Emre Kınay’la basın mensupları arasında Cihangir’de yaşananların ham video’sunu defalarca izledim. Ortada bu denli tartışmaya sebep olacak bir şey görmedim. Kameraların kayıtta olmadığı anlarda taraflar arasında bir şey oldu mu, bilmiyorum. Ancak izlediğim görüntülerde basın mensuplarının Kınay’a karşı hiçbir yanlışı yok. Taraflar birbirlerinden şikayetçi oldu, sonrasında bunlar davaya dönüşür veya ceza çıkar mı? Sanmıyorum...
Çünkü oyuncu, yasağın başladığı 00.00’dan sonra yarım saate yakın mekanda oturduysa bu konunun kendisine sorulması normal. İşin içinde ‘kamu yararı’ söz konusu. Sadece mekana, 00.00’da kapatmadığı için ceza kesilebilir; hepsi bu...
O gece Emre Kınay’da bir şey dikkatimi çekti; o da şu: Oyuncunun basın mensuplarıyla tartıştığı, üzerlerine yürüdüğü anlarda yüzünde maske yok. Sadece onun değil, onu tutanda da maske yok. Sosyal mesafe hak getire...
Basın mensupları maskeli olduğu için, bağırdığı anlarda Kınay’ın ağzından çıkan partiküller arasında Covid-19 varsa hastalığın onlara bulaşmadığını umuyorum. Aynı Emre Kınay’ın polis karakoluna girerken ve çıkarken görüntülerine baktım, yüzünde maske vardı.
KEMAL SUNAL’IN AİLESİNİN BİTMEYEN TELİF SAVAŞI
Ölümünün 20’nci yılı anısına, üzerinde Kemal Sunal’ın resimleri bulunan 5 bin adet hatıra ve koleksiyon parası bastıranlardan Özgür Honça, Anadolu Ajansı’na söyleşi verdi. Honça, üzerinde 0 euro yazan hatıra paraların yarısının yurt içinde, yarısının da başta Avrupa olmak üzere dünyada satışa sunulacağını söyledi.
Paraları Avrupa Merkez Bankası’nın onayı ile Fransa’daki euro matbaasında bastırdıklarını açıklayan Honça, “Lisans için Sunal Ailesi’nden izin aldık. Ali Sunal’a da hatıra paralardan hediye gönderdik” dedi.
Sunal ise kendilerinden izin almadan üzerinde Kemal Sunal’ın resmi olan hatıra paraları basıp, satışa sunanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Taraflardan biri yalancı demek ki! Bunun kim olduğunu ortaya çıkarmak artık yargının işi...
Yaşarken oynadığı filmlerden telif alamamaktan dert yanan Kemal Sunal, vefat edeli 20 yıl oldu, ama hiçbir şey değişmedi. Sunal üzerinden hâlâ para kazanmaya devam ediyor insanoğlu...
NE KADAR İNSAN O KADAR RİSK!
Türkiye’deki ilk koronavirüs vakasından bir hafta sonra Kartepe’ye gittim. 28 Mayıs’ta geldiğim İstanbul’da gördüklerim beni ürküttü. Çünkü İstanbul’da nereye gitsem maske takmayan ve sosyal mesafeye dikkat etmeyenler yüzünden kendimi güvende hissetmedim.
İki günlüğüne Kartepe’ye gittiğimde, İstanbul’a oranla insanların kurallara daha çok uyduğunu gözlemledim. Sapanca’ya da gittim. Şimdiye kadar göl kenarını bu denli tenha görmemiştim. Dükkanlar açık, ama müşteri yok. Eskiden Arap turist kaynıyordu Sapanca, bu gidişte topu topu iki aile gördüm göl kenarında. Yine İstanbul’dayım. Bu süreçte gördüklerim karşısında diyeceğim şu ki, ne kadar insan, koronavirüs için o kadar risk... İnsanlar sokağa çıkınca koronavirüsün korkup, bir yerlere saklandığını sananlar var aramızda. O yüzden ‘yeni normal’de parolam; kalabalıklardan olabildiğince izole bir hayat.
KELİMELERİN MUTASYONA UĞRADIĞI SOSYAL MEDYA
“Anlattıklarım sosyal medyada çarpıtılıyor. Kelimeler adeta mutasyona uğruyor.” Bu sözler Coşkun Sabah’a ait. Peki şarkıcı bunu niye söyledi? Şunun için: “Parası olmayan beni anlamaz demedim, parayla işi olmayan beni anlamaz dedim. İkisi farklı şeyler. Olayı büyüttüler ve servetimi söylemek zorunda kaldım. Açıklama yaptığıma pişman oldum. Bana bir soru sorulduğunda içimden geleni söylüyorum. Sosyal medyada cımbızla masum kelimeleri çıkarıyorlar. Kelimeler adeta mutasyona uğruyor.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Kendi kendime konuştuğum kadar, kimseyle konuşmuyorum. Sebep delilik değil, bilirim ki insanı sadece en iyi kendi dinler.” (Bob Marley)