşivi, çıkardıkları plaklarla albümler yok satan türkücü ve arabeskçilerin filmleriyle doludur. Arabesk müziğin Türkiye’yi kasıp kavurduğu yıllarda bilhassa...Türk sinemasının arşivi, çıkardıkları plaklarla albümler yok satan türkücü ve arabeskçilerin filmleriyle doludur. Arabesk müziğin Türkiye’yi kasıp kavurduğu yıllarda bilhassa...Arabesk müziğin bir numara olduğu 80’lerde Yeşilçam, Türk sinemasının starlarından çok, Küçük Emrah, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Gökhan Güney ve Adnan Şenses gibi şarkıcılara film çekiyordu. Çünkü onların filmleri iş yapıyordu.Başrolünde arabesk yıldızının olduğu yapımların gösterildiği sinemalarda yoğun ilgi yüzünden kapıların kırıldığına tanıklık etmişliğim bile var.Şarkıcıların Türk sinemasının yıldızlarından daha çok para kazandığı yıllar geride kaldı.Artık ne bir müzik türü yok satıyor ne de başrollerinde kimler oynarsa oynasın hiçbir filme seyirciler kapı-çerçeve kırdıracak kadar ilgi göstermiyor.90’larda patlama yapan pop, müzik dünyasına birçok yıldız kazandırdı. Sonrasında adeta duraklama dönemine giren müzik dünyasında artık rap müzik revaçta.Neredeyse her hafta bir rap yıldızı çıkıyor karşımıza.YouTube’a yükledikleri çalışmalarıyla kısa sürede kendilerine hayran kitlesi yaratmayı başaran rapçiler artık sinemada da kendini gösterecek.TAFF, DMC, NetD, Wovie ve Retropro ortaklığında çekilecek ‘Kovala’ adlı rapçi filmi, 17 Nisan’da vizyona girecek.Ahmet Erçin Sadıkoğlu’nun senaryosunu yazdığı, yönetmenliğini Burak Kuka’nın yapacağı projenin başrollerini Stabil, Dağra Solmaz, Ozan Akbaba ve Hande Soral paylaşacak. Sinemaseverler ve rap müzik tutkunları rapçi filmi ‘Kovala’ için sinemaya gider mi? 20 Nisan’da öğreneceğiz.
GÜLAY’DAN HASTALIK SONRASI İLK KONSER
TRT Müzik-Zorlu PSM iş birliğiyle Türk sanat ve halk müziği sanatçılarının sahne aldığı ‘Hoş Sada’ konserlerinde pazar akşamı sıra Gülay’daydı. Birer yıl aralıklarla yakalandığı böbrek ve rahim kanserini atlattıktan sonra 2019’un kasım ayında enfeksiyon rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede uzunca bir süre çoklu organ yetmezliği tedavisi gören şarkıcı, sağlığına kavuştuktan sonra ilk konserini Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde verdi. TRT Müzik-Zorlu PSM iş birliğiyle Türk sanat ve halk müziği sanatçılarının sahne aldığı ‘Hoş Sada’ konserlerinde pazar akşamı sıra Gülay’daydı. Birer yıl aralıklarla yakalandığı böbrek ve rahim kanserini atlattıktan sonra 2019’un kasım ayında enfeksiyon rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede uzunca bir süre çoklu organ yetmezliği tedavisi gören şarkıcı, sağlığına kavuştuktan sonra ilk konserini Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde verdi. Gülay, ara vermeden iki saat 15 dakika kaldığı sahnede sevilen parçalarının yanı sıra Neşet Ertaş, Muharrem Ertaş, Erkin Koray ile müzisyen babası Eyüp Ercan Sezer’in eserlerini seslendirdi.
DASDAS’IN YENİ MÜZİKLİ OYUNU
Alper Baytekin, Didem Balçın, Ecmel İs, Erdem Akakçe, Hülya Gülşen, Iraz Yöntem, Tuğrul Tülek ve Yeliz Kuvancı’nın oynadığı ‘Ben Varım’ı DasDas’taki ilk gösterisinde izledim.
Peter Lund’un eserini Türkçe’ye çeviren Güliz Gonca Yakut, yönetmen Ümit Aydoğdu, dramaturg Beliz Güçbilmez, müzikleri yapan Oktay Köseoğlu ve koreograf Tuğçe Tuna işlerini layıkıyla yaptı. Oyuncular ve dansçılar performanslarıyla izleyenlere 110 dakikalık şahane bir gösteri sundu. Kutluyorum ‘Ben Varım’a emeği geçenleri...
12, 13, 26 ve 27 Şubat’ta DasDas’ta sahnelenecek ‘Ben Varım’, Alman bir ailenin yaşadıklarını anlatan müzikli bir oyun.
Baş kahramanı Jasmin adlı kasiyer bir kadın. Bir maaşla işsiz eşi, asalak kardeşi ve annesine bakan kadın hamile kalınca hepsi bebeği aldırmasını ister. ‘Tamamen duygusal’ sebeplerden istenmeyen bebek, zor doğum sırasında oksijensiz kalınca beyninde hasar oluşur. Erken doğduğu için beyin, kalp ve ciğer gibi hayati organları yeterince gelişmeyen bebek, bazıları için umut, aile için yeni geçim kaynağı olur.
‘Ben Varım’ın yazarı ve kahramanları yabancı ama anlatılanlar hepimizi ilgilendiren, paranın insanoğluna neler yaptırdığını gözler önüne seren bir yapım.
GÜNÜN SÖZÜ
“Benim hayatım, benim seçimlerim, benim hatalarım, benim sorunlarım, benim yalnızlığım; yani özetle sizi ilgilendirmez.” (Bukowski)