BOSNA’DAKi TÜRK iZLERi
Bosna Hersek’e savaştan sonra üçüncü gelişim... Savaştan sonra buraya ilk geldiğimde başta Saraybosna olmak üzere, yerleşim yerlerinin çoğu harabe gibiydi.
İkinci gelişimde, savaşın çirkin yüzünün fotoğraf kareleri halinde binaların dış cephelerinde olduğu gibi duruyordu mermilerin izleri.
Savaşın üzerinden yıllar geçti ve sıvanıp kapandı mermi izlerinin çoğu. Ama bazı yerlerde ibret-i alem için olsa gerek hâlâ mevcut o izler.
Bu coğrafyada onca uğraşa ve savaşa rağmen silinemeyen bir iz daha var; o da Osmanlı’nın mirası.
9’uncu Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’nın ülke finali için geldiğimiz Bosna Hersek’teki üç günümüz, bu izlerin arasında geçti.
Dokuz yılda 14 ülkeden 130 ülkeye
Bosna Hersek’in bir başka özelliği de bu ülkenin Fethullah Gülen cemaatinin en çok okul açtığı ülkelerden biri olması.
İlkokul, ortaokul ve lise eğitimi veren yedi okulun yanı sıra bir de üniversiteleri var Saraybosna’da.
Hepsi de paralı olan Türk kolejlerinde 25 ülkeden bin 400, üniversitede ise 500 öğrenci var.
17 ülkede başlayan ‘Türkçe Olimpiyatları’ bu yıl dokuz yaşında.
9’uncu yılında Türkçe Olimpiyatları elemelerinin yapıldığı ülke sayısı kaç biliyor musunuz?
Tam 130...
Bosna Hersek’teki final gecesinde yarışmacılardan çok, Türk okullarında seneye eğitim görecek Edin Taloviç adlı öğrenci gönülleri fethetti.
Çaldığı gitar eşliğinde önce Boşnakça bir parça seslendiren bebek yüzlü, sevimli çocuk, ardından ‘Haberin Var mı?’yı söyledi.
Taloviç’in henüz Türkçe bilmemesine rağmen, aksanı ve şarkıyı yorumlayışı süperdi.
Türkiye’deki finale katılmaya hak kazanan öğrencilerden de, ‘Öğretmenim’ skecinde öğrenciyi oynayan kızı çok beğendim. Skeç boyunca Liz Taylor’a benzeyen gözlerini konuşturan öğrenci, amatör bir oyuncudan çok 40 yıllık tiyatrocu gibiydi.
ATA’DAN SEFA’YA DESTEK SÖZÜ
‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’nin birincisi Sefa Doğanay hakkında yazdığı twitler üzerine eleştirdiğim Ata Demirer aradı.
Demirer’in altını çizerek söylediği şuydu: “Twitter mağduruyum.”
Ata Demirer, bunun sebebini de şöyle anlattı:
“Şunu bütün samimiyetimle söylemek istiyorum ki, onlar Sefa Doğanay için yazılmış twitler değildi.
Twitter’da bana çakmak için bahane arayan birkaç arkadaşın twitlerine karşı yazdım o satırları. O ana kadar da Sefa Doğanay’ı izlemişliğim bile yoktu. Sonradan izledim ve çok da beğendim onu. Sefa’ya köstek değil, elimden geldiğince destek olmak isterim. Bana inanmazsan twitter’daki hesabıma bak. O zaman hak vereceksin bana. Ben de gazeteci olsam, şov dünyasına yeni adım atan biri için biri böyle ahkam kesse, aynı eleştiriyi yapardım. Sefa’yı hedef alarak yazmadım o twitleri, ama iş sanki onu kıskanıyormuşum gibi bir noktaya geldi. Twitter mağduruyum. Bundan sonra twitter’ı sadece yaptığım işlerin tanıtımı için kullanacağım.”
Ata Demirer, twitter’da takipçisi olduğum insanlardan biri değildi.
Çünkü Ata Demirer’in twitter’da hangi isimle hesap açtığını bile bilmiyordum o ana kadar.
Verdiği adrese girip baktım; hesabında şunlar yazılıydı:
“mesele taklit yapabilmek değil yeğen... mizah sepetinin içinde taklidin çiçeklerden sadece biri olarak var olmasıdır...” 21 Mart 2011 Pazartesi 12:45
“yoksa... her papağan komedyen olurdu!! anladikos??? 21 Mart 2011 Pazartesi 12:46”
“yafta meraklısı dostlara teknik açıklamalar tatlım napiyim:)) 21 Mart 2011 Pazartesi 12:48”
“sefa’yı izledim iyi kulak allah bahtını açık etsin, benim teknik açıklamam meraklısına... önemli olan perspektiftir gibisine. anlayana yanii. 21 Mart 2011 Pazartesi 12:51”
“yani...inanamıyorum:))yazdıklarım ancak bu kadar ters anlaşılabilir.))bırakacam bu sanal alemi. 21 Mart 2011 Pazartesi 19:17”
“ben bahsi geçen twitleri sefa kardeşe değil genelde taklitçi yaftalamasıyla bana çakmaya çalışan kimi takipçi dostlara yazdım... hayret yani! 21 Mart 2011 Pazartesi 19:20”
“sefa sen kulak asma bunlara... yap bir gösteri ilk ben gelicem söz!!! 21 Mart 2011 Pazartesi 19:22.”
(Twitleri orijinal haliyle yayımladık)