Pop müziğin genç yıldızı Aleyna Tilki’nin, durup dururken dizi ve müzik sektörüne laf atacağını sanmam… Belli ki birileri Türkiye’de dizi ve sinema filmlerinin kalitesiyle pop müziği mukayese etti. Son yıllarda çekilen dizi ve filmlerin daha elit, pop müziğin ise sanatsal kaygıdan çok, ticari olduğunu vurgulayanlar, anlaşılan o ki genç şarkıcıyı kızdırdı.
Küçüksün, konuşma
Reşit olmadan sahneye çıktığı için eleştirilen Tilki, 18 yaşına “Merhaba” demesine üç gün kala bu iddiayı şu tweet’le tartışmaya açtı:
“Son zamanlarda istisnalar hariç - Türkiye’de çekilen film ve diziler, pop müzikten daha ‘formüllü’ ve ticari bence.”
28 Mart’ta 18 yaşına basıp resmen ‘reşit’ olacak şarkıcıya halen çocuk muamelesi yapanlar oldu. “Ya çen büyüdün de analiz mi yapıyoçun çeen” diye dalga geçenlere rağmen Tilki geri adım atmayıp, bu kez şunu sordu:
“Pop müzik yapanlardan daha elit kabul edilen oyuncuların çektikleri diziler gerçekten elit mi?”
Bu soru karşısında şarkıcıya hak verenler de oldu, karşı çıkanlar ve dalga geçmeyi sürdürenler de... Çünkü tartışma kültürü yok bizde. Ya övgü, ya hakaret. Tilki, yeni bir şarkıcı, ama tartışmaya açtığı konu eski…
Sinemada bile filmler sanat ve ticari diye iki kategoriye ayrılmışken, dizilerin hangi amaçla çekildiği belliyken, pop müzikte ‘yüksek sanat’ aramak niye? Siz ister sanat kaygısıyla yapın işinizi, ister ticaret için, sonuçta işin patronu tüketici... Çünkü yapanlar değil, tüketici karar veriyor hangisinin ölümlü, hangisinin ölümsüz olduğuna…
‘Düğüm salonu’ndan ‘öldürme arzusu’na
Sinema filminde birinci tercihim aksiyon, ikincisi komedi... Eşimin aksiyonla işi olmaz. Onun tercihi dram, romantik komedi ve festival filmleri… O yüzden eşimle epey bir zamandır aynı filme gitmemiştik. Hafta sonunu sinemaya ayırdık. Önce birlikte ‘Düğüm Salonu’nu izledik, sonra yollarımızı ayırdık… Eşim, yine kendisini bam telinden yakalayacak bir dram çekmiştir düşüncesiyle Çağan Irmak’ın ‘Çocuklar Sana Emanet’ini tercih etti ama Engin Akyürek’in oynadığı film, dramdan çok gerilim-korku çıktı. Ben, Charles Bronson’un oynadığı kült filmlerden ‘Death Wish’in yeniden çevrimi olan ‘Öldürme Arzusu’nu seçtim.
Film iyi, gişe zayıf
‘Düğüm Salonu’nu ikimiz de beğendik... Senaryosu, kurgusu, oyunculukları ve düğün müzikleri şahane bir komedi olmuş.
Şahin Irmak’ın senaryosunu yazdığı, Hakan Algül’ün yönettiği, Şahin Irmak, İrem Sak, Emre Karayel, Gonca Vuslateri, Onur Buldu, Duygu Yetiş, Nilgün Belgün, Beyti Engin, Ayşenil Şamlıoğlu ve Salih Kalyon, şahane performans sergiledikleri halde, bu filmin ilk haftasında 89 bin 433 kişi tarafından izlenmesi şaşırtıcı.
‘Düğüm Salonu’, ‘Aile Arasında’, ‘Arif V 216’, ‘Ailecek Şaşkınız’ ve ‘Cebimdeki Yabancı’ bu sezon izleyip, beğendiğim iyi gişe yapmış filmler gibi başarılı bir yapım olmasına rağmen, gişesi beklenenin altında kaldı. Seyirci bu komediyi gişede ödüllendirse devamı gelecek bir filmdi.
Bruce Willis’ın eşini vurup öldüren, kızını ağır yaralayanların yakasına kanun yapışmayınca, kendi hukukunu kendi tesis eden cerrahı oynadığı ‘Öldürme Arzusu’ için diyeceğim şudur: Bildik bir hikaye, zamanın ruhuna başarıyla uyarlanınca doyum olmuyor keyfine… Görüntü yönetmeni Rogier Stoffer ile yönetmen Eli Roth, öylesine silahla adam öldürme sahneleri çekti ki, sanırsın tetiği çeken izleyici… Sahneler o kadar sahici…
GÜNÜN SÖZÜ
Kalabalıklar daima tehlikelidir. İçlerinde mutlaka ruhlarını ucuza satan alçaklar bulunur. (Victor Hugo)