Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çok oluyor şu Türkler



‘Anadolu Kültür Festivali’ için Los Angeles’tayım. Ama karşımda İstanbul’dan, Mardin’den, Van’dan tarihi yapılar duruyor. Ev mantısı yiyorum, ince belli bardaktan çay içiyorum. Burada bize dair her şey var



Dünyanın bir ucundan Pasifik Okyanusu’nun kıyısından yazıyorum bu yazıyı. Bu yıl ikincisi düzenlenen ‘Anadolu Kültür Festivali’ için geldiğimiz Los Angeles’taki üçüncü günümüz. Cumartesi sabahı, kahvaltıdan sonra ekip olarak önce Pasifik kıyısındaki Newport Beach’e gittik. Irvine, kişi başına milli gelirden düşen 250 bin dolarla Amerika’nın en zengin bölgesi. Newport Beach de öyle. Sekiz yapay ve bir doğal adadan oluşan Newport Beach’te villa fiyatları altı ile 30 milyon dolar arasında değişiyor. Elektrikle çalışan motorla, adalar arasında tur atıp, bir dönem John Wayne, Nicolas Cage gibi ünlülerin sahip olduğu villaları da gördükten sonra ‘Anadolu Kültür Festivali’nin yapıldığı alana geçtik.
Açılışın yapıldığı ilk gün Perşembe festival alanı tenhaydı. Bu kez baktık 55 dönümlük arazi tıklım tıklım. Anadolu’da iz bırakmış medeniyetlerin temsil edildiği kapılardan geçip, festival alanına girdiğimizde şöyle bir tablo çıktı karşınıza...
Bir tarafta İstanbul, Antalya,

Haberin Devamı

Van, Mardin, Konya illerinin tarihi ve kültürünü temsil eden yapılar, karşısında Türk mutfağından 99 çeşit yemeğin sunulduğu stantlar. İkisinin ortasında ise Türk el sanatlarının sergilendiği alanlar. 1.8 milyon dolar harcanarak düzenlenen festivalde Türklere özgü her şey var. Pasifik Okyanusu’nun yanı başında, Türk kadınların hazırladığı ‘ev mantısı’nı yemenin ve üstüne ince belli bardakta demli çay içmenin keyfi gerçekten de bambaşka. Ermeni diasporasının başkentinde düzenlenen bu Türk festivali için söylenecek tek şey var: “Şu Türkler gerçekten de çok oluyor.”

FBI’da çalışacak Türk aranıyor

Çok oluyor şu Türkler

Los Angeles’ta ikincisi düzenlenen Türk Kültürü Festivali’nde Amerikalıların, daha doğrusu FBI’ın da standı vardı. FBI’ın üç numarası ve Los Angeles Başkanı Steve Martinez’in konuşma yapması ve FBI’ın festivalde stant açması dikkatimizi çekince, festivali düzenleyenlere sorduk ‘Ne iş?’ diye. Pacifica Enstitü’nün Başkanı İbrahim Barlas’ın bu konuda söyledikleri şöyle: “FBI’ın halkla iç içe olmak gibi yeni bir politikası var. Amerika’daki etnik kökenlilerin sayısı her yıl artıyor. FBI da, o insanların dilini bilen insanları kadrosuna almaya başladı. Geçenlerde burada Arap Festivali vardı. Onlara sponsor bile oldular. Bize de sponsor olmak istediler, ama yanlış anlaşılır diye kabul etmedik. Onlara parayla stant verdik. FBI’da çalışmak isteyenlere form doldurtup, uygun bulduklarını kadrolarına katacaklar. Çünkü Türkçe ve Kürtçe bilen insan arıyorlar.”


Ermeniler bu kez bizi ‘Akdamar’dan yakaladı
Çok oluyor şu Türkler

Anadolu Kültür Festivali’nin düzenlendiği Los Angeles, Amerika’da Ermenilerin en yoğun olduğu eyalet. Festivali düzenleyen Pacifica Enstitü’nün de Ermenilerle diyaloğu iyi. Gerçi bu yıl işin içinde yoklar ama Anadolu Kültür Festivali’nin ilkinde Ermenilerin maddi, manevi desteği vardı. Bu kez mazeret beyan edip, projede yer almadılar.
Festivali düzenleyenlerden Kemal Cem, Ermeni cemaatiyle kurulan bu sıcak diyalog nedeniyle, Van’daki Akdamar Kilisesi’nde olmayan haçı, Ermenilerin isteği üzerine Los Angeles Anadolu Kültür Festival alanındakine yerleştirdiklerini anlattı. “Adamlar haklı. Nasıl ki cami hilalsiz olmazsa, kilise de haçsız olmaz.”
Restorasyon sırasında unutulan(!) Akdamar Kilisesi’nin haçını Van Valisi Münir Karaloğlu’na sordum. Malum Türkiye, 12 Eylül 2010’da Akdamar Kilisesi’ninibadete açmaya karar verdi. Van Valisi Münir Karaloğlu, bu konuda şunları söyledi: “Kilise restore edilirken haçın konulmaması, bilerek yapılan bir şey mi, yoksa gerçekten unutulmuş mu bilemiyorum? Ama Anıtlar Kurulu’nun onayladığı restorasyon projesinde haç yok. Niye yok diye sordum, unutulduğunu söylediler. Ermeniler kiliseye takılması için haçı gönderdi, ama Anıtlar Kurulu yeni bir karar almadan, bunu yerine koymamız söz konusu değil. Projesinde olmayan bir haçı koyarsak, suç işlemiş oluruz. Bir tadilat projesi yapılacak, Anıtlar Kurulu da onu onaylayacak ki Akdamar Kilisesi haçına kavuşsun. Niyetimiz 12 Eylül’den önce bu sorunu sona erdirmek.” Gördüğünüz gibi Ermeniler bizi bu kez ‘Akdamar’dan yakaladı.