Türkiye birkaç gündür hentbola başlarken ‘kız’ olduğu için mahalle baskısını sesi titreyerek anlatan 14 yaşındaki Merve Akpınar’ı konuşuyor.
Sanatçısından siyasetçisine kadar toplumun her kesiminden destek yağdı Merve’ye “Yanındayız” diye...
Kutuplaşmanın had safhada olduğu bir Türkiye’nin geçici de olsa kenetlenmesine vesile olduğu için teşekkür borçluyuz ona...
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor başta olmak üzere spor kulüplerinin Merve’ye destek mesajı yayınlaması, belediye başkanları, bakanlar, sanatçıların genç sporcunun yanında olduklarını açıklaması elbette ki güzel...
Ancak şöyle de bir gerçek var karşımızda.
Merve, “Sen kızsın, şort giyemezsin, erkeklerin yanında oynayamazsın. Oranı buranı görürler” şeklindeki cinsel ayrımcılık ve mahalle baskısına rağmen, kafasına koyduğunu yaptı ve başardı.
Türkiye’nin konuştuğu Merve’nin şimdiki hedefi ne?
“Kendime söz verdim, köyümdeki kızların kaderini değiştireceğim.”
Sosyal medyadan Merve Akpınar’a “Yalnız değilsin, yanındayız” mesajı yayınlamak kolay.
Mesele, Türkiye’deki tüm Merve’lerin kaderini değiştirebilmek!
Onları uğradıkları ‘mahalle baskısı’ndan kurtarıp, hayallerine doğru özgürce yürüyebilmelerini sağlayabilmektir asıl mesele...
Kız çocuklarına yönelik bu mahalle baskısı yok edilmediği sürece ‘kadına şiddet’ bitmez bu ülkede.
Merve’yi daha büyük hedeflere yürüyebilmesi için destekleyelim, ama ülkenin bu kangren olmuş sorununu da yok saymayalım.
Merve Akpınar’ın yaktığı meşalenin Türkiye’deki tüm Merve’lere ışık olması için toplum olarak üzerimize düşeni yapmamız şart.
DOKTORA ‘SOYTARI’ DİYEN BİLİM İNSANI!
Bu ülkede ‘Profesör’ unvanlı bazı bilim insanlarının nasırına basıldığında ağızlarını nasıl bozduklarını iyi bilenlerdenim.
Onun için pandemi süreci başladığından bu yana ekranlarda en çok izlediğimiz bilim insanlarından biri olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın ismini açıklamadığı bir meslektaşı için attığı şu tweet hiç şaşırtmadı beni:
(Yazım hatalarını bilhassa düzeltmedim ki, hocamızın üslubu gibi Türkçesinin ne olduğunu görün diye.)
“Adının başında Dr yazan bir soytarı benim bir kanalda söylediğim ‘Oğlum da aşı olmayacak, çünkü PCR testi pozitif çıktıktan sonra üç ay henüz geçmedi’ cümlemin ilk yarısını alıp, ‘oğlu aşı olmayacakmış’ diyormuş. Biraz şöhret uğruna en kıymetli varlığını bile pazarlayacağından şüphem yok. Hastalarına neler yapmış olabileceğini bir düşünün. Para için gereksiz müdahaleler yapmış olabilir, gizli kameraya kaydetmiş olabilir. Bunun hastalarının güvende olduğunu düşünemiyorum. Zaten doktor değil mütahit olsa demirden çalarmış. 157.000 hekim içerisinde böyle euh gastaları çıkabilir, ancak bu kalpazana diploma veren hocaları ne hissediyor acaba?”
Daha yeni AstraZenaca aşısını bulan Prof. Sarah Gilbert’i İngilizlerin Wembley’de ayakta alkışlamasını imrenerek izlediğini yazan biri olarak, Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın bu tweet’ini üzülerek paylaştım.
Türkiye, 1 Temmuz’dan itibaren pandemi yasaklarından çoğunu kaldırdı, ama gece 00.00’dan sonra müzik yasağıyla birlikte kamuya açık alanlarda maske ve sosyal mesafe kuralı kaldı. Yeni dönemle birlikte konserler de başladı.
Son günlerde sosyal medyada konserlerden paylaşılan fotoğraflar ve video’lara bakıyorum insanlarda ne maske var ne de sosyal mesafe...
Evet, Türkiye aşı konusunda ciddi bir yol aldı, ama bu arada koronavirüsün en tehlikelisi olan Delta ve Delta Plus da ülkemize geldi.
Şayet aşı olması gerekenler bu toplumsal sorumluluktan kaçar, kalabalık ortamlarda maske takmaz ve sosyal mesafeye dikkat etmezse, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sonbahar ve kışı da ‘pandemi yasakları’yla geçiririz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Bilenle tartışabilirsin, bilmeyenle tartışabilirsin, ama bildiğini sananla tartışmak ahmaklıktır.” (Konfüçyüs)