Türkiye’nin en doğusunda, üç ülkeyle sınırı olan Iğdır’a ve Azerbaycan’ın en batısında yer alan, ama özerk bir cumhuriyet olan Nahcivan’a ilk kez gittim.
Moda ve Hazır Giyim Sanayicileri Federasyonu’nun davetiyle geldiğim Iğdır’da üç gece konakladık, Nahcivan’a ise sabah gidip akşam döndük.
Rejimde olduğum için yediklerim ve içtiklerim belli, ama bu seyahatte gördüklerim değişikti, ilginçti.
Iğdır, verimli toprakları ve sınır ticareti sayesinde Doğu’nun durumu iyi illerinden biri...
Cadde ve sokaklar bakımsız ya da inşaat hâlinde, ama canlı...
Kaldırımlara kurulan sebze tezgâhları, alışverişe veya gezmeye çıkan insanlar...
Yazlık çay bahçeleri ve kahvelerde boş yer yok adeta..
Yeni yerleşim alanı Vali Konağı’nın trafiğe kapalı geniş caddesinde sağlı sollu cafeler gençlerle dolu...
Örnek bir yapılaşma
Iğdır’dan geçtiğimiz Nahcivan’da ise bambaşka bir şehir ve kültür çıktı karşımıza...
Doğu Bloğu ülkelerinin klasik mimarisi olan geniş caddeler ve planlı bir şehir.
Sovyetler’den ayrılıp özgürlüğünü kazanan ülkelerin çoğunda eski ve bakımsızdır şehirlerdeki binalar.
Şehir merkezinde 120 bin, cumhuriyet genelinde 450 bin kişinin yaşadığı Nahcivan’da öyle değil.
Tarihi binaların tümü, aslına uygun olarak restore edilince ortaya şahane bir şehir çıktı.
Azerbay-can’ın başkenti Bakü, yapılan gökdelenlerle Dubai yolunda ilerlerken özerk cumhuriyet Nahcivan’ın tarihi dokusunu koruyor olması güzel. Görüntüsü insanı rahatsız eden bir tane bina yok koskoca şehirde...
Nahcivanlılar, yıkılan eski binaların yerine bile eskisinin aynısını yaptı ve ortaya gerçek anlamda “yahşi bir şehir” çıktı.
Nahcivan’da üç üniversite var.
Gün boyunca Nahcivan’ın her yanını dolaştık neredeyse... İnsan ve otomobil trafiği yoğun bir sokak veya caddeye rastlamadık.
Üniversitelilerin ve gençlerin uğrak yerlerinde bile durum aynıydı.
TUZ MAĞARASINDA FİZYOTERAPİ
Nahcivan’da ilk durağımız, onların “Duz Dağı”, bizimkilerin “Tuz Mağarası” dedikleri yerdi.
Azeriler, yeterince kaya tuzu çıkardıktan sonra sağlık merkezi yaptı mağarayı...
Dağın içine doğru ilerlediğinizde kesif bir kokunun ciğerinize işlediği tuz mağarası, artık astım hastaları için fizyoterapi merkezi...
Dağların altından kaya tuzu çıkarılan yer Iğdır’da da var.
Günde 100 ton tuzun çıkarıldığı Tuzluca’daki mağaraya otobüsle girdik. Kaya tuzunun imalatını yerinde gördük.
Peki biz niye Azeriler gibi sağlık turizmine açmıyoruz tuz mağaralarını?
Çünkü geçen yıla kadar değil başka bir şey yapmak, maden sahalarına giriş bile yasaktı.
Geçen yıl Maden Kanunu değişti ve madenin boşaltıldığı alanlarda, yerin altında olmak kaydı ile sağlık turizmine yönelik tesisler yapılabilir hâle geldi.
Tuzluca’daki kaya tuz üretim merkezinin işletmesini alan firmanın yetkilisi, “Bizim şirketin planları arasında tıpkı Nahcivan’daki gibi burada bir rehabilitasyon merkezi açmak var” dedi.
GÜNÜN SÖZÜ
Kaybetmekten korkma. Bir şeyi kazanmak için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma; kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin. (Che Guevara)