Michael Jackson gibi her anı dünya medyası tarafından mercek altına alınan bir yıldız hakkında bu kadar yalan yanlış haber çıkıyorsa, gerisini varın siz düşünün.
Ünlü şarkıcının derisinin renginin değişmesiyle ilgili sağlığında olduğu gibi, ölümünden sonra da aynı yanlış haberler yapılıyor.
Evet, Michael Jackson siyah doğdu, beyaz öldü...
Michael Jackson derisinin rengini isteyerek beyazlaştırmadı...
Çünkü Michael Jackson’da ileri derecede vitiligo rahatsızlığı vardı.
Nereden mi biliyorum?
Aynı deri hastalığı bende de var, gittiğim doktorlar anlatıyor da, oradan biliyorum.
Üstelik vitiligo konusunda gelişmelerin masaya yatırıldığı uluslararası tıp kongrelerinde doktorların literatüre soktuğu bir konudur Michael Jackson’un rengindeki bu değişim.
Bizde “Ala” olarak da bilinen “vitiligo”nun sebebi malum, deriye renk veren hücrelerin görevini yapamaması... Sinirsel ve genetik faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen bu rahatsızlık genelde hassas yapılı insanlarda sıkıntılı, üzüntülü bir dönemin sonunda ortaya çıkar ve bir daha da gitmez...
Şimdiye kadar gittiğim doktorların anlattığına göre, vitiligo Michael Jackson’un vücudunun çoğunu beyazlaştırınca, o da derisinin tüm renginin aynı olması için operasyon yaptırdı.
Yani derisinin rengini Tanrı beyazlaştırdı, o da kalan kısmı tamamladı.
Merak edenler adlı internet sitesine girip, Michael Jackson Vitiligo Pictures adlı filmi izleyip, şarkıcının vitiligolu hallerini görebilir.
Nihayet Türkiye’de bir TV kanalı işin doğrusunu haber yaptı.
Show TV, Michael Jackson’un niye siyah doğup, beyaz öldüğünü, deri hastalıklarında uzman bir doktordan da bilgi alarak geniş bir dosya halinde yayınladı.
Michael Jackson’un peruk takmasının sebebi de, gördüğü kanser tedavisi nedeniyle saçlarının dökülmüş olması...
Çözümü Daylong’da buldum
Cine 5’te Şengül Balıksırtı ile hazırlayıp sunduğumuz “Her Şeyi Konuşalım”ı izleyip, yaz gelince yüzümde beliren lekeleri göremeyenler, telefon açıp soruyor, “Bunu nasıl başardın?” diye...
Vitiligoyu yok etmek mümkün değil...
Ama yaz gelince vücudun güneş sayesinde bronzlaşan kısmıyla, hep beyaz kalan vitiligolu bölgeleri arasındaki renk farkını korumanın yolunu buldum.
Öyle olunca, tıpkı kış aylarındaki gibi yazın da vitiligo lekeleri dikkat çekmiyor.
Bunu da Eczacıbaşı’nın Türkiye pazarına sunduğu Daylong adlı koruyucu krem sayesinde başardım. Şu sıralar, “Güneşe karşı görünmez olun” sloganıyla televizyonlarda sıkça yayınlanıyor Daylong’un reklamları...
Kim demiş, “Rakı içenler ölür, su içen ölmez” diye!
Son zamanlarda okuduğum en ilginç haber 109 yaşındaki Fıdda Nine’yle ilgiliydi...
Sabah’tan Yaser Çaparoğlu’nun yaptığı habere göre, Antakya’nın Yukarıdöver Köyü’nde 109 yaşındaki Fıdda Burgaç adlı nine, şimdiye kadar bir kere gitti hastaneye...
O da geçen sene, gözündeki katarakt sorunu nedeniyle...
Haberde en çok ilgimi çeken ayrıntı ise şuydu:
109 yaşındaki Fıdda Burgaç, 6 ay öncesine kadar günde yarım litre yöreye özgü üretilen boğma rakı içiyormuş.
Fıdda Nine, çocuklarının zoruyla rakıyı bırakmak zorunda kalmış. Fıdda Nine, günde yarım litre rakı içtiğine göre senede yapar 180 litre...
İçkiye 20’li yaşlarda başlamış olsa şimdiye kadar içtiği rakı eder 16 bin litre... Gel de şimdi, “Rakı içenler ölür, su içen ölmez imiş” diyenlere itibar eyle...
İnternet bir otelde bedava diğerinde günlüğü 10 dolar
5 yıldızlı turistik tesislerin, müşterilerine sunduğu standart hizmetler arasında bu kadar fark olabilir mi?
15 gün önce Kemer’deydim... Kemer’de, Kiriş Resort’ta konakladım. Dizüstü bilgisayar ve kablosuz internet, artık elim ayağım, vazgeçilmezim...
Otele girer girmez kablosuz internet olup olmadığını sordum. “Olmaz olur mu?” dediler.
Lap topumu açıp, internete gireyim dedim, “Kullanılabilir ağ” şifre istedi.
Resepsiyona gidip, şifreyi sordum, “10 dolar ver, söyleyelim” dediler.
“Beş yıldızlı bir tesiste tatil yapan için 10 dolar ne ki?” diyebilirsiniz. Ama bunun da bir standartı olması gerekmez mi? Kiriş Resort’te kablosuz internete giriş günlük 10 dolardı.
24 saatte bir şifreyi değiştirdikleri için her gün internete girmeniz için 10 dolar verip, yeni şifreyi almanız gerekir...
Şimdi Bodrum’da Sea Garden’dayım.
Burada ise kablosuz internet tesisin her yerinde...
İster odanda kullan, ister odanın balkonunda kablosuz interneti, ister havuz başında...
Üstelik ne şifre istiyorlar, ne de para...
Kişi başı günlük oda fiyatları aynı olan otellerin standart hizmetleri arasında bu kadar fark olabilir mi?