01.01.2013 - 17:41 | Son Güncellenme:
YAZI: SEREN ELİF
Herkes bilir; İstanbul’da yaya olmak başlı başına derttir. Trafikten kurtulduğunuza sevinecek gibi olursunuz ama bu sevinciniz kursağınızda kalır. Daracık kaldırımlar, neredeyse her gün ‘bakım’ yapılan yollar, gelişigüzel park edilmiş araçlarla daha da daralan caddeler, sokaklar... Bu sokaklarda yürümek için kurs açılsa yeridir... Yokuşlara gelince; özellikle kadınlar, iki dirhem bir çekirdek topuklu ayakkabıları ve süslü elbiseleriyle bu yokuşlara düştüyse vay haline! Canı çıkar da yine bitmez bu yollar... Aslında Tokyo ya da New York gibi şehirlerin süslü, düzenli, uçsuz bucaksız düz caddelerinde yürümek çoğu zaman tadı tuzu olmayan bir yemeği yemek gibi geliyor insana. İşte o zaman anlıyorsunuz ki, İstanbul’a kimliğini veren gizli motifler arasında bu yokuşlar da var. Bazen edalı işveli bir kadının kıvrımları gibi süzülür, bazen hoyrat bir delikanlının bıçkınlığına eşdeğer inatla direnir. Bazen de güngörmüş ihtiyarların sakin, huzurlu ve derin sessizliği gibi usulca yol verir... İşte bütün bunları düşünerek yokuşlara adım attığınızda, bir başka keyifle yürümeye başlarsınız.
1- Serencebey Yokuşu
Yıldız Sarayı’ndan Beşiktaş İskelesi’ne inen bu yokuş, rivayete göre sultanın muhafız alayında görevli bir Çerkez beyinin adını taşıyor. Bir zamanlar süslü sırmalı zabitlerin saraydan iskeleye iniş yolu olan yokuş, bir dönem de Cemal Reşit Rey’in piyano nameleriyle dolmuş. Şimdilerdeyse semtin asude zamanlarına özlem duyan eski kuşakların ve Beşiktaş’ın genç nüfusunun en sevdiği köşelerden biri. Soluklanmak için durduğunuzda mama yiyip pinekleyen kedileri de sevebilirsiniz.
2- Aşiyan (Bebek) Yokuşu
Bu yokuş “Eşek Anırtan Yokuşu” olarak da bilinir. Rivayet odur ki, vakti zamanında buradan sırtında yüklerle geçmek zorunda kalan eşekler o kadar zorlanırmış ki hayvancağızlar yorgunluktan oldukları yerde kalıp anırmaya başlarmış. Yokuşu çıkmak zor olsa da, en tepesinden başlayarak ortalarına varıncaya kadar muhteşem Boğaz manzarasını izleyerek inmek tadına doyulmaz bir keyif.
3- Mahmutpaşa Yokuşu
Kapalıçarşı’dan Tahtakale’ye kadar inen yokuş, şehrin en işlek yollarından biri. Keyif için değil; iş için çıkılması gerektiğinden, bir nevi ‘mecburi istikamet’. İstanbul’un en canlı iki ticaret bölgesi Kapalıçarşı ve Eminönü arasında köprü vazifesi görüyor. Ayrıca Mahmutpaşa Çarşısı’nın da merkezi. Çeyiz düzenlerin, sünnete hazırlananların ya da her türlü tekstil malzemesi satan küçük ve orta esnafın alışveriş için ayak basmak zorunda olduğu bir yokuş.
4- Portakal Yokuşu
Diyelim ki elinize bir portakal aldınız ve bir yokuşun başından bıraktınız, Boğaz’a kadar tıngır mıngır inişini izlemek istediniz. Bunu nerede yapabilirsiniz? Tabii ki Portakal Yokuşu’nda... Bu yokuşun başından dökülen portakallar, Boğaz’ın Ortaköy kıyısındaki serin sularına kadar ulaşırmış, adını da buradan almış.
5- Kazancı Yokuşu
“Eskiden bu yokuşun başladığı yerde kazancı varmış, ismini buradan almış” derler. Karikatürist Bülent Üstün’ün gerçek hayattaki kedisinden esinlenerek çizdiği ‘Kötü Kedi Şerafettin’in yaşadığı yokuş olarak da bilinir. Ferhan Şensoy’un ‘Kazancı Yokuşu’ adlı öyküsünü okuduğunuzda buradan defalarca inip çıkasınız gelir. Ancak 1 Mayıs 1977 olaylarını hatırlayınca da içiniz burkulur.
6- İnadiye Yokuşu
Üsküdar’ın, adını ‘İnadiye Baba’ adlı Bektaşi şeyhinden alan Arnavut kaldırımlı dik yokuşlarından biri. Anadolu’ya sefere giden tabur tabur Osmanlı askeri de çok tırmanmış bu yolu. Bir tarafında maziden kalan tarihi mezarlık, bir yanında türbesi, karşıda hamamı, iki yanında dizilmiş ahşap cumbalı evleriyle eski zamanlardan yansıyan bir kartpostal gibi. Bu yokuşu inip çıkmak tarihin zaman tüneli içinde kaybolmuş gibi hissettiriyor.
7- Faik Baba Yokuşu
Çukurcuma’nın en dik yokuşlarından. Mahallenin çok sevilen Faik Babası’ndan almış ismini. Bugün de çok meşhur. İki yanındaki antika dükkânları, semtin tarihini çok iyi bilen esnaflarıyla ünlü.
Survivor 2023 şampiyonu Nefise Karatay, yeni bir ilişkiye yelken açtı. Karatay, sürpriz aşkın ilk karelerini sosyal medya hesabından paylaştı.