Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

RTÜK, gerekirse televizyonların stüdyolarına cihaz yerleştirme yetkisi bile aldı. Şimdi de olmayan yetkisini kullanıp, dizi sürelerini ayarlamanın peşinde. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nu değil, sanki Radyo ve Televizyon Krallığı’nı yönetiyor mübarek!
İstediği yasayı TBMM’den geçirten RTÜK’ün asıl amacının ne olduğunu gerçekten anlamış değilim. RTÜK, yeni yasayla birçok yeni yetki aldı, ama anlaşılan bunlar da RTÜK Başkanı Davut Dursun’u kesmedi.
Çünkü kanunun kendisine vermediği bir yetkiyi, kullanmayı planlıyor kendisi.
Nasıl mı?
Malum bir süredir Türkiye’de dizi sürelerinin uzunluğuna ilişkin şikayetler var.
Durumdan vazife çıkaran RTÜK, 14 Avrupa ülkesinde konuya dair bir araştırma yapıp, sonuçlarını da kamuoyuna açıkladı. RTÜK Başkanı’nın söyledikleri şunlar:
“Çağdaş dünyada 20 dakikadan kısa, 60 dakikadan uzun süreli dizi yok. Dizi süreleri ortalama 45 dakika. Birçok dizinin ABD yapımı olduğu dikkate alındığında, ABD’de de durumun farklı olmadığı sonucuna ulaşabiliriz. Türkiye’de ise dizi süreleri 80-90 dakika veya daha uzun. Özetinin yayınlanmasıyla 2.5-3 saate kadar çıkıyor. Bir de reklamları eklediğinizde süre neredeyse dört saate tırmanıyor. Bu izleyiciler açısından kabul edilebilir bir şey değil. Buna artık müdahale etmek gerekir diye düşünüyorum.”

AVRUPA’DA DİZİLER 45 DAKİKA PEKİ ASGARİ ÜCRET KAÇ EURO?
TBMM’nin 15 Şubat 2011 tarihinde kabul ettiği Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri hakkındaki kanunu satır satır okudum.
Kanunun hiçbir yerinde, ‘Dizilerin sürelerini RTÜK belirler’ diye bir ibareye rastlamadım.
Peki RTÜK Başkanı nasıl oluyor da, “Buna artık müdahale etmek gerekiyor” diyebiliyor?
RTÜK Başkanı Davut Dursun’un şu sözlerine dikkatinizi çekmek isterim: “Avrupa’da dizi sürelerini RTÜK benzeri düzenleyici otoritelerin değil, arz talep dengesinden hareketle yayıncıların belirlendiğini tespit ettik.”
İşte ‘zurnanın zırt dediği yer’ tam burası.
Dizi süreleri konusunda Avrupa’yı örnek alacaksın, ama iş piyasa koşullarının düzenlenmesine gelince, Avrupalı gibi arz talep dengesinin oturmasını beklemeyip, baskıcı bir anlayışla olaya müdahale edeceksin.
Elindeki gücü kötüye kullanmaktan başka bir şey değil bu!
Sizin ‘ileri demokrasi’den ‘serbest piyasa ekonomisi’nden anladığınız bu mu?
Madem ki her konuda Avrupa’yı örnek alıyorsunuz, o zaman birileri de çıkıp, “Avrupa’da asgari ücret şu kadar euro, en düşük emekli maaşı bu kadar euro” derse, ne olacak acaba?

RTÜK İSTERSE, TELEVİZYONLARIN STÜDYOSUNA TAKİP CİHAZI KOYACAK
RTÜK Başkanı, “TRT de bizim denetimimizde olsun” diyordu, oldu.
“Reyting ölçüm işi bizim kontrolümüzde olmalı” diyordu, o da oldu.
Yeni kanunla RTÜK, yayınlarını izlemek için gerekirse televizyonların stüdyolarına cihaz yerleştirme yetkisi bile aldı.
Şimdi de olmayan yetkisini kullanıp, dizi sürelerini ayarlamanın peşinde.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nu değil, sanki Radyo ve Televizyon Krallığı’nı yönetiyor mübarek!
Dizi sürelerinden sana ne?
İsteyen televizyon 90 dakikalık dizi yayınlar, isteyen 45 dakikalık.
Diyeceksiniz ki, “90 dakikalık dizi istemiyoruz. Yerli dizi yersiz uzun. Diziler 45 dakika olsun” diye eylem yapanlar var!
Doğrudur.
Ama dizi sektöründeki herkes böyle demiyor.
“Dizilerimize dokunmayın” diyenler de var.
Herkes, “Diziler 45 dakika olsun” dese, hangi kanal durabilir bu talebin önünde?
Demek ki, dizi süreleri değil asıl mesele.
Dizilerde çalışanların sigortalarının yatırılıp yatırılmadığı, emeklerinin ve mesailerinin karşılığını alıp alamadığıdır önemli olan.

YAPIMCI, ÇALIŞANININ PARASINI ÖDEMİYOR, KANAL “BANA NE?” DİYOR

Geçenlerde yazdım. 2010’un Haziran ayında biten ‘Parmaklıklar Ardında’ dizisinin ekibinde çalışanların çoğu, hâlâ alamadı yapım şirketinden alacaklarını.
Kimimim 10 bölüm alacağı var, kiminin 20 bölüm.
‘Parmaklıklar Ardında’ dizisi 90 dakika değil de, 45 dakika olsaydı, sonuç değişecek miydi? O insanların mağduriyeti önlenecek miydi?
RTÜK’ü yönetenler madem ki, dizi sektöründeki çalışanları bu kadar düşünüyor, o zaman niye koymadılar yeni yasanın içine insanların haklarını koruyacak maddeler. RTÜK Kanunu’nda, “Yayıncı kuruluşlar, program yaptırdıkları ya da dizi çektirdikleri yapımcıların, o iş nedeniyle çalışanlarına olan borçlarından sorumludur” diye bir madde olsaydı, bugün ‘Parmaklıklar Ardında’ dizisi yüzünden onlarca insan, aylarca mağdur durumda olmazdı.
Atv, “Yapımcıya borcumuz yok”, yapımcı, “Param yok” diyor, yapımcıdan alacağı olanlara da, paralarının üzerine bir bardak soğuk su içmek düşüyor.
RTÜK Başkanı acaba bu konuda ne düşünüyor?