29 Nisan 2017’de yürürlüğe giren 690 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 60’ncı maddesi çok açık. Uydudan yayın yapan, para için insan sağlığıyla oynayan, seyirciyi kandıranlara yasak getiren madde şöyle:
“Radyo ve TV yayın hizmetlerinde, arkadaş bulma amacıyla kişilerin tanıştırıldığı ve/veya buluşturulduğu türden programlara, takviye edici gıdalar ve benzeri destekleyici ürünler de dâhil olmak üzere herhangi bir ürünün ilgili mevzuatına aykırı olarak sağlık beyanıyla satışına, pazarlanmasına ve/veya reklamına, sohbet, arkadaşlık ve eş bulma hatlarının ve hizmetlerinin tanıtımına yer verilemez. Katma değerli elektronik haberleşme hizmet numaraları, yerel aranır numaralar, benzeri özel içerikli hizmetlere ilişkin numaralar ile özel ücrete tabi diğer sabit ve mobil numaralar kullanılmak suretiyle, izleyici ve dinleyicileri yanıltıcı ve/veya haksız kazanca neden olacak şekilde yarışma, çekiliş, lotarya ve benzeri adlar altında ödül ve ikramiye taahhüt edilemez ve bu yöntemle ürün tanıtımı, satışı ve pazarlaması yapılamaz.”
Alice’yi takip edenler için hiç de yabancı değil bu konu.
Defalarca dile getirdim, RTÜK’ün bu kanalların uydudan çıkarılması için Türksat’a yazı yazmasına rağmen bunun hayata geçmediğini. 690 Sayılı KHK’ya rağmen bu kanalların hâlâ yayında olması şaşırtıcı!
VELİDEDEOĞLU’NA İLK VE TEK YANIT KAYNARCA’DAN
“Bizim oyuncular Hollywood’takilerin eline su dökemez. Adamlar bu işi biliyor, bizimkiler disiplinsiz tembel, iki üç tane duygudan başka (kızmak, bağırmak, gülümsemek) hiç bişey yapabildikleri yok.”
Bu sözlerin sahibi ünlü reklamcı Alinur Velidedeoğlu...
Türkiye’de onca oyuncu, oyuncu meslek birliği, derneği ve sendikasından hiç kimse Velidedeoğlu’nun Kelebek’te yayımlanan sözlerine tepki göstermedi. Reklamcıya tek yanıt izlediğim tek dizi olan “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”ın “Reis”inden geldi. Oktay Kaynarca, Velidedeoğlu için bakın nasıl tweet’ler attı:
“Röportaj yapmışlar bu memleketin en baba reklamcısı abiyle. ‘Bizim oyuncular Hollywood’dakilerin eline su dökemez. Adamlar bu işi biliyor. Bizimkiler disiplinsiz, tembel, iki üç tane duygudan başka (kızmak, bağırmak, gülümsemek) başka bir şey yapabildikleri yok.’ Hee bi de altını çize çize ‘Biliyor musunu,z insan yüzünde yirmi küsur kas var. Bunların hiçbirini kullanamıyorlar’ diye. Yani böyle anlamış abi. Ve bu abi de öyle böyle değil. Memleketin harbiden ‘büyük reklamcısı’.
...Yıllarca bu abiler bu memleketin insanının zekâsını hor görüp, akıllarına ne geldiyse reklam adı altında dünyanın da parasını ceplerine koyarak hiçbir ilerleme kaydetmeden kocaman kampanyalar yaptı. Yabancı meslektaşlarının ne yaptıklarına bakmadan, üstün zekâlı insanlar olarak şişine şişine snop snop gezip, yaşadı. Formül basit:
Yaşasın diziler ve o dizilerin komik ve de güzel çocukları. Yap bi kampanya, yedir müşteriye, al sana reklam.
Vay arkadaş! Hani siz yaratıcı, öncü, hızlı zekâlardınız. E öyle geziniyorsunuz ya snop snop!
Artık her reklamın diğerinin aynı olması, her markanın yüzünün birbirine karışması, komik sevimli diye çekilmiş, ama iğğğh dedirten senaryolar. Bekleyin biraz, belki komik bir dizi çıkar.
Ya da Gülse’ye (Birsel) bi gaz verin, yeni bir şeyler yapsın, ama öncesinde paylaşın o beğenmediğiniz oyuncuları ki dükkân dönsün!”
GÜNÜN SÖZÜ
“Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; dünya beş para etmiyor.”