İlk dört bölümü Rize’de, devamı İzmir Seferihisar ve Sığacak’ta çekilen ‘Ege’nin Hamsisi’, senaryo gereği Ege’den Rize’ye döndü. Çünkü, Tayfun Güneyer’in yazdığı senaryoya göre Egeli aile, kız istemek için Rize’ye gitti. Yapımcılığını Köprü Film-Ferhat Eşsiz’in, yönetmenliğini Ufuk Hakan Eren’in üstlendiği dizinin Fındıklı’daki setine gittim, oyuncularıyla sohbet ettim.
- İclal Aydın, repo günlerinde ne yapar?
Pek repom olamıyor. Rize’de bir günüm boş oldu, onda da odamdan çıkmadım. Eğer repoda evde olabilirsem mutlaka temizlik yapıp, derin dondurucuya yemek depoluyorum. O güne iki de film sıkıştırabilirsem, benden mutlusu yok.
- Diziden önce nerede yaşıyordun, şimdi nerede?
İstanbul’da da şehrin dışında bir köyde oturuyordum. Zaten kalabalık son yıllarda yoruyordu. Öte yandan diziyi kabul ettiğim vakit ailemle ilgili bir düzen de kurmam gerekince annemi, kızımı, kedilerimizi, köpeğimizi ve kütüphanemizi de İzmir’e taşıdık. Eşim ‘Mehmetçik Kutül Amere’nin görüntü yönetmeni olduğu için İstanbul’daki evimizi de kapamadık.
15 günde bir görüşüyoruz ama ikimiz de yaptığımız işten ve sonuçlarından çok mutluyuz, şimdilik katlanıyoruz ayrılığa. Kızım İzmir’in göz bebeği İTK’da okumaya başladı. Çok mutlu olduk bu yeni yaşamımızda. İnşallah böyle devam eder.
‘Romanım dizi olacak’
- Ufukta yeni bir roman var mı?
Altı romanda, tamamlamayı planladığım serinin üçüncüsü ‘Üç Kız Kardeş’in satışı, 150 bin adete ulaştı. Romanımın TV dizisi olması için çalışmalar başladı. İnşallah 2019’da ekranda olacak. Sonra ilk işim, yeni kitap için kapanmak, sanat tarihi kurslarına devam etmek ve Kolombiya’ya seyahat...
- Dizide seni izleyenler, “Çok kilo almış” diyor ama gördüğüm İclal Aydın öyle değil, niye?
Teklif geldiğinde normal kilomun üzerindeydim ama ekranda oynadığım, yansıttığım kadar kilo almadım. Yönetmenim, kilo vermememi söyleyince “Amanın!” dedim, bir oyuncu için en güzel ödev! Sonrasında biz daha şişman bir kadın hayal ettik.
Bol elbiseler ve daha geniş hareketlerle tombiş, telaşlı bir tip çıkartmaya çalıştık. İnsanların ve çocukların yuvarlak olan objelere ilgi, şişmanlara sempati duyması daha kolaymış. Beni kostümlerim dışında kendi halimle görünce şaşırıyorlar. Kilo verilir, alınır.
Yeter ki sağlık olsun.
- Diziye kaçıncı bölümde katıldın?
11’inci bölümde girdim. Meslek icabı her dizinin ilk bölümünü izlerim. ‘Ege’nin Hamsisi’ni de izlemiştim ve menajerime “Güzel iş olmuş” diye mesaj bile atmıştım. Çünkü bizim ajanstan başka arkadaşlar da vardı projede oynayan.
- ‘Ege’nin Hamsisi’ne “Evet” deme sebebin neydi?
Aynı anda iki iş daha gelmişti. Aile dizisi olması, epeydir TRT’yle çalışmamam, Uraz’la tanışmam ve Asuman eski arkadaşım olduğu için yabancılık çekmem diye ‘Ege’nin Hamsisi’ni seçtim.
Evini seven bir adam olduğum için İstanbul dışı iş kabul etmiyorum. Burayı da eve çevirdim. Alışveriş yapıp, ‘Bu buranın kavurması, bu peyniri’ diye tabaklara koyup, arkadaşlara servis ediyorum. Çok seviyorum yemek yemeyi. Buraya gelmeden dostları arayıp, iyi yerleri belledim. Bütün gün geziyorum oraları.
- Sığacık’ta ne yapıyorsun?
Aynı sistem. Gider gitmez bir otomobil kiralıyorum. Boş günlerime bakıyorum. Kuşadası’nda iyi bir balıkçı, Urla’da güzel bir sanat sokağı ve lokantalar var. Arkadaşlara “Gelen var mı diyorum?”
Olursa beraber, olmazsa tek başıma yola çıkıyorum. Sabit kalmıyorum, turistik gezi yapıyorum.
GÜNÜN SÖZÜ
“Davet et, hayret et, af et, tövbe et, ama ihanet etme.” (Mevlana)