‘Her Şeye Rağmen’ aksayan senaryosu nedeniyle zaten ‘reyting canavarı’nın kapsama alanındaydı. Sınırlı sayıdaki seyircinin bir kısmı da konsantrasyonu bozan reklamlar yüzünden küsüp gidince, ‘erken final’ kaçınılmaz oldu
Projenin tasarımı, imza attığı dönem dizileriyle tanıdığımız Tomris Giritlioğlu gibi deneyimli bir isim. Yapım şirketi sinema dünyasının eski şirketlerinden Avşar Film.
Yönetmeni Ümmü Burhan gibi yetenekli biri.
Yayıncı kuruluş, sloganı ‘Dizi atv’de izlenir’ olan bir kanal.
Ekrana geldiği ilk hafta aldığı reyting de iyiydi.
Ancak sonrasında dizinin reytingi düştü.
Atv yöneticileri de, çoğu televizyoncunun yaptığı klasik yönteme başvurdu, dizinin gününü ve saatini değiştirdi.
Doğrusunu söylemek gerekirse, işe yaramadığını bile bile televizyoncular neden bu yönteme başvururlar anlayabilmiş değilim.
Bu yöntemle ekrandaki ömrü uzayan pek bir dizi hatırlamıyorum.
Yayın günü ve saati değiştikten birkaç hafta sonra “dizi mezarlığı”na giden çok dizi biliyorum.
Erken final yapacak
‘Her Şeye Rağmen’ dizisi de aynı akıbete uğradı.
Pazartesi gününden cumaya kaydırılan dizinin reyting kaybı burada da sürdü.
Dizinin reytingi 3’lere düşünce atv, başrollerinde Can Nergis, Gülcan Aslan, Erol Gedik, Tuğçe Kumral, Nur Sürer, Avni Yalçın, Engin Şenkan ve Tülay Günal’ın oynadığı ‘Her Şeye Rağmen’i bitirme kararı aldı.
Dizinin bu akşam ‘özel bölüm’ü ekrana gelecek, sanıyorum haftaya da ‘erken final’ yapıp ekrana veda edecek.
‘Her Şeye Rağmen’ hakkında hayranlarının yaptıkları yorumlara baktım. Dizinin reytinglerinin hızla düşmesinin sebeplerinden biri de 1 Nisan’da başlayan yeni reklam uygulaması.
Fanatikleri bile, “Reklamla o kadar çok bölüyorlar ki diziyi, o ana kadar ki konsantrasyonunuz, duygu yoğunluğunuz kaybolup gidiyor. Seyretmekten vazgeçiyorsunuz” dediğine göre, ‘Her Şeye Rağmen’ için özel bir durum söz konusu.
Çok reklamın mahsurları
Komedi dizilerinin reklamlarla bu denli bölünmesi izleyici için sorun teşkil etmeyebilir, ama drama ağırlıklı dizilerde ciddi bir sorun bu.
Televizyon kanalları bu sorunu çözemezse daha çok drama gider ‘dizi mezarlığı’na.
“Her dizi aynı şekilde reklamlarla bölünüyor. Niye onların reytingi düşmüyor da ‘Her Şeye Rağmen’in ki düşüyor” diyenler olabilir.
“Bütün renkler aynı anda kirlenmeye başladı, birinciliği beyaza vermişler” denir ya.
Bu da onun gibi bir şey.
Zırt pırt araya giren reklamlar yüzünden, diğer dizilerde de reyting kaybı söz konusu. Ancak onların ortalaması yüksek olduğu için barajın üstünde kalmayı başarıyorlar.
‘Her Şeye Rağmen’ gittikçe zayıflayan prodüksiyonu ve aksayan senaryosu nedeniyle zaten ‘reyting canavarı’nın kapsama alanındaydı.
Altıncı bölümde yönetmen değiştirmesi de dizide bu anlamda işlerin iyi gitmediğinin göstergesiydi.
Sınırlı sayıdaki seyircinin bir kısmı da konsantrasyonu bozan reklamlar yüzünden küsüp gidince, ‘erken final’ kaçınılmaz oldu.
EN BÜYÜK ADLİYE’Yİ YAPTIK, AMA KÜÇÜK BİR KUSURU VAR!
Okmeydanı’ndaki ‘İstanbul Adliyesi’ için daha inşaat aşamasında bir yazı yazmıştım.
Çünkü inşaatın önüne, ‘Avrupa’nın en büyük adalet sarayı burada yükseliyor’ yazılı bir tabela asmışlardı.
O gün şöyle yazmıştım:
“Değil Avrupa’nın, dünyanın en büyük adalet sarayını yapsan ne fayda, içinde adalet dağıtamadıktan sonra.”
O bina bitti, ama henüz hizmete giremedi.
İşte tam bu aşamada şöyle küçük bir sorun çıkmış ortaya.
Sabah’tan Abdurrahman Şimşek’in yaptığı haberden anlıyoruz ki projeyi çizenler ‘küçük bir hesap hatası’ yapmış. Adliyenin 4.5 metre olması gereken nezarethanenin otopark yüksekliği 3.8 metre planlanmış.
Yüklenici VARYAP da inşaatı projeye uygun olarak yaptı.
Su boruları, havalandırma ve elektrik tesisatı da monte edilince bu yükseklik 2.3 metreye indi.
Günde ortalama 3 bin kadar tutukluyu cezaevlerinden adliyeye taşıyacak cezaevi arabalarının otoparka girişi imkansız hale geldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili eski Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, işini gücünü bıraktı 500 milyon TL’ye mal olan adliyeye, cezaevi arabalarını nasıl sokacaklarının peşine düştü.
Arkadaşımız Esra Alus’un haberine göre Zekeriya Öz’ün sorumluluk alanları belli oldu. Öz, UYAP’tan, (Ulusal yargı ağı bilişim sistemi) savcıların denetimlerinden ve İstanbul’a bağlı tüm adliyelerin taşınması gibi işlerden sorumlu.
Alternatiflerden biri adliyeye ‘tutuklu giriş tüneli’ yapılması.
Sizin anlayacağınız tam ‘Türk işi’ bir durum söz konusu.