Dizi var, havası çok reytingi yok... Dizi var, sessiz sedasız gelir, zirveye oturur... Şükrü Özyıldız, Selin Şekerci, Selim Bayraktar ve Menderes Samancılar’ın başrollerini paylaştıkları, Most Production’ın ‘Çoban Yıldızı’ da sessiz sedasız geldi ve zirveye yerleşti. Güliz Irmak’ın senaryosunu yazdığı, Gül Oğuz’un yönetmen koltuğunu Benal Tairi’ye devrettiği dizinin setine gittim ve başrol oyuncularıyla konuştum. Perşembe akşamları aldığı reytingle FOX yöneticilerinin yüzünü güldüren ‘Çoban Yıldızı’nı başrol oyuncuları anlattı.
Senaryoyu okuduğunuzda sizi çeken ne oldu da “Evet” dediniz?
Beni öncelikle karakter cezbeder. İlk okuduğunuzda bir resim belirir kafanızda. O resme inanırsınız ya da inanmazsınız. Okuduğumda bu hikayeye ve karaktere inandım.
İlk kez bir rol için saçlarınızı kazıttınız, niye?
Yapımcımız ve ilk yönetmenimiz Gül Oğuz dedi ki, “Şükrü seni değiştirelim, saçlarını kestirelim.”
“Hadi yapalım” dedim ve yaptık. Tamamen Gül Oğuz’un fikri. Hem bir değişim yaratmak hem de canlandırdığım karaktere uysun istiyordum. Bunu karşılayacak çok güzel bir hikaye ve beni besleyip destekleyecek bir yapımcıyla karşılaştım.
Peki kaç yıl sonra saçınızı bu şekilde kestiniz?
En son lisede böyle yapmıştım.
Yadırgadınız mı peki?
“Bu ben miyim?” dediniz mi?
Aslında ayna karşısında çok vakit geçiren biri değilim. Zaten değişmek istiyordum. “Bu ben miyim, bu Şükrü mü?” en ziyade gördüğümde
“Oh be!” dedim aslında.
Kendinizi oyuncu olarak nasıl besliyorsunuz? Kendinize yatırım yapıyor musunuz?
Bir kere kendime iyi bakıyorum, çok okuyorum, çok izliyorum. İşimin olmadığı zamanlarda kendime bir liste yaparım. Okumam gereken kitaplar, izlemem gereken filmler, oyunlar diye ayırırım. Onun dışında yurt dışına gidiyorum. Workshop’lara katılıyorum. Dizi tatile girince, katılmak istediğim bir workshop var.
Nerede?
Londra’da. Ondan sonra okumam gereken kitaplar ve izlemem gereken filmler var. Mesela Oscar adaylarını ve bazı festival filmlerini hâlâ izleyemedim. Zamanım olmadı çünkü, işime, Seyit’e dair bir şeyler izlemem okumam gerekti hep. Genel olarak şu anda Seyit dışında başka bir şey yapamıyorum.
Yazın sinema filmi var mı?
Evet, bazı görüşmelerim var. Olacak gibi görünüyor
SELİN ŞEKERCİ:‘DOLUNAYDA İKİ DİLEK TUTTUM, İKİSİ DE OLDU’
'Çoban Yıldızı’ nasıl bir dizi?
‘Çoban Yıldızı’, deli aşkın dermansız öyküsü. Zühre’nin ve Zühre yüzünden Seyit’in de kaçış hikayesi diyebiliriz. Bu sayede her bölüm yeni bir düğüm, yeni bir aksiyon ve hiç düşmeyen bir tempoyla ikili kaçmaya devam ediyor.
Sizde bir kaçak havası mı var ki, hep bu roller geliyor?
Gerçekten onu ben de sorguluyorum bazen. Her dizimde ya koşuyorum ya da kaçıyorum. “Bu kızda her an kaçabilir ifadesi var” diyorlar herhalde!
‘Çoban Yıldızı’na “Evet” demenizin sebebi neydi?
Gül Oğuz. O kadar güzel anlattı ki dünyayı. Şimdiye kadar hep komedi oynadım. Dram konusunda çok rol teslim edilmedi bana. Komedide sevildiğim için oradan devam ettim, gelen teklifler de hep o yönde oldu. O yüzden Gül Hanım’ın böyle bir teklifle gelmesi, bana çok gurur verdi.
Gül Oğuz, diğer yapımcıların ‘komik kız’ rolü verdiği Selin Şekerci’ye niye drama teslim etti?
Birkaç işimi takip etmiş ve “Dramada görsek nasıl olur acaba?” demiş. Ters köşe yapmayı da çok seven, farklı bir gözü var. Bendeki o potansiyeli insanlara da göstermek istemiş; ‘Bakın bu kız böyle bir şeyi de oynayabiliyor’ diye. Gül Hanım, çok ince eleyip, sık dokuyarak baktığı için her şeye, bu yönümü de o keşfetmiş sağolsun.
Drama oynamak var mıydı aklınızda?
Evet, ben başka şeyler de oynayabilirim. Keşke şans verseler. “Hep komediden gitmesek” diye serzenişlerde bulunuyordum. Hatta bir dilek de dilemiştim; ‘Artık bu sene ne olur bir dram projesinde yer alayım’ diye...
Nerede diledin bunu?
Dolunayda. Aralıkta süper dolunay olmuştu.
Rol ne zaman geldi?
Aralık ayının 15-20’si gibi... Defterime yazdım, Gül Oğuz’la çalışmak ve bir dram dizisi yapmak istiyorum diye...
Başka ne yazdınız oraya? Eş falan istemediniz mi?
Başka bir şey yazmadım. Sonrasında teklif gelince şoke oldum. O sırada arkadaşlarımla Paris’te tatildeydim. Bir kiliseyi geziyorduk, orada bir Jean Darc heykeli vardı. Aynı dileği bir mumla tekrarladım. Ertesi gün arandım, Gül Oğuz tarafından. Gerçekten çok istemişim ve yaymışım galiba. Çok şükür, neyi çok istediysem hep oldu bugüne kadar.
Bu kaçıncı diziniz?
İşin doğrusu hatırlamıyorum Alicim, ancak tahmin edebilirim. 25 olmuştur herhalde. Yaşarsam 100’ü deviririm. Hedefe kilitlendik.
Allah uzun ömür versin... Peki dizi için teklif geldiğinde neye bakarsınız?
Önce senaryoyu okuyorum. Onu da bir dizi projesi değil, beni hiç ilgilendirmeyen bir masal okur gibi okuyorum. Daha sonra kendi karakterimin ne işe yaradığına bakıyorum, onu ele alıyorum. Beni tatmin ediyorsa kabul ediyorum. Buna rolün büyüklüğü de diyebiliriz, karakterin etkisi de... Önce onu yakalamam lazım. Sonra projede kimlerin oynadığı önemli. Kimin çektiği, hangi şirketin yapımını üstlendiği mühim. Artık günümüzde hangi kanal olduğu da önem kazandı.