Timur Selçuk, Erol Evgin, MFÖ ve Sezen Aksu gibi ünlülerin menajeri, binlerce konserin organizatörü, özelinden iş hayatına yaşadığı en ilginç olayları anlatır da, ilginç olmaz mı?
Mustafa Oğuz’un ‘Türkiye’nin Neşeli Günleri’ni anlattığı Selin Ongun’un ‘nehir söyleşi’ türündeki 340 sayfalık ‘Yorma Birader’ adlı kitabında, çok eğlenceli anılar, sırlar da var, eğlence dünyasının karanlık ve çirkin yüzü de... Oğuz’un anlattıklarında ilginç çok şey var, ama o anılardan bugünlük paylaşacaklarım bunlar...
‘Sacit Aslan, şak diye tokat patlattı bana!’ Erol Evgin’in ısrarı üzerine ‘menajer’ unvanıyla başladığı, aslında ‘asistanlık’ yaptığı yıllarda Oğuz, gazinoculuktan nefret ettiği güne dair yaşadığını kitapta şöyle anlattı:
“Erol Evgin, Taşlık Gazinosu’nda çıkıyordu. Kuliste repertuvar ya da sahne sırasıyla ilgili bir şey konuşuyorduk. Sacit Aslan, ‘Sen ne karışıyorsun lan’ deyip, şak diye bir tokat patlattı. Herif Fahrettin Aslan’ın oğlu! O tokadı yediğim an, dondum kaldım. Bir tane de ben vursam, hastanelik olurum, oradan sağ çıkamam. Lanet olsun, nasıl bir dünya bu dedim. Kaç kişiye tokat atıyordu acaba o günlerde?”
‘Sen Neymişsin Be Abi’ şarkısı kimin için yazıldı? Mazhar-Fuat-Özkan’ın meşhur şarkılarından ‘Sen Neymişsin Be Abi’yi, bir dönem grupta müzisyen Ayhan Sicimoğlu için yazdıkları ‘şehir efsaneleri’nden biriydi. Sicimoğlu, yıllar önce MFÖ’nün o parçayı kendisi için yazdığını söyledi, ama eser sahiplerinden itiraf gelmemişti.
Selin Ongun, bu konuyu yıllarca MFÖ’nün menajerliğini yapan Oğuz’a sordu. Yanıtı şu oldu: “Şarkının belki birkaç satırında Ayhan’a atıf var. Mazhar’ın ifadesiyle tüm parça ona ithaf değil. Ayhan gibi ‘ben her şeyi bilirim, her şeyden anlarım’ tiplerine yazılmıştır.”
Kültür Bakanı, müteahhit çıkınca yaşadıkları şok Yıl 1997, iktidarda Refah Partisi var. Organizatör Mustafa Oğuz, Rumeli Hisarı’ndaki konserlerini sürdürmek için Kültür Bakanlığı’na başvurur ama sonuç alamaz. Oğuz durumu, arkadaşı olan Refah Partisi’nin etkili milletvekillerinden Mukadder Başeğmez’e anlatır. Başeğmez, bakanla görüştükten sonra Oğuz’a, “İçeride nasıl bir sahne kuracağınıza dair proje hazırlayın, işin maliyetini çıkarıp, dosyayla gelin” der.
Oğuz, tiyatro mimarı Murat Öymen’e hazırlattığı projeyle, Ankara’ya gider. Bakanlıkta yaşadıkları şoku, kitabında şöyle anlattı:
“Yap-işlet-devret modelinde bir proje olabileceğini söylediler. Biz de Murat’la dosya hazırladık. Pazarlık edeceklerini bildiğimiz için rakamları biraz şişirdik. Sonradan TBMM Başkanlığı da yapan dönemin Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yanına gittik. Mukadder Bey de vardı. Bakan dosyayı aldı, incelemeye başladı. ‘Demir fiyatı burada yazıldığı gibi değil’ dedi, bizim rakamın üzerini çizdi, güncel demir fiyatını yazdı. ‘Çimentonun fiyatı böyle değil’ dedi, üzerini çizdi. ‘Allah Allah’ diyoruz, Murat’la birbirimize bakıyoruz. Meğer adam müteahhitmiş. Kocaeli’nde inşaatları varmış. Kültür Bakanı’nın müteahhit olacağı nereden aklımıza gelsin? Kös kös ayrıldık bakanın yanından. Zaten hemen sonrasında, ‘Hisar’da cami var, izin veremeyiz’ dediler.” Oğuz’un kitabından yazacak daha çok ilginç olay, anı ve not var ama şimdilik bu kadar!
GÜNÜN SÖZÜ“Hayat bazen insanları, birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır.” (Paulo Coelho)