18 Mart’ta 218 salonda vizyona giren 'Çınar Ağacı' filmini ilk üç günde toplam 53 bin 633 kişi izledi. Böyle bir filmin ilk üç günde bunun en az dört beş katı bir gişe yapmasını beklerdim.
Çünkü 'Çınar Ağacı'; Nurgül Yeşilçay, Celile Toyon, Deniz Lostar, Settar Tanrıöğen, Suzan Aksoy, Jülide Kural, Hüseyin Avni Danyal, Ragıp Savaş, Ebru Özkan, Nejat İşler ve Ebru Keskin’den oluşan oyuncu kadrosuyla dikkat çeken bir film.
Çünkü 'Çınar Ağacı', her insanın, daha doğrusu her aile ferdinin yüreğine işleyecek bir yapım.
Böyle bir filmin gişede çakılmasını o yüzden yadırgadım. 'Çınar Ağacı'nın üç günlük gişesinin ne denli az olduğunu anlamak için onu, benzer filmlerin aynı tarihlerdeki gişeleriyle mukayese etmek lazım.
Örneğin Özcan Deniz’le Deniz Çakır’ın başrolünü paylaştığı 'Ya Sonra' dört haftadır vizyonda.
'Çınar Ağacı'nı 53 bin 633 kişinin izlediği üç günde 'Ya Sonra'yı seyretmek için sinemalara gidenlerin sayısı 52 bin 620 kişi oldu.
Ömer Faruk Sorak’ın 'Aşk Tesadüfleri Sever' filmi ise yedi haftadır vizyonda.
'Çınar Ağacı'nın vizyonda olduğu üç günde 'Aşk Tesadüfleri Sever”i izlemek için sinemaya gidenlerin sayısı ise 47 bin 334 oldu.
Kim ne derse desin; sinema filmlerinin gişesinde hâlâ en büyük etken 'fısıltı gazetesi'.
Bakalım 'fısıltı gazetesi' zamanla 'Çınar Ağacı'nın izleyici sayısında sıçrama yaptıracak mı?
Yoksa bu gidişle yazık olacak bu filme.
Ünlüleri başarıyla taklit ederek 'Yetenek Sizsiniz Türkiye'yi kazanan Sefa Doğanay için Ata Demirer şöyle yazmış Twitter’da:
“Mesele taklit yapmak değil yeğen. Mizah sepetinin içinde taklidin, çiçeklerden sadece biri olarak var olmasıdır. Yoksa her papağan komedyen olurdu!”
Bu tweet’i yazan Ata Demirer olmasa hiç durmazdım üzerinde.
Diyeceksiniz ki, “Yazdıkları yanlış mı?”
Değil tabii ki.
Ama ünlüleri taklit ederek bir yarışmayı kazanan amatör biri için bu sözleri yazana da bakmak gerekmez mi?
Bakınca ne görüyoruz.
Yıllar önce aynısını yapmış biri.
Biz Ata Demirer’i yaptığı müthiş Fatih Terim ve Bülent Ersoy taklitleriyle tanıyıp sevmedik mi?
Ata Demirer de, Sefa Doğanay gibi ünlüleri taklit ederek tanındı, ama yıllar içinde üstüne koydu ve bu noktaya geldi.
Şimdi böyle birinin, daha ilk günden Sefa Doğanay’a, “Mesele taklit yapmak değil yeğen” tavsiyesinde bulunması bana tuhaf geldi.
“Sadece taklitle bir yere varılmaz, öyle olsa her papağan komedyen olurdu” diye yazan Ata Demirer’i “Mesele taklit yapmak değil” cümlesini 'Ezel'deki 'Ramiz Dayı'ya özenerek 'Yeğen' vurgusuyla tamamlamasına ne demeli?
'Taklit etme' derken bile bir insanın birini taklit etmiş olması bana yaman çelişki gibi geldi.
Ata Demirer, Sefa Doğanay’a daha ilk günden çakmak yerine, aynı yollardan yıllar önce geçmiş biri olarak tavsiyelerde bulunması daha şık olurdu.
Ata Demirer, bu tweet’i belki de gerçekten çok iyi niyetle yazdı, ama bendeki algısı hiç de öyle olmadı.
Malum; sizin ne anlatmak istediğinizden çok karşı tarafın ne anladığı önemlidir.
540 YILLA YARGILANMAK FÜSUN’U RESSAM YAPTI!
1985-1990 yılları arasında çalıştığım Tercüman’dan mesai arkadaşım olan gazeteci Füsun Altınok, ilk kişisel resim sergisini Nişantası City’s Alışveriş Merkezi’nde açtı.
O yıllarda Füsun Altınok’un gazetecilik kadar maharetli olduğu bir alan daha vardı.
Füsun, çok iyi kahve falı bakardı.
Aradan yıllar geçti Altınok, bu kez ressam olarak karşımıza çıktı.
Yıllar sonra sergisini ziyarete gidince karşılaştığım Altınok’a, nereden çıktı bu ressamlık deyince, yanıtı şu oldu:
“Nokta dergisinde altı yıl sorumlu yazı işleri müdürü olarak görev yaptım. Bu süreçte dergide yayınlanan haberler nedeniyle hakkımda dünya kadar dava açıldı. Toplam 540 yılla yargılandım. O süreç beni ressam yaptı. Yaşadığım sıkıntıları unutmak için kendimi resme verdim. Allah’a şükür o davaların hepsi sona erdi ve ortaya da böyle bir sergi çıktı.”