İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri’nin 16.06.2016 tarih ve 4/20 Sayılı Kırklareli İli İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde telekomünikasyon yoluyla yapılan önleyici istihbarat faaliyetleriyle ilgili olarak yaptığı inceleme sonunda ortaya çıkan tablo şuydu:
“Kırklareli İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görev yapan 23 polis ve amir, mensup oldukları örgütün (FETÖ) talepleri doğrultusunda 2010-2013 yılları arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Şanlıurfa, Sakarya, Edirne ve birçok ilin yanı sıra Kırklareli’nde her biri özenle seçilmiş kişilerin telefonlarını yasal olmayan şekilde dinleyip, görüşmeleri kaydetti.”
Telefonları yasal olmayan şekilde dinlenenlerden biri de bendim.
Bu usulsüz dinlemeden İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gelen telefon sayesinde haberdar oldum.
Emniyet içindeki FETÖ’cü polislere yapılan operasyondan sonra göreve gelenler, İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın hazırladıkları tevdi raporları doğrultusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şube’ye davet ettiğinde beni öğrendim iki cep telefonumun usulsüz dinlendiğini.
Sekiz yıldır süren dava
20 Haziran 2014’te müşteki olarak ifade verip, şikayetçi oldum.
Çünkü dinlemeyi yapan polisler, hakkımda ‘önleme dinlemesi’ni gerektirecek herhangi bir örgüt ve suçla ilgim olmadığı halde ‘Ergenekon Terör Örgütü mensubu’ göstermiş beni.
O yüzdendir ki 2014 yılında açılan üç ayrı soruşturmanın birleştirilmesiyle oluşan 2019/251 nolu dosyaya bakan Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yaptığı tespit şu:
“Şüphelilerin iştirak halinde birden fazla değişik zaman ve tarihlerde aynı suçu işleme kastıyla içerik itibarı ile sahte ve yanıltıcı belge tanzim ederek resme evrakta sahtecilik yaptıkları, içerik itibarı ile yanıltıcı evrakla dinleme kararı alıp Ali Eyüboğlu’nun iletişimine müdahalede bulundukları. Fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri. Kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğini ihlal ettikleri, kişiler arasındaki konuşmaları dinledikleri ve kayda aldıkları, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirdikleri ve kaydettikleri, görevi kötüye kullandıkları, şikayet hakkında soruşturma, kovuşturma ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hukuka aykırı fiil isnat etmek suretiyle iftara suçunu işledikleri…”
Polis, polisi dinledi
Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2019 yılında başlayan ve 1 Nisan 2022 tarihinde sonuçlanan davanın 36 sayfalık ‘Gerekçeli Karar’ı yeni elime ulaştı.
Benimle birlikte İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlığı Büro Amirliği, Gasp Büro Amirliği, Büyükçekmece Polis Merkezi Amirliği’nde görevli emniyet mensupları, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başmüfettişi ve Gaziosmanpaşa Belediyesi’nde internet cafeleri denetleyen kişiyi de dinleyen E. D. hakkında yerel mahkeme kararını verdi.
Sanık, TCK 204/2’den (Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi) 5 yıl hapis cezası aldı. Mahkeme 3713 sayılı Yasa’nın 5/1 maddesi gereğince cezayı önce 7 yıl 6 aya, TCK’nın 43/1 maddesi uyarınca 9 yıl 12 aya çıkardı. Aynı mahkeme, “Sanığa verilen cezanın geleceği üzerindeki etkisi olası etkisi dikkate alınarak cezasının TCK’nın 62/1 maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 8 yıl 4 ay hapis ile cezalandırılmasına” hükmetti.
E.D. hakkında isnat edilen suçlardan bir kısmı hakkında cezaya yer olmadığına hükmeden mahkeme, sanık polis hakkındaki işlediği diğer suçlardan 6 ay ile 1 yıl altı ay arasında değişen birçok hapis cezası verdi.
Darısı usulsüz telefon dinleyen diğer FETÖ’cü emniyet mensuplarının başına.
Bakalım İstanbul’daki mahkemeden ne kararlar çıkacak?
Umarım, yapanın yaptığı yanına kâr kalmaz, herkes işlediği suçun cezasını çeker.
GÜNÜN SÖZÜ
“Bilmeden yapılan hata yanlışlıktır, bilerek yapılan hata ise ihanettir.” (Bertolt Brecht)