Survivor 2018’de yarışan ‘All Star’ takımından şu sözleri kim söylemiş olabilir?
“Kimse burada egosuyla var olamaz. Kaleyi sattım. Filler isyanda. Vezir intihar etti. Atları serbest bıraktım. Çevremdeki piyonlardan hiç medet ummadım. Şimdi şah olduğunu düşünüyorsan, karşıma çıkarsın?”
Bu iddialı sözleri, Nihat Doğan veya Turabi’nin söylediğini düşünüyorsanız, yanıldınız demektir.
Parkurlardaki başarısıyla bir kez birinci, finale kaldığı ‘All Star’da babasının yaptığı konuşma yüzünden birinciliği Turabi’ye kaptırıp, ikinci olan Merve,
bu yılki ‘Survivor’a
söylemleriyle de
damga vurmaya kararlı.
Bakalım Merve, Nihat Doğan ve Turabi gibi ‘Survivor filozofu’ olabilecek mi?
UYARLAMA DİZİLERDE YENİ GÖZDE JAPONYA
Güney Kore dizilerini Türkiye’ye uyarladıktan sonra dünyaya ihraç eden yapımcıların yeni format cenneti Japonya… MF Yapım’ın orijinali Japon olan ‘Bizim Hikaye’ ve ‘Kadın’dan dizilerinden sonra Show TV için çektiği ‘Tehlikeli Karım’ da aynı ülkeden...
Uyarlama senaryosunu Nalan Merter Savaş ve Vilmer Özçınar’ın yazdığı, Çağrı Bayrak’ın yönettiği dizinin başrollerinde Gonca Vuslateri, Seçkin Özdemir ve Mustafa Üstündağ var. Bige Önal, Erdem Akakçe, Ceren Soylu, Fatih Dönmez, Nilay Erdönmez, Bihter Dinçel, Hakan Atalay ve Emine Şans Umar’ın oynadığı dizi şöyle bir hikaye...
Aldatılan bir kadının önünde üç seçenek vardır:
A-Ayrılmak.
B-Affetmiş gibi görünüp, mücadele etmek.
C-Görmezden gelmek.
Gonca Vuslateri’nin canlandırdığı Derin’se “D şıkkı”, yani “Hiçbiri” der. Çekimleri süren ‘Tehlikeli Karım’, yayınlanmaya başladığında diğer Japon formatları gibi iyi reyting alırsa, epeydir seyircinin ilgisini çekecek farklı senaryo bulma konusunda sıkıntı yaşayan yapımcıların gözü aydın. Çünkü Türkiye’ye uyarlayacakları bayağı dizi var Japonya’da…
HAZIRLADIĞI İDAM CEZASIYLA YARGILANAN SENATÖR
Amerika’nın Kentucky eyaletinde tasarlayarak cinayet işleyene verilen ceza, ömür boyu hapis. Şayet biri, şiddet uyguladığı gerekçesiyle mahkemenin verdiği uzaklaştırma kararı devam ederken mağduru öldürürse, bu durumda katilin alacağı ceza, idam…
İdam gibi dönüşü olmayan ağır bir ceza getirilmesinin amacı, şiddet mağdurlarını ölümden kurtarmak…
Kentucky’deki bu kanunu yazan ve çıkmasına öncülük eden kişi Steve Nunn adlı senatör.
Amerika’daki cinayetlerin nasıl aydınlatıldığını anlatan belgeselde, Kentucky eski valisi Louie B. Nunn’un, iyi eğitimli senatör oğlunun, takdir toplayan bu kanunun yürürlüğe girmesinden birkaç yıl sonra, çıkardığı kanunla yargılandığını izlerken kanım dondu.
Eski nişanlısı Amanda Ross’u silahla vurup öldürdükten sonra, ailesinin mezarı başında bileklerini kesip intihara kalkışan senatör, polis tarafından yakalanıp, yargı karşısına çıkarıldı.
Cinayetin yanı sıra hazırladığı Koruma Kanunu’nu ihlal ettiği için idam edilmesi gereken katil senatör, yargılama başlamadan ‘ömür boyu hapis’ cezasını kabul edip, kurtulmuş idamdan.
İdam gibi en ağır ceza bile caydırıcı olmuyorsa, demek ki sorun kanunlarda değil, bizlerde!
Kişinin zengin, fakir, eğitimli ve cahil olması, cezaların azı-çoğu değil, asıl mesele insan olup olamamakta…
GÜNÜN SÖZÜ
Kendi bahçesinde dal olmayanın biri girmiş bahçeme, ağaçlık taslıyor. (Özdemir Asaf)