CEM YILMAZ’DAN ÇARPICI İTİRAFLAR

Türkiye’nin 10 ünlüsünün başarısızlık hikâyelerini anlattıkları Özlem Gürses Tatar’ın “Bazen Olmaz” adlı kitabını çıkar çıkmaz aldım.

Bir kafede oturdum, filtre kahvemi aldım ve Cem Yılmaz, Ali Sabancı, Arda Turan, Cem Boyner, Hanzade Doğan Boyner, Muhtar Kent, Abdulkadir Konukoğlu’nun başarıya giden yoldaki hayal kırıklıklarını okumaya başladım.

Hepsinin ilginç başarısızlık hikâyeleri var. Cem Yılmaz’ın başarısız olduğu tek konusu ise müzisyenlik... İşte sanatçının bu konuda anlattıkları:

“Karşınızda başarısız bir müzisyen var. Çocukluğumda en büyük hayalim müzisyen olmaktı, ama olmadı.

Şarkı söylemekle ilgilenmedim, müzikle uğraşmak, üretmek hayalimdi.

7 yaşında mandoline başladım.

Telli enstrümanları, vurmalı enstrümanları denedim. 13-14 yaşında piyano kursuna gittim. Kursta öğretmenim genç, güzel bir kızdı. Bizim de kızlara ilgi duymaya başladığımız yaşlar tabii.

İlk derste dedi ki, ‘Koy bakalım parmaklarını klavyenin üzerine’. Heyecanla ellerimi piyanonun üzerine koydum. ‘Ayy sen tırnaklarını mı yiyorsun?’ dedi. Evet dedim çaresizce. İlk ve son konuşmamız da bu oldu zaten, bir daha gitmedim.

Bu olaydan 20 sene sonra Phil Collins’i gördüm, ‘Another Day In Paradise’ parçasını çalıyordu. Kamera iyice yaklaştı, bir baktım meğer Phill Collins de tırnaklarını yiyormuş. Şimdi beni niye böyle ortada bıraktınız yani!”

TELEVİZYONLARA NİYE İŞ YAPMADIĞINI AÇIKLADI

Cem Yılmaz, “Bazen Olmaz” adlı kitapta, yıllardır merak edilen, televizyona neden iş yapmadığını ise şöyle anlatıyor:

“Hayatım, ‘hayır’ deme kabiliyeti üzerine kurulu. Hatta bu bazen şöyle algılanır, ‘Aaa, ne demek yani hayır. Cüretkâr bir hayır’ gibi... Ya da ‘Ne kadar mütevazı, ‘Ben yapamam’ dedi. Hiçbiri değil, gerçek bir hayır bu.

Mesela televizyonculukla ilgili yıllardır teklif alırım. Ben onu yapamam dediğim zaman, ukalalık ettiğim zannediliyor. Televizyon mu? Yok artık! Ha ha ha diyerek aşağıladığımı düşünüyorlar. Alakası yok. Benim kötü bir televizyoncu olacağım belli. Benim gibi birisini TV’de izlemek istemem ki! O zaman bunu nasıl yaparım kendime?”

GÖĞÜS KANSERİYLE YÜZLEŞEN 7 KADININ FİLMİ

TRT’nin bu yıl 9’uncusunu düzenlediği “Uluslararası Belgesel Ödülleri”, Cemal Reşit Rey’deki törende sahiplerini buldu.

Leyla Köselerli (İngilizce) ile Hakan Urgancı’nın sundukları gecede 78 ülkeden yarışmaya katılan 677 belgeselden “en iyi”ler ödüllendirildi.

“Ulusal Öğrenci Filmleri” kategorisinde Abdurrahman Demir’in “Kırmızı”sı birinci, Hasan Erdoğmuş’un “İsterdim”i ikinci, Fatih Ertekin’in “Bulutların Ardında” filmi üçüncü seçildi.

“Ulusal Profesyonel” kategoride, göğüs kanseriyle savaşan yedi kadının yaşadıklarını anlatan Nejla Demirci’nin “Yüzleşme”si birinci oldu. Jüri, Münir Alper Doğan’ın “Rüyada Uyanmak”ını ikinciliğe, Mete Gümürhan’ın “Genç Pehlivanlar”ını ise üçüncülüğe layık gördü.

“Uluslararası Kategori”de “En İyi Film” ödülü Anna Zamecka’nın “Komünyon”una gitti.

TRT bu yıl bir ilke imza attı ve Sezer Ağgez’in “T’ariz: Dişe Diş Göze Göz”üyle, Mehmet İsmail Çeçen’in Diyarbakır Yeniköy Mezarlığı’ndaki beş çocuğun öyküsünü çekeceği “Mezarlık Çalgıcıları” projelerine 35’şer bin lira “Destek Ödülü” verdi.

GÜNÜN SÖZÜ

Kalp herkeste var; yürek başka bir şey... (Küçük İskender)