59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılış gecesi Mustafa Sandal’ı dinledikten sonra otele dönüş yolunda baktım, bangır bangır müzik sesi geliyor Konyaaltı’ndaki konser alanından... “Kimin konseri var?” diye sorduğum güvenlik görevlisi, “Mabel Matiz’in” dedi.
Sabah, Konyaaltı’nda yürüyüş yaparken o konser alanının önünden geçtim.
Antalya Açıkhava’nın önünde konser afişleri vardı. Ekim takvimine baktım, bayağı dolu.
Türkiye’nin birçok ilinde insanların soğuk ve yağmurla boğuşacağı ekim akşamlarında Antalyalılar, “Antalya Açıkhava’da konserlere devam” diyecek.
İşte Antalya Açıkhava’nın konser takvimi:
5 Ekim: Sagopa Kajmer
7 Ekim: +City Fest (Dolu Kadehi Ters Tut, Lil Zey, Soft Analog)
8 Ekim: +City Fest (mor ve ötesi, Can Ozan, Sedef Sebüktekin)
9 Ekim: +City Fest (Levent Yüksel, Sena Şener, Mert Demir)
12 Ekim: Zehra Gülüç&Sezer Sarıgöz
13 Ekim: Zengin Mutfağı
14 Ekim: Sıla
21 Ekim: Candan Erçetin
23 Ekim: Sıla Şahin
24 Ekim: Duman
25 Ekim: Bir Delinin Hatıra Defteri
28 Ekim: Rauf&Faik
5 Kasım: Karsu
‘ANLADIYSAM ARAP DEĞİL, KÖMÜR OLAYIM’
Türk sinemasından tanıdığım insanlar arasında müthiş hafızaya sahip iki insan var; oyuncu Yusuf Sezgin ve usta yönetmen Şerif Gören...
Yusuf Sezgin, yaşadığı dönemin ‘kara kutusu’ gibidir... Özel sohbetlerimizde her şeyi sansürsüzce anlatır, ama ne zaman “Bunu yazabilir miyim?” diye izin istesem, “Ayıp olur, boş ver”! der...
Şerif Gören ise birkaç kişinin olduğu ortamda anlattıkları için hiçbir zaman “Bunu yazma” demez.
59. Antalya Altın Portakal Film Festivali için geldiğimiz Antalya’da Şerif Gören, eşi Zeynep Gören ve Reis Çelik’le kahvaltı ederken söz döndü dolaştı, Türk sinemasında sansüre geldi.
Şerif Gören, “Hulki Saner’in anlattığı sansür olayının bana göre benzeri yok” dedi ve ekledi:
“Sansür Kurulu, Hulki Abi’nin filmlerinin birindeki ‘Anladıysam Arap olayım’ sözünün şu gerekçeyle çıkarılmasını istiyor:
‘Arap kardeşlerimizin rencide olabileceği bu söz çıkarılsın, onun yerine oyuncu, ‘Anladıysam kömür olayım’ desin. Adamlar sadece sansür yapmıyor, çıkış yolunu da gösteriyordu.”
MÜŞTERİLER UYANIK OTELCİLER DEĞİL Mİ?
Aktaracağım bu olayı, ben yaşamadım. 59. Altın Portakal’ın davetlisi olarak geldiği Antalya’da beş yıldızlı bir otelde konaklayan Türk Sineması’nın ünlü oyuncularından biri yaşadı ve anlattı:
“Odamda sadece karton bardak vardı. Telefon ettim, iki cam bardak ve buz istedim. Telefondaki görevli, ‘Ekstraya giriyor bu, bilginiz olsun’ dedi.
Herhalde buz için istiyorlar 100 TL’yi diye düşünüp, ‘O zaman buz kalsın, sadece iki cam bardağı getirin’ dedim.
Görevli bu kez, ‘Fark etmez, o da 100 TL’ demesin mi?
Sabahleyin otel yöneticisine anlattım bunu, verdiği cevap şu oldu:
‘Bu yıl başlattık bunu. Çünkü müşterilerin çoğu içkiyi bizden değil, dışarıdan alıp odalarında içmeye başladı. Garsonlar odalara buz ve cam bardak servisine ciddi mesai harcamaya başlayınca, bunu önlemek için bu yola başvurduk.”
Müşteriler otele ekstradan para ödememek için yeni yöntemler bulurken, otelciler boş durur mu?
Onlar da, “Madem öyle, o zaman iki bardak, bir kova buza öde 100 TL aklın başına gelsin” dedi, uyanık müşterilerine...
GÜNÜN SÖZÜ
“Beni benden öğren, herkese aynı değilim.” (Nazım Hikmet)