Telefonda kendisini polis, asker, savcı olarak tanıtıp, “Adınız şu terör örgütünün soruşturmasına karıştı” diyerek, insanlardan para isteyenlerin kimleri mağdur ettikleri yıllardır haber oluyor.
Televizyonların ana haberlerinden haber kanallarının bültenlerine, gazete ve internet sitelerinin onca haberine, İçişleri Bakanlığı’nın her cep telefonuna bu konuda uyarı mesajı atmasına rağmen dolandırıcılar, insanları bir telefonla kandırmaya devam ediyor.
İnsanlar basiretleri bağlandıkları için mi yoksa zaafları oldukları için mi bu tuzaklara düşüyor, bilemem...
Aynı şey sosyal medyada olmuyor mu?
Hem de nasıl...
Elon Musk’ın Twitter’ı aldıktan sonra isteyene 7.99 dolar’a ‘mavi tik’ vermeye başlamasından sonra olanlar ortada...
Bazı sahtekârlar, ünlü şirketler adına aldıkları hesabı ‘mavi tik’le resmileştirip, bazı paylaşımlar yapınca, adları kullanılan asıl şirketlerden kimi şirket yüzde 3, kimi yüzde 5 değer kaybetti. Bir sahtekâr, ABD’de insülin üretiminde bir numaralı şirket adına açtığı hesaba ‘mavi tik’ aldıktan sonra şöyle bir tweet attı:
“İnsülin artık ücretsiz olacak.”
İnsülin üreticisi şirket bu yüzden bir günde piyasa değerinden tam 30 milyar dolar kaybetti.
Twitter, ‘mavi tik’li sahtekârlar artınca, bu hizmetini durdurdu.
10 Kasım’da sosyal medyada en çok paylaşılan video’lardan biri, Japonlar’ın yaptığı Atatürk video’suydu...
‘İzmir Marşı’nı, “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa”yı Japonca dinlemek güzeldi, ama video’yu yapanlar iddia edildiği gibi Japonlar değildi.
Video’yu yapan çok iyi Japonca konuşan bir Türk ve adı Can Kıpçak.
Diyeceğim o ki, her duyduğunuza inanıp, sazan olmayın!
BUNUN ADI HABERCİLİK DEĞİL, TERÖRE HİZMET!
Altı kişinin hayatını kaybettiği, onlarca kişinin yaralandığı İstiklal Caddesi’ndeki hain bombalı saldırının ardından New York Times World’ün 20.30’da Twitter hesabından duyurduğu haberin Türkçe’si şuydu:
“Her yıl dünyanın dört bir yanından Türkiye’yi ziyaret eden on milyonlarca turistin çoğu, pazar günü bombalamanın gerçekleştiği bölgede vakit geçiriyor.”
Haberci böyle bir dil kullanmaz.
Bunu yapan New York Times World de olsa, bu habercilik değil, o bombayı patlatanla aynı amaca hizmettir.
RADYODA PROGRAM YAP SOSYAL MEDYANI TANIT!
Özel radyoların çoğu Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) belirlediği, “Bir saatlik yayın içerisinde toplam reklam süresi 12 dakikayı (yüzde 20) aşamaz” kuralına uymuyor.
Bu ihlali yapan radyoları RTÜK’e şikayet eden oluyor mu, RTÜK onlara ceza kesiyor mu, bilmiyorum, ama bildiğim bir şey var, o da şu:
Bazı programcılar, çalıştıkları radyoların tüzel kişiliğini yok sayıp, kendilerine çalışıyor.
Nasıl mı?
Diyelim ki radyocunun adı Ali, çalıştığı kurum X Radyo...
Ali, program yaptığı süre boyunca bir kere bile çalıştığı kurumun sosyal medya hesabını ağzına almıyor. Onun yerine ha bire kendi sosyal medya hesabını anons edip, “İstek parçalarınızı Instagram hesabımda yaptığım son paylaşımın altına yazın, çalayım” diyor...
Ali, X Radyo’dan ayrılıp, Y Radyo’ya gittiğinde eski radyosu sayesinde edindiği takipçileriyle birlikte gidiyor.
X Radyo’nun sahibi veya yöneticileri Ali’ye, “Böyle olmaz... Bizim radyomuzdan şahsi hesabını değil, kurumsal hesabımızı vermelisin ve dinleyicilerle iletişimini bu şekilde sürdürmelisin” dese, yapabilir mi bunu? Hayır...
Demediklerine göre, böyle gelmiş, böyle gidiyor herhâlde!
Radyo sahipleri, bu insanlara, “Bütçemiz yok, sana para veremeyiz, ama programı kullanıp, takipçi toplamana, oraya reklam almana karışmayız” diyorsa, o daha da fena...
Öyle ya da böyle, bir radyoda program yapan birinin, dinleyicilerine çalıştığı kurumun sosyal medya hesabı yerine, kendi Instagram’ını vermesi doğru gelmiyor bana...
GÜNÜN SÖZÜ
“Kıyaslamayı başkalarıyla değil, kendisiyle yapan sürekli gelişir.” (Doğan Cüceloğlu)