Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hülya Avşar’ın yakında bir single çıkaracağı, bu nedenle Deniz Seki’den şarkı alacağına dair medyada çıkan haberleri okumuşsunuzdur mutlaka.
Evet, Avşar yakında bir single çıkaracak.
O single’da iki şarkı olacak.
Şarkılardan birini Deniz Seki yapacak.
Buraya kadar her şey tamam.
Ama işin bir de perde arkası var.
Bir süre önce sivri topuklu ayakkabılarla çektirdiği ‘tenisçi Hülya’ pozlarıyla gündem oluşturan Avşar, yine gündem oluşturacak bir ‘proje’ hazırlığında.
Avşar’ın anlattığına göre o ‘proje’ de şu:
‘Proje kadını’ Avşar’ın hayal dünyasında bir klip çıktı.
O klibi çekebilmek için, ona uygun bir şarkı lazım.
Deniz Seki ve Murat Yeter’e kafasındaki klibi anlatıp, buna uygun bir şarkı yapmalarını istedi.
Seki ve Yeter, Avşar’ın sipariş ettiği ‘klibe göre şarkı’yı tamamladı.
Avşar, bir şarkı daha buldu mu, single tamam.
Avşar’ın ‘olay yaratacak’ dediği klip ve şarkısı yakında gün ışığına çıkacak.
Avşar, klibin yönetmenliğini de kendi yapacak
Bakalım Avşar’ın son projesi nasıl olacak?



Haberin Devamı
HÜLYA AVŞAR’IN İLGİNÇ PROJESİ

BU OLAY iYi Ki BiZDE OLMADI
Arkadaşımız Elif Berköz Ünyay, IMF eski Başkanı Dominique Strauss Kahn’ın durumunu sormuş dört hukukçuya.
Elif’in, “Bizde olsa nasıl yargılanırdı?” sorusunu yanıtlayan Ergin Cinmen, Deniz Ketenci, Rezan Öpözdemir ve Yücel Döşemeci’nin yorumlarını okuyunca, nedense birden 13 yaşındaki İngiliz kıza Antalya’da cinsel taciz iddiasıyla tutukladığımız 17 yaşındaki Marco’yu, Almanya bastırınca nasıl ülkesine yolladığımız geldi aklıma.
IMF Başkanı Türkiye’de bir otelde konaklayacak.
Ve otelde çalışan bir kadın, “Bu adam bana cinsel saldırıda bulundu” diye şikayetçi olacak.
Polis IMF Başkanı’nın ellerine kelepçe takıp gözaltına alacak.
Türk adaleti de onu tutuklayacak.
IMF, yıllardır her türlü tacizi yaptı bize.
Yıllarca sesimizi çıkarabildik mi?
Aksine, “Tecavüz kaçınılmazsa, keyfini çıkarmaya bak” diye teselli ettik kendimizi.
IMF Başkanı aynı şeyi Türkiye’de yapsa ve ‘cinsel saldırı’ya maruz kalan kadın gidip polise şikayetçi olsa alacağı yanıt şu olurdu:
“Git işine Allah aşkına. IMF yıllarca cebimizden çekmedi elini, biz sesimizi çıkarabildik mi?”
IMF Başkanı’nı, bir kişinin iddiasıyla gözaltına alıp, tutuklayacağız, sonra da onu 1 milyon dolar kefaletle serbest bırakıp, elektronik kelepçeyle ev hapsinde tutacağız.
Ve dünya da sessiz kalacaktı buna.
Allah göstermesin, Türkiye öyle bir şey yapmış olsa, IMF, ömür boyu çıkaramayacağımız kelepçe bağlardı, elimize, ayağımıza.

‘ÖZEL HAYAT ÖZEL’Dİ TEMENNİSİ GÜZELDİ!
Türkiye’de siyasetin gündemini aylardır ‘kaset’ler belirliyor.
Kimlerin hangi amaçla çektiği henüz ortaya çıkmayan o ‘kaset’ler, sadece gündemi belirlemiyor, Türk siyasetini yeniden dizayn ediyor. İlk ‘kaset mağduru’ Deniz Baykal’dı.
Baykal, CHP Genel Başkanlığı’nı bırakmak zorunda kaldı.
‘Siyasi paparazziler’in yeni hedefi ise MHP ve Devlet Bahçeli.
MHP’ye yönelik ilk ‘kaset operasyonu’ partinin dört yöneticisinin istifa etmesine neden oldu.
‘Farklı Ülkücülük’ adlı internet sitesi, ikinci ‘kaset operasyonu’ndan sonra MHP Genel Başkanı’nı, “18 Mayıs’a kadar istifa etmezsen, MHP yöneticilerine dair diğer kasetleri yayınlayacağız” diye tehdit etti.
Bahçeli, bu tehdite restle karşılık verince, ‘kaset dalgası’nın ikincisi geldi ve MHP’nin altı önemli ismi daha hem partiden, hem milletvekili adaylığından istifa etti.
Türk siyasetinde ‘bel altı vuruşlar’ının peş peşe geldiği günlerde, IMF Başkanı ‘cinsel saldırı’ suçlamasıyla karşı karşıya kalınca görevinden istifa etti.
Kahn’dan boşalan koltuğa aday gösterilenlerden biri de Kemal Derviş’ti.
Onun da önünü dünyanın en saygın gazetelerinden biri olarak kabul edilen New York Times kesti.
NY Times, “Giden tacizci olduğu için, Derviş’in geçmişte evli kadınla ilişkisi adaylık şansını etkiler” diye yazdı.
Hani ‘özel hayat özel’di?
Hani ‘özel hayatın dokunulmazlığı var’dı?
Demek ki, ‘oyun büyük’ olunca ne özel hayatın özelliği kalıyor, ne de dokunulmazlığı.
Magazinciler, özel hayatın sınırlarını ihlal ettiklerinde, ortalığı ayağa kaldıranlara sormak gerekmez mi şimdi?
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Magazincilere verin ‘talkın’ı, kendiniz yutun ‘salkım’ı.
Hani hukukta, ‘masumiyet karinesi’ vardı?
Dominique Straus Kahn, daha suçlu olduğu kesinleşmeden, hem koltuğunu kaybetti, hem itibarını.
Adaletin bu mu dünya?