Üçüncü dalga kahveler, sokak yemeği kültürlü mekanlar ve slow food trendlerinin en iyi uygulamaları... Bomonti semt olarak yükselişe geçiyor!
Düşünün, semtin pazarının bile konusu, antika, vintage moda ve organik! İşte bu ruhla birlikte Londra’nın Camden Lock’ı, New York’un Chelsea Market’ı hissiyatını veriyor. Beş yıl önce House markasının ilk konut fikrinin yemeğinde böyle konuşmuştuk, bu tip fütürist semt projelerin duayeni Füsun Yılmaz Phillipson’la... Yeniyi pek sevmeyen biri olarak, Bomonti’nin en güzel tarafı yeni olan her şeyi, kendi içinde yaşanmışlık katıp, eskitmesi!
B’atard etkisi
Bomonti’nin ismini şu dönem daha fazla duyar olmamızın sebebi, peşi sıra açılan B’atard ve Isola... Oscar’da pişirdiği Türk lezzetleriyle ‘bayrak astıran’ Cihan Kıpçak ve kayınbiraderi Üryan Doğmuş’un ‘eklektik’ olarak tanımladığı B’atard, muazzam bir yer olmuş. Masa bulmak için bir hafta önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Üryan ve Cihan’ın, hazırladığı kısa ve net menü, tamamen lezzet odaklı. Aztek kuru fasülyesiyle servis edilen kuzu omuz, trüflü polenta, le baklava ve crocante profiterol, menüde kendini öne çıkarıyor. Ambiyansıyla Fransa bistrolarındaki yıllanmış havayı veren mekanın fiyatları da gayet uygun diyebilirim.
SEMTİN İTALYAN'ISemtin bir diğer yenisiyse Isola! B’atard’taki Fransız etkileşiminin bir benzerini, isminden de anlayacağınız gibi İtalyan olarak hissediyorsunuz.
Yemek saatlerinde çalan Celentano şarkıları, duvardaki Mina posteri “Ben İtalyanım!” diye bağırmasa da, detaylarla muazzam bir ambiyans uygulanmış. Markanın kurucularıysa eğlence sektörünün çekirdekten yetişme ikilisi Serhan Akıncı ve Mehmet Acar...
İlk patronluk deneyimlerinde, yakın çevrelerinin daha fazla yaşadığı Boğaz hattı ya da Nişantaşı yerine, Bomonti’de bu markayı kurmaları, vizyonlarına ne kadar güvendiklerini gösteriyor. Mekan geç saatlerde ‘semtin Lucca’sı’ gibi bir sosyalliğe bürünüyor. Lezzetler arasında muazzam bir pizzetta, keçi peynirli pancar ve özel soslu mücver öne çıkıyor.
Ekol olma yolundaTam unutuluyor mu derken, bu sezon eskisinden de çok konuşulmaya başladı Kilimanjaro... O harika barı, ambiyansı ve tabii ki malzemeyi odağında tutan lezzetleriyle artık mekan için ‘ekol’ olma yolunda diyebilirim. Servis elemanlarının ısrarla tavsiye ettiği portakallı ılık kereviz bir şaheser! Dana tartar ve dövme keşkekle servis edilen dana yanak ise mekana gitme sebebi... Ayrıca kokoreç severler için de iddialı bir şef yorumu var.