“Araf”, “Cennet”, “Peri Masalı”, “Seni Seviyorum Adamım” gibi filmlerin yanı sıra “Kanıt” dizisinin 100 bölüm yönetmenliğini yapan Biray Dalkıran artık Hollywood’da...
Kasım 2017’de vizyona girecek “The Crossbreed / Melez” adlı filmin çekimlerini tamamlayıp İstanbul’a dönen Dalkıran’la buluştum ve Hollywood serüvenini konuştum. Bir Türk yönetmenin Hollywood yapımı filmde yönetmen koltuğuna oturması alkışlanacak bir başarı çünkü...
Dalkıran, Hollywood macerasının nasıl başladığını şöyle anlattı:
“Hollywood’a ‘Araf’ ve ‘Cennet’ filmlerim satılmıştı. Gold Circle Films ve Pathfinder ile görüşüyordum. Şimdiye kadar 21 ülkede film, belgesel çekmiş biri olarak Hollywood’da şansımı denemek istedim. Yaptığım işlere ve IMDB puanıma baktılar. Film Code La ve BD America ile ‘The Crossbreed’ için beş ay önce sözleşme yaptık.
26 versiyon yazılan senaryodan sonra sete çıktık. Sette değişen ve ilave edilen 27’nci senaryoyu 27 günde filme çektim. Yapımcılar ham görüntüleri izleyip, beğendi ve ‘How to Handle an American Girl” filmini de çekmemi teklif etti. Onun senaryosu yazılıyor şimdi.”
Hollywood’un çalışma saatlerini sorduğun Dalkıran, şunları söyledi:
“Bizdeki, ‘Hollywood’da bir günde 8 saatten fazla kimseyi çalıştırmazlar’ söylemi bir şehir efsanesi. Günde en az 12 saat çalışılıyor sette. Yapımcı saat ücretini verip, dört saat daha çalıştırıyor sizi. 12 saat istirahat hakkınız var. Şayet setle, eviniz arasındaki mesafe 45 km’nin üstündeyse, o süre ilave ediliyor istirahat sürenize.”
Biray Dalkıran’ın senaryosunu Şafak Güçlü’yle yazdığı tamamı Kaliforniya’da çekilen filmde Angela Durazo, Nathat Schellerup, Malinde Farrington, Danny Winn, Katy Bentz, Chad Ayers, Kristine Hayworts, Krystal Tini gibi Hollywood oyuncuları rol aldı.
ŞARKILARIMIZIN ULAŞTIĞI EVREN
Almanya Berlin’de yaşayan Tea Vllasalija adlı 13 yaşındaki genç kız, jimnastik dersinde bir kaza geçiriyor. Bilinci kapalı olarak kaldırıldığı hastanede ameliyata alınıyor. Ailesi, 7 saat süren operasyon boyunca kızlarının hayranı olduğu Murat Boz şarkıları çaldırıyor ameliyathanede. Başarılı bir operasyonla hayata dönen Tea’yı Uçankuş taşıdı Türkiye’nin gündemine...
Annesi veya babası Türk değil Tea’nın. Kosovalı bir ailenin kızı. Türkçeyi nasıl mı öğrendi?
Hayranı olduğu Murat Boz’un şarkıları sayesinde. Tea, okulda Türkçe bilmeyen arkadaşlarına bile ezberletmiş “Alev Alev” şarkısını...
İsrail’deki “O Ses”i Türk asıllı Sapir Saban adlı yarışmacı kazandı.
Sapir Saban, finalde İbrahim Tatlıses’in “Haydi Söyle” şarkısını söylerken, salondaki seyircilerden çoğu ona eşlik etti.
Berlin’de yaşayan Kosovalı bir kızın Murat Boz fanatiği çıkması, İsrail’deki “O Ses”in yapıldığı salonun “Haydi Söyle” ile inlemesi, Türkiye’de yapılan müziğin nasıl bir evrene hitap edip, insanları etkilediğinin göstergesi...
Murat Boz şarkılarının Berlin’de yaşayan Kosovalı bir kızın hayata tutunmasına, İbrahim Tatlıses’in “Haydi Söyle”sinin İsrailli yarışmacıya birincilik getirmesi, müziğin dilinin evrenselliği kadar, o eserlerin ve yorumcuların da başarısıdır aynı zamanda...
GÜNÜN SÖZÜ
İnsan, hayata iki anlam yükler. Biri ağlarken, diğeri gülerken ve bir kere kıymet bilir; o da elindekini kaybederken. (Dostoyevski)