22.12.2012 - 19:05 | Son Güncellenme:
Bugün, geçen sene yayımlanan kitapların ‘en iyileri’yle başlıyoruz. Yazı dizimiz yılbaşına kadar farklı kategorilerde sürecek
Semih Gümüş / Yazar
1- ‘Yedinci Gün’, İhsan Oktay Anar: Edebiyatımızda hiç kimseye benzemeyen bir yazar olduğu ve yazdıkları pek çok bakımdan çok özgün olduğu için, İhsan Oktay Anar’ın romanı, yazarın yalnızca son romanı olarak bile önemli.
2- ‘On İki Dağın Sırrı’, Haydar Karataş: Dersim’in içinden çıkan hikayesiyle Kürt gerçekliğini sıra dışı bir dille anlattığı için...
3- ‘Mihman’, Akif Kurtuluş: Çok sıcak bir siyasal soruna roman kişilerinin sıradan hayatları içinde baktığı, gerçeklik duygusu, bakış açısı nedeniyle...
4- ‘Bırakmak’, Faruk Ulay: Anlatım biçimini ve roman dilini sınırların ötesine götüren metinleriyle edebiyatı pek kimselerin gitmediği yerlerde bulan bir yazarın son romanı olduğu için.
5- ‘Hayatı Sevme Hastalığı’, Sibel K. Türker: Hayatla insan arasındaki sorunlu ilişkiyi sahici ve çarpıcı roman kişileriyle anlattığı, ironisi, yazarının artık daha da ustalaştırdığı diliyle yazıldığı için.
Asuman KafAoğlu Büke / Edebiyat eleştirmeni
1- ‘Çıplak Deniz, Çıplak Ada’, Yaşar Kemal: 10 yıl aradan sonra ‘Bir Ada Hikayesi’ dörtlemesinin son cildi olarak edebiyat çevresi tarafından heyecanla bekleniyordu. Poyraz Musa’nın, Melek Hatun’un, Lena Ana’nın hayatlarının nasıl düzene gireceğini merak ediyorduk. Yaşar Kemal tüm kahramanların hayatlarını bütünlüğe erdirip, kurguyu tamamladı.
2- ‘Yedinci Gün’, İhsan Oktay Anar: Anar’ın felsefe ve bilim tarihine göndermelerle dolu dili ve kurgusu, bu yılın gözde romanlarından biri yaptı ‘Yedinci Gün’ü.
3- ‘Aynadaki Avlu’, Emine Sevgi Özdamar: Aslında bir roman değildi ‘Aynadaki Avlu’, anılar derlemesiydi. Farklı zaman dilimlerini anlatan anılar bir romanda karşılaşacağımız türden süreklilik içinde olduğu için kurgu tadında okunan bir kitaptı.
4- ‘Ve Bir Pars Hüzünle Kaybolur’, Faruk Duman: Bu yılın en romantik ve mistik romanlarındandı.
5- ‘Nişantaşı Suare’, İbrahim Yıldırım: Bu roman için “Deneysel” demek yanlış olmaz. Yazar farklı tür denemeleri içinde bir zaman dilimini, bir mahalleyi ve tüm özellikleriyle bir aileyi anlatır.
Eyüp Tatlıpınar / Akşam Kitap Yayın Yönetmeni
1- ‘Karaduygun’, Sema Kaygusuz: Yedi öyküyü karşımıza çıkarırken aralarda şair Birhan Keskin’in göründüğü, belli bir türe ‘indirgenemeyecek’ bir anlatı.
2- ‘Özgürlük’, Jonathan Franzen: Popüler olanın edebiyattan kaybettiğini ya da eskisi gibi büyük anlatılar yazılmadığını düşünenlerdenseniz ‘Özgürlük’e bakın.
3- ‘Tavan Arasındaki Buda’, Julie Otsuka: Geçen yüzyılın başlarında, fotoğraflardan gördükleri ABD’li erkeklerle evlenmek için bu yabancı topraklara giden Japon kadınların karşılaştığı sürprizler... Okuyucuyu kendine çeken minimalist dil...
4- ‘Lizbon’a Gece Treni’, Pascal Mercier: İsviçre’de çalışan öğretmenin, sahafta bulduğu kitabın yazarının izini sürmek için çıktığı Lizbon yolculuğu...
5- ‘Mezopotamya Ekspresi’, Cengiz Çandar: Çandar’ın 40 yıl önce Filistin’de başlayan ve günümüz Türkiye siyasetinin merkezine uzanan tarih yolculuğu, güncel siyaset açısından da önemli göndermelere sahip.
Gülenay Börekçi / Gazeteci ve egoistokur.com editörü
1- ‘Yıldız Yaralanması’, Perihan Mağden: Ben Perihan Mağden ne yazsa okuyanlardanım. Yıldız Yaralanması, yani süper ışıltılı Yıldız’la tutkulu hayranı Sun’un hikayesi, acayip güzel. Ayrıca, annelerin ne hissedeceğini elbette bilmiyorum ama bir annesi olan, bir annesi olmuş herkes için yaralayıcı.
2- ‘Tavan Arasındaki Buda’, Julie Otsuka: Çok acayip bir roman. İlk satırından itibaren artan tedirginlikle, hayretle, öfkeyle, kederle okuyorsunuz.
3- ‘2666’, Roberto Bolano: Özetlemek güç, hatta imkansız. ‘2666’, 80 yıllık tarihi içine alıyor. Birçok karakteri, hadiseyi, trajediyi barındırıyor.
4- ‘Baba, Oğul ve Kutsal Roman’, Murat Gülsoy: Edebiyata, daha doğrusu kurmacaya adanmış bir roman. Bunu hem bir oyun lezzetinde, hem de kuramsal kitap ciddiyetinde yapıyor.
5- ‘Kırmızının Otobiyografisi’, Anne Carson: Bu manzum romanda, görünüşüyle ve yalnızlığıyla çevresindeki herkesten farklı olan, dolayısıyla da kimsenin sevemediği Geryon adlı gencin Herkül’e tek taraflı aşkını anlatıyor. Tekinsiz ve sert karakterli bir aşk hikayesi.
Sevin Okyay / Yazar, çevirmen, eleştirmen
“Yılın en iyileri” demek mümkün değil. Bugüne kadar okuduklarım içinden bana göre en iyilerini seçtim.
1- ‘On İki Dağın Sırrı’, Haydar Karataş: Çok acılı bir hikayeyi, hiçbir tahrike, ajitasyona tenezzül etmeden, neredeyse tarafsız gözle, yürek parçalayarak anlattığı için.
2- ‘Ahraz’, Deniz Zengin: Su, bitki ve hayvan mitoslarından tanıdığımız Deniz Gezgin, şimdi de bir insan mitosu yaratmış. Özellikle Yusuf’un şahsında pagan değerleri inkâr ve ihmal etmemiş.
3- ‘Bir Adı Cehennem’, Adnan Gerger: Bu kitap, yazarın Yunus Nadi Ödüllü ‘Faili Meçhul Ülke’sinin devamı. Mazlum ölmüş ama Leyla mücadele ediyor. Dersim’de
1937-1938 yıllarında yaşananları ve 1990’lı yılların karanlık izdüşümlerini ele alıyor.
4- ‘Tavan Arasındaki Buda’, Julie Otsoka: Kitabının mütevazı bir şaheser olduğunu düşünüyorum. Binlerce kadının yaşadıklarını küçük bir grubun, hatta neredeyse tek kişinin başından geçmiş gibi, karakterlerini de mazlum ya da kahraman ilan etmeksizin anlatıyor.
5- ‘Lizbon’a Gece Treni’, Pascal Mercier: Düz bir olay örgüsünden ziyade diyaloglardan, ölmüş bir adamın notlarından, geçmiş hayatlara yönelik keşif seferlerinden oluşuyor. Onu ilginç ve derinlikli kılan da bu.
YARIN: 2012’NiN EN GÖZDE TEKNOLOJiK ÜRÜNLERi