Türkiye, Amerika’dan sonra dünyaya en çok dizi ihraç eden ikinci ülke… Projelerimizin dış pazardaki payı sürekli artarken, iç pazarda işler eskisi gibi değil. Televizyon kanallarının dizilere ayırdıkları bütçelerde kısıntıya gitmesi, yeni çekilen işlerdeki azalma yüzünden oyuncuların kimi çareyi tiyatroda, kimi müzikte buldu. Dizi oyuncularının şarkıcılığa zorunlu geçiş yaptığı bir dönemde, şarkıcı ve oyuncu Keremcem, yeni bir yapıma başladı. Keremcem’in Ali’yi canlandırdığı ‘Kimse Bilmez’, aksiyon sahneleriyle dikkat çeken bir iş.
Hasan Burak Kayacı’nın yazdığı Kartal Çidamlı ve U. Hakan Eren’in yönettiği, atv’de yayınlanan yapımın Üsküdar’daki setinde Keremcem’e ilk sorum şu oldu:
Dizideki dövüş sahnelerine nasıl hazırlandın? ‘Kimse Bilmez’, hazırlık süreci en uzun dizilerimden biri oldu. Aksiyon sahnelerinin hakkını vererek çekmek istedik. O nedenle Fatih Uğurlu, Mert Gürsoy ve Beksan Ergeşov gibi işinin ehli dövüş sporu hocalarıyla çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum. Biraz zor oluyor, ama keyifli. Dizilerin en çok bu tür hazırlık evrelerini seviyorum. Senaryo, karakter ve aksiyon çalışması keyifli. ‘Kimse Bilmez’, çekmekten ve çalışmaktan mutlu olduğum dizilerden biri…
Keremcem’i Türkiye şarkıcı olarak tanıdı, çok geçmeden oyuncu oldu. Birçok oyuncu, dizi bulamayınca tiyatroya ve müziği geçiş yaparken Keremcem, yeni bir projeyle ekranda...Müzik ve oyunculuk, başından beri çok dengeli gitti. Beş albüm, 3-4 single ve yedi sekiz de dizim var. Birbirini çok destekleyen, ama birbirinden çok farklı iki sektör. O yüzden onları birleştirmeyi çok seviyorum. Tam da yeni bir single hazırlığına başlamışken bu dizi geldi. Dizimiz başladı, sonrasında o single da çıkacak, sürpriz, güzel bir şarkı. İhmal etmemeye çalışıyorum. Gerçekten seviyorum sahnede olmayı, şarkıyı, o duyguyu seslendirmeyi. Burada bir karakteri canlandırıyorsunuz, orada başka bir duyguyu…
Soruna gelince, bu konudaki görüşüm şu: Kim, ne yapmaktan zevk alıyorsa ve yaptıktan sonra dinleyici/izleyici bulabiliyorsa bunu yapabilir. Ben Uluslararası İlişkiler mezunu, kendi şarkılarını yazıp, söyleyerek İstanbul’a gelen ve müzik sektörüne giren, sonrasında tesadüfen gelen ‘Aşk Oyunu’ teklifiyle dizi işine adım atan biriyim.
Şu lafı çok seviyorum; “Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir” derler. Gerçekten de öyle. Bana hayat çok güzel bir hediye verdi; önce müzik, sonra çok çok güzel bir hediye verdi, oyunculuk. Bunun keyfini çıkarıyorum, izleyicimle, dinleyicimle buluşmaya devam ediyorum. ‘Kimse Bilmez’, son zamanlarda beni en çok heyecanlandıran projelerden biri oldu.
Endonezyalı şarkıcı Ayu Ting Ting’le düet “Keyfini çıkarıyorum” dedin, ama birçok meslektaşın Ege ve Akdeniz’de tatil yaparken, Keremcem, 30 derecede aksiyon sahneleri çekiyor İstanbul’da.
Yazı, denizi ve güneşi çok seven Egeli bir adam olarak onlardan mahrum kalmak biraz üzüyor beni, ailem de Bodrum’da ama iş bu, işimiz bu… Proje güzelse eğer yazı-kışı fark etmiyor. Gülün dikeni de yaz güneşinin altında yapman gerekeni yapmak. İlk bölümde anladığımız şey, emeğimizin karşılık bulduğu. Bir yaz daha ertelemiş olmak ailemi veya tatili sorun değil. Yeter ki güzel bir iş çıksın.
Bu arada müzikle ilgili bambaşka bir gelişme oldu. Endonezyalı şarkıcı Ayu Ting Ting ile düet yaptık. O da bu ay sonu gibi Endonezya’da çıkacak. Türkçe bir şarkıyı hem onların dilinde, hem Türkçe söyledik. Şarkıya çok güzel bir klip de çektik.
GÜNÜN SÖZÜ“Bir babanın çocuklarına yapabileceği en büyük iyilik, onların annelerini sevmektir.” (Hesburgh)