Koronavirüs salgınından önce Merve Boluğur’la Jennifer Garner’ın bu fotoğraflarını mukayese etmenin bir anlamı yoktu, şimdi var...
Garner, Malibu’da bir plajda maskeli, Boluğur, Bebek’te maskesiz.
Bu farkın sebebi şöhretin şişirdiği ego mu?
Sanmıyorum. Çünkü biri Altın Küre ödüllü dünyanın tanıdığı bir star, diğeri ise dizi ve filmlerle yıldızı parlayan genç bir Türk oyuncu.
Garner, plajda maske takarak koronavirüsten kendini ve bulunduğu ortamdaki insanları korumaya özen gösterirken Boluğur, “Bana ne insanların sağlığından!” dercesine sokaklarda maskesiz.
O zaman bu farkın sebebi başka... Neymiş?
‘Doğuştan sosyal mesafeli bir insan’ olduğu için maskeye gerek duymuyormuş!
Bilim insanlarının koronavirüsten korunmak için ısrarla yaptıkları tavsiye ne?
“Maske+sosyal mesafe+temizlik.”
Boluğur’un, üçün birini seçip, “Benim koronadan korunma ve koruma yöntemim bu” deme hakkı var mı?
Hayır.
Koronanın şakası yok. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’dan ABD Başkanı Donald Trump’a kadar salgını hafife alan çok ünlü gördük; virüs sırayla hepsine gücünü gösterdi ve hastanelik etti.
İnsanların sokakta maske takmamasını bu kadar önemsememin iki sebebi var:
Dışarıda maske takmak, yasal bir mecburiyet olmanın ötesinde, kişinin kendine ve insanlara saygı duyup-duymadığının da göstergesi...
‘EMILY IN PARIS’TEKİ İREM DERİCİ!
İrem Derici’nin, ‘Magazin Noteri’nin canlı yayınında, “Beni tanısanız, seversiniz, ama tanışasım yok” sözünün bir benzeri ‘Emily in Paris’ adlı komedi dizisinde replik olarak çıktı karşıma...
Yöneticisi olduğu şirketin Şikago’dan Paris’e göndermek istediği orta yaşlı ABD’li kadın, “Paris’e gitmek hayalimdi. Fransız erkekleri olgun kadın sever çünkü. Bak başkanlarına, okuldaki öğretmeniyle evlendi” dedi.
O kadının hamile olduğu anlaşılınca ABD’li firma, bünyesine yeni kattığı Fransız şirkete temsilci olarak genç Emily’yi gönderdi. Lily Collins’in oynadığı Emily, Paris’teki şirkette kendisini sürekli küçümseyen, dışlayan bir Fransız patroniçe Sylvie ile karşılaştı.
Emily, kısa sürede şirketin birçok sorununu çözmesine rağmen aynı tavrı sürdüren kadına, “Eminim beni tanıdıkça seveceksin” dedi. Filipin Leroy Beaulieu’nun hayat verdiği Sylvie’nin yanıtı, “Seni tanımak istemiyorum ki” oldu.
KADINLAR VE ERKEKLERİ ANLAMANIN KİTABINI YAZDI
2018 yılında Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Festivali için Kırşehir’e gittiğimde tanıştığım gazeteci, yazar, ilişki ve yaşam koçu Gamze Boynueğri, ‘Beni Anlıyor Musun?’ adlı bir kitap kaleme aldı.
Boynueğri, Kitap Otağı Yayınevi’nden çıkan 336 sayfalık kitabını iki bölüme ayırdı. Yazar, 32’nci sayfadan 169’a kadar uzanan birinci bölümde kadınları, 170’inci sayfadan 306’ya kadar erkekleri anlattı, ama kitabını bakın kimler için yazdı:
“Bu eser anlaşılıp da anlaşılmamaya maruz ve mahkum kalmış olan tüm Frida Kahlo yürekliler için yazılmıştır.”
TÜRKİYE’DE BİR ÜNLÜ MADONNA GİBİ YAPSA!
Madonna, inancı gereği kutsal saydığı tüm sembollerle çektirdiği fotoğrafını Instagram hesabından “Today we Pray!” (Bugün dua ediyoruz) notuyla paylaştı. Aralarında Türkler’in de olduğu 175 bin hayranı paylaşımı beğendi. Kimse onu eleştirmedi.
Demokrasi ve laikliğin hakim olduğu bir ülkedeyiz, ama bir Türk sanatçı, Madonna gibi paylaşım yapsa, anında Türkiye’yi dar ederiz ona...
GÜNÜN SÖZÜ
“Edebim el vermez edepsizlik edene. Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene.” (Yunus Emre)