Televizyon kanallarımızın rutini şu:
Eğlence kanallarında her akşam, yüksek maliyetli diziler, TV8’de ise onlara oranla çok daha ucuz “Survivor” var.
Televizyon-culukta prodüksiyon maliyeti en düşük iş, tartışma programı…
Moderatör maaşı, konukların ulaşım maliyeti ve teknik dışında hiçbir masrafı yok.
O yüzden de haber kanallarının çoğu, saatlerce süren tartışma programlarıyla kapatıyor prime – time kuşağını… Akademisyen kimliğiyle ekrana çıkanların, siyasetçiden siyasetçi kesildiği tartışma programlarında aylardır konu referandumdu.
Son günlerde eğlence kanalları da referandum konusunda görüşlerini açıklamak isteyen liderler ve siyasetçilere açınca, siyasetten geçilmiyordu ekranlar…
Cumartesi akşamı ise propaganda yasağı vardı.
O yüzden eğlence kanalları kendi rutinlerine devam edip, dizilerini yayınladı.
Aylardır tartışma programı izlemeye alıştığımız haber kanallarının ekranları ise yavandı.
Hiçbir haber kanalının tartışmaların yerine koyduğu program, cezbetmedi beni…
Çoğu zaman kızdığımız tartışmaların canlılığını, yerlerine konan programlarda bulamadım.
Yayın prototipini tartışma programları üzerine oturtan haber kanallarının hiçbirinde, izleyiciyi ekran karşısına çivileyecek cazip bir iş yoktu.
BAHŞİŞİNİN YARISINA EL KOYAN İŞLETME!
Şimdiye kadar böyle bir şeyi ne yaşadım ne de duydum… Batı Ataşehir’de sıkça gittiğim cafede hesabı istedim. Gelen hesaba yüzde 10 da “bahşiş” ilave edip, kredi kartımı verdim.
Mekanın müdavimi olduğum için beni tanıyan garsonlardan biri şöyle dedi:
“Hesaba ilave ettiğin yüzde 10 bahşişin ancak yarısının elimize geçtiğini biliyor musun?
Nasıl yani diye sorunca, garsonun yanıtı şu oldu:
“Şirket parayı bankadan tahsil ettiği için, müşterilerin ‘bahşiş’ olarak ödediklerinden kesinti yapılıyor. Banka komisyonu, gelir vergisi, stopaj ya da KDV’yi kestikleri için bahşişlerin ancak yarısı geçiyor elimize.”
İstanbul’da yaşayan, gezen – tozan üç arkadaşım vardı masada.
Baktım onlar da benim gibi, şaşırdı bu duruma.
Biri, “İlk kez duydum bunu”, diğeri “Garsonun bunu müşteriye uluorta söylemesi, işletme adına kötü bir imaj değil mi?” dedi.
İşletmenin sahibi, “Bahşişlerin yarısına el koymuyoruz. Kredi kartıyla yapılan ödemeleri bankadan tahsil ettiğimizde kesiliyor o paralar” diyebilir, ama tablo bu! Demem o ki garsonların mağduriyeti söz konusu….
BU ‘CEZA İNDİRİMİ’ OLACAK ŞEY Mİ?
Deliller ve ifadelerle sanığın üzerine atılı suçları işlediği anlaşıldığında ne yapar yargıçlar? Söz konusu suçun Türk Ceza Kanunu’ndaki cezası neyse ona hükmeder.
Kadına şiddet uyguladığı için cezaya mahkum edilen birinin, duruşmalara takım elbiseyle geldiği için “iyi hal indirimi” alması kadar, şu karar da aklımın almadığı türden…
Bakırköy 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi, 1.53 promil alkolle otomobil kullanan ve yaptığı trafik kazasıyla bir kişinin ölümüne, bir kişinin yaralanmasına sebep olan sanığa, önce 12 yıl ceza verdi, sonra iki yıl indirim uyguladı.
İlk duruşmada tahliye edilmeyince, “Ben annemden ayrı kaldım, sen de evladından ayrı kal” diye beddua ettiği Mahkeme Başkanı’nın hakkında suç duyurusunda bulunduğu sanık, “Duruşmalarda sergilediği saygın tutum” gerekçesiyle iki yıl ceza indirimi aldı. Olacak iş mi?
GÜNÜN SÖZÜ
Dünyayla olan savaşında dünyanın yanında ol. (Franz Kafka)