Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


ALi TARAN HAKSIZ MI


“Ben üzülürken yoksun, sevinirken de yok ol...”
Kanser hastası 21 yıllık eşinden boşandıktan 20 gün sonra, 'kızı yaşında'ki Ayşe Özyılmazel’le evlendiği için eleştirilen reklamcı Ali Taran’ın kendini savunma adına Twitter’da yazdığı bir cümle bu...
Ali Taran, devam ediyor kendini savunmaya:
“Bilmediklerinle bana gelme!”
Ali Taran’ın Twitter’da yazdıklarının medyaya yansıdığı gün, Ayşe Özyılmazel’in Günaydın’daki köşesinde uzuuun bir sitem yazısı vardı...
Özyılmazel, isim vermedi, ama kimleri kastettiği belliydi...
Belli ki, hayatının en mutlu günlerinde hakkında çok ağır yazılar yazılmış olması Özyılmazel’in acayip kanına dokundu, o yüzden de, “Yalan dünya sizin olsun, bana Ali’m yeter” minvalinde bir yazı yazdı.
Özyılmazel’in yarın öbür gün başkalarının ‘özel’i hakkında kalem oynatırken bu yazısını hatırlaması dileği ve temennisiyle Ali Taran’ın tweet’lerine dönmek istiyorum yeniden.
“Ben üzülürken yoksun, sevinirken de yok ol...”
“Bilmediklerinle bana gelme...”
Bir itirazı olan var mı bu sözlere?
Bir insanın dostu, arkadaşı değilsen...
O insanın en üzüntülü gününde ona 'dost eli'ni uzatmamışsan, paylaşarak derdini hafifletmemişsen, o kişi mutlu olma adına bir hamle yaptığında hakları var mı onu eleştirmeye?
Kim veriyor bu hakkı sana?
Ayrıldığı eşi ya da oğlu mu?
Ayşe Özyılmazel’in annesi ve babası da damatlarını bağırlarına bastıklarına göre kamuoyunu ilgilendiren bir sorun yok demek ki ortada. Haa, ‘gönüllü ahlak bekçisi’yim diyorsan, o başka...
Birilerinin ‘barlar sokağı’nda yaptığını sen icra ediyorsun Twitter’da.
Neymiş?
“Efendim, burası sosyal medya... Her şey yazılır burada.”
Yok ya...
Aynı şekilde size ana avrat düz gittiklerinde de, aynı şeyi söyleyebilecek misiniz acaba?
‘Sınırsız özgürlük’ diye bir şey yok dünyada...
Her insanın özgürlük sınırı, bir diğerinin sınırında biter...
Ve son olarak demem şu ki, sana yapılmasını istemediğin bir şeyi, sen asla başkalarına yapma...


GÜNÜN EN TALiHSiZLERi

Ertuğrul Özkök, içindeki 'Fener' aşkıyla kalktı taa Brezilya’ya gitti, Fenerbahçe’nin kaptanı Alex’in çocukluğundan bugüne gelişinin öyküsünü dizi yaptı... Özkök’ün talihsizliğine bakın ki, diziyle birlikte futbolda 'şike' bombası patladı. 'Şike operasyonu'nda ilk olarak Fenerbahçe’nin Başkanı Aziz Yıldırım gözaltına alındı.
Alex’in eşinin göbeğindeki Türk bayrağı dövmesi bile İbrahim Akın’ın, dinlemeye takılan telefon konuşmasında, “Hocam, bir şey sormam lazım. Hafta sonu Fener’le maçımız var. Demişler ki ‘İbo gol atmasın. 100 bin dolar para verelim’. Bunun dinen bir sakıncası var mı?” diye fetva istediği haberlerinin gölgesinde kaldı...
Kanal 24’te salı akşamı Türkiye Futbol Federasyonu’nun eski başkanlarından Hasan Doğan’ın ölüm yıldönümü nedeniyle bir program vardı.
Programın tanıtımlarına baktım, aynı kanalın birkaç dakika önce 'şike operasyonu'ndayken sağlık kontrolüne giderken görüntüleri ekrana getirilen Fenerbahçe’nin Başkanı Aziz Yıldırım, kulüpteki makam odasında Doğan hakkında görüşlerini açıklıyordu.
Türkiye’de gündem öylesine hızlı değişiyor ki, en iddialı söyleşiler bile gördüğünüz gibi güme gidebiliyor işte...


REYTİNG İHALESİ NE OLDU?

Rekabet Kurulu, Türkiye’deki reyting ölçümleri konusunda şöyle bir karar aldı: “TİAK bu haliyle reyting ihalesi yapamaz. TİAK, tüzel kişilik olmak zorunda.” Rebaket Kurulu, bu kararı aldığında TİAK, reyting ihalesini yapmış ve ihaleyi TNS kazanmıştı.
TİAK şirketleşti.
31.12.2010 tarihi itibarıyla Nielsen’in TİAK’la olan sözleşmesi bitti.
Aradan aylar geçti TİAK, ne Nielsen’le sözleşme yenileyebildi, ne de sözleşme imzalayıp reyting ölçüm işini TNS’ye verebildi. TİAK’ın bu konuda ne gibi bir karar verdiğini ya da vereceğini bilen var mı?


“ŞiKE” DEDiNiZ DE AKLIMA GELDi!

Turkcell Süper Lig biter bitmez MKE Ankaragücü’nün Başkanı Ahmet Gökçek’in açıklamaları futbol dünyasına bomba gibi düşmüştü.
Gökçek, Fenerbahçe'yle yapacakları maç öncesi FB’li Emre Belözoğlu’nun ortak menajerleri aracılığıyla futbolcuları Kaan’a, “Maça asılma, seni transfer edeceğiz” şeklinde mesaj attığını iddia etmişti. Sonra ilgili makamlar, menajer o mesajı atarken Emre’nin yanında olup-olmadığını araştırıp, gereğini yapacaktı.
Sahi ne oldu o iş?