"Survivor’da bize gizlice yemek veriliyordu” diyen Merve Büyüksaraç hakkında, Acun Ilıcalı’nın açtığı 250 bini maddi, 250 bini manevi tazminat davası sonuçlandı. Mahkemenin 17’nci celsede verdiği karar şu: “Hüküm: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanmak üzere davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine;
1. Davalının sözleşmeye aykırı davranması iddiasıyla talep edilen tazminatın genel işlem koşulları gözetilerek reddine…
2. Davalıya ödenen 140 bin TL’nin, davalıdan geri alınarak davacıya ödenmesi yönündeki istemin reddine…
3. Manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle takdiren 25 bin TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren, yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…
4. Yargılama gideri ve vekalet ücretinin gerekçeli kararda hüküm altına alınmasına...
Yargının, taleplerin bir kısmını kabul edip, bir kısmını reddetmesinin sebebi şu: Büyüksaraç’ın Acun Medya ile yaptığı sözleşmeyi imzalarken dikkatli okumadığı savunmasını kabul eden mahkeme, ‘Survivor’ hakkındaki iddiasını ispat edemeyince, onu 25 bin TL tazminata mahkum etti.
Buna rağmen Büyüksaraç’ın ‘Survivor davasını ben kazandım’ demesi beyhude...
Madem ki Acun kaybetti, Büyüksaraç kazandı, o zaman mahkeme, 25 bin TL tazminatın yanı sıra yargılama gideri ve davacının avukat ücretini ödemeye kimi mahkum etti?
İstinaf, mahkemenin kararını bozar mı, yoksa onaylar mı bilemem? İki sayfalık mahkeme tutanağı ortada:
İlk raundu kazanan Ilıcalı, kaybeden Büyüksaraç... Sonucunu merakla beklediğim bir davaydı bu... Çünkü Ilıcalı bu davayı açtığında, iki kez Dominik’e giden biri olarak yarışmacılara gizli yemek verildiğine tanık olmadığımı yazdığım için Büyüksaraç, gazete yönetimine çağrı yaparak kovulmamı istemişti. Zaman kimi haklı çıkardı? İddiasını ispat edemeyeni değil, olacağı yıllar öncesinden doğru analiz edeni… Merhum Erdal İnönü’nün dediği gibi, “Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi pis bir huyu var” çünkü…
ÇİÇERO FİLMİNİN BİLİNMEYEN ÖYKÜSÜCuma günü vizyona giren ‘Çiçero’nun galası, Maslak’taki Uniq Hall’de yapıldı. Gecede sahneye çıkan ‘Çiçero’ ekibi, film hakkındaki görüşlerini dile getirdi. Başrol oyuncusu Erdal Beşikçioğlu’nun söylediği tek cümle şuydu:
“Böyle bir film yapalım dedim, ciddiye aldılar beni...” Çoğu insanın bir şey anlamadığı bu espri, aslında ‘Çiçero’nun doğuş öyküsüydü. Çünkü yapımcı Mustafa Uslu’nun gündeminde böyle bir film yoktu. Uslu, Serdar Akar’a ‘Mavi’nin Rüyası’ projesini yönetmesi için teklif götürdü. Akar, Uslu’ya, “Erdal Beşikçioğlu’nun böyle bir fikri var” deyince, taraflar ‘Çiçero’da karar kıldı.
II. Dünya Savaşı sırasında Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak çalışıp, çift taraflı casusluk yapan İlyas Bazna’nın o dönemki arkadaşı olan İngiliz kahya, yaşadığı Kanada’da bulundu. 94 yaşındaki İngiliz’in anlattıkları senaryolaştırıldı ve ‘Çiçero’ doğdu.
TRT 1'DE 7 GÜNDE 9 DİZİ
Özel televizyonların, reklam gelirinin en düşük olduğu ocak ayında, tasarruf amacıyla dizilerin yeni bölümlerini yayınlamaması TRT 1’in yeni projelerine yaradı. Yeni dizileri ‘Vuslat’ ve ‘Halka’yı ekrana getirmeye başlayan TRT 1’in “Pek yakında” diye tanıttığı ‘Tek Yürek’ ise 14 Şubat’ta, 34’üncü bölümde final bölümüyle ekrana gelecek ‘Mehmetçik Kutlu Zafer’in yerini alacak.
Pazartesi ‘Vuslat’ salı ‘Halka’, çarşamba ‘Diriliş Ertuğrul’, perşembe ‘Mehmetçik’ten sonra ‘Tek Yürek’, cuma ‘Payitaht Abdulhamid’, cumartesi ‘Kalk Gidelim’, pazar ise ‘Elimi Bırakma’yı ekrana getiren TRT 1’in gündüz kuşağında da ‘Kralın Kızı’ ve ‘Tozkoparan’ dizileri var.
GÜNÜN SÖZÜ
“Anlamayanlar için dilimi, değersizler için kalbimi yormadığım günden beri mutluyum.” (Kurt Vonnegut)