Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğuma bir ay kalana kadar çalıştı. Sezaryeni reddetti, normal doğum yaptı. Oğlu Yavuz da onu bekletmedi, çabucak geldi. Şimdi 40 günlük. Kabaş’a ve oğlu Yavuz’a mutluluklar


Sedef Kabaş’ın ‘minik adamı’
‘Sedef Kabaş evleniyor’ diye yazdığımda takvim yaprakları 17 Haziran 2009’u gösteriyordu. Ünlü televizyoncu, Rıdvan Yirmibeşoğlu ile nikah masasına oturduğunda ise tarih 27 Haziran 2009’du. Hafta sonu öğrendim ki Sedef Kabaş, aradan geçen sürede hamile kaldı, doğurdu ve dünyaya getirdiği bebeğin de 40’ı doldu. Şaka maka annelik konusunda Sedef Kabaş bir hayli hızlı çıktı. Bir buçuk yıldır TRT 2’de pazar günleri hazırlayıp sunduğu ‘Medya Medya’yı doğuma bir ay kalana kadar sürdüren Kabaş’ın, doğum serüveni de hayli ilginç.
İşte Kabaş’ın ağzından kuaför salonundan hastaneye uzanan doğum öyküsü:
“30 Ocak 2010 Cumartesi Akmerkez MOS’ta saçlarımı yaptırırken, saat 18.30 civarında sancılarım başladı. Eşim hemen geldi, beni yarım saat içinde İstanbul Cerrahi Hastanesi’ne yetiştirdi. Doktorum geldiğinde doğum zaten başlamıştı. Doğumhaneye apar topar indik. Hastanedeki ekip, son yıllarda sürekli sezaryen doğum yapıldığı için normal doğum sırasında epey panik yaşadı. Bebeğin geliş hızına yetişmekte güçlük çektiler. Allah’tan doktorum Arzu Çağdaş son derece bilinçli ve sakindi. Eşim de varlığı ile bana büyük destek verdi. Ve Yavuz bebek 35 dakika içinde dünyaya gözlerini açtı. Kuaförden çıkıp, direkt doğumhaneye giren belki de ilk anneyim. Adeta oğlumun gelişi için süslenmiş oldum, saçlarım yapılmıştı, makyajım yerindeydi. Görenler, ‘Doğumdan değil televizyon çekiminden çıkmış gibisin’ dedi.”

Oğlum açıkgöz olacak!
Sorunsuz bir hamilelik geçirdiğini, kendisine sezaryen öneren iki doktoru da değiştirdiğini vurgulayan Kabaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok rahat bir gebelik geçirdim. Ne aşerdim, ne bulantı çektim. Gebeliği keyifli bir süreç olarak algıladım ve öyle yaşadım. Doğum ve gebeliğe dair bol bol kitap okudum. Bilinçli olduğunuzda korkmuyorsunuz. Doğumdan önceki son iki haftaya kadar da yoğun iş tempoma devam ettim. Normal doğum yapmayı özellikle istedim, beni sezaryen doğuma yönlendiren daha önceki iki doktorumu da değiştirdim. Allaha çok şükür, rahat ve hızlı bir doğum oldu. Sonrasında da bebeğimi hemen emzirebilme mutluluğunu yaşadım. Tüm annelere normal doğumu tavsiye ederim. Yavuz bebek yani benim ‘minik adamım’ üç kilo 250 gram ve 51 santimetre doğdu. Doğduktan sonra hemen gözlerini açtı ve adeta bana baktı. Belli ki gözü açık bir çocuk olacak!” Jet hızıyla anne olan Kabaş’a mutluluklar...


‘Zihin çivisi tekniği’ bayağı işe yaramış!

Sedef Kabaş’ın ‘minik adamı’

Dünkü gazetelerde okumuşsunuzdur; Kanal D’de reyting rekorları kıran ‘Aşk-ı Memnu’ dizisinin kahramanları ‘Bihter’ ve ‘Behlül’ün KPSS deneme kitapçığında sınav sorusu olduğunu. İhtiyaç Yayıncılık’ın Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) için hazırladığı deneme kitapçığında anlatılan konu ve yöneltilen soru şu:
“Behlül, dayısı Adnan, onun genç ve güzel karısı Bihter, dayısının çocukları Nihal, Bülent ve onların dadısı Deniz Hanım ile aynı köşkte yaşamakta olan ahlaksız bir adamdır. Behlül’ün yengesi Bihter bir gün köşkün üst katındaki banyoda yıkanmak ister, ancak banyonun kapısını kilitlemeyi unutur. Bu durumdan haberi olmayan Behlül de banyoya girer. Behlül önce Bihter’in her zaman kullandığı şampuanın kokusunu algılar, sonra da Bihter’i uygunsuz vaziyette görür. Bu istenmeyen bir ilişkinin başlangıcı olur. Bu yaşantıdan sonra Behlül ne zaman Bihter’in şampuanının kokusunu duysa telaşlanma tepkileri göstermeye başlar.”
Yukarıda verilen örnekte Bihter, Behlül için ne tür bir uyarıcıdır?
a. Nötr,
b. Koşullu,
c. Şartsız,
d. Baştan çıkarıcı,
e. Şartlı (Doğru cevap).
Soruyu hazırlayan Dr. Muhammet Genç demiş ki, “Bu tarz sorularla öğrenme psikolojisi kavramları güncel hayatla ilişkilendirilerek öğrenme kolaylaştırılmaktadır. Biz buna ’zihin çivisi tekniği’ demekteyiz. Daha önce de ‘Kurtlar Vadisi’ ile Fenerbahçe - Galatasaray rekabeti ile ilgili bu tür sorular sorulmuştur. Öğrencilerden olumlu dönüşler alındığı için bu yöntem tekrar kullanılmıştır.”
Kitapçığı hazırlayanlar içine böyle bir soru koymasa, bu yayınevinin böyle bir deneme sınava yaptığından hiçbirimizin haberi olmayacaktı. Bir soruyla böylesine ‘marjinal bir fayda’ sağladıklarına göre demek ki yayınevinin, ‘zihin çivisi tekniği’ ve taktiği doğru. Demem o ki ‘Aşk-ı Memnu’ bahane, reklam şahane!