SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Yenilenebilir enerji, yenilenemez olanı kurtaracak

Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının artması, başta eşsiz güzelliklere ev sahipliği yapan ülkemiz doğasının ve iklim dengemizin korunmasını sağlayacağı gibi, ekonomik refahı ilgilendiren birçok konuya da hizmet ediyor.

|

Murat Çolakoğlu, PwC Türkiye Enerji Altyapı ve Doğal Kaynaklar Endüstri Lideri Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Üyesi

Artık o kadar popüler oldu ki “yenilenebilir enerji” konusu; kartvizitlerde enerji uzmanlığı şeklinde, özel ya da iş amaçlı sosyal medya profillerinde ilgi alanı olarak, “keynote” konuşmacı konu listelerinde ilk sırada yer alıyor. 32 yıldır içinde bulunduğum profesyonel iş hayatımın 27 yılında enerji sektöründeki şirketlere kendi uzmanlık alanımda hizmet etmiş ve etmeye devam eden biri olarak ben de her fırsatta yazılarımda ya da konuşmalarımda değiniyorum bu konunun önemine. Ancak yazmanın ve konuşmanın yanı sıra artık “uygulama zamanı” geldi de geçiyor. Bu durumun farkında mıyız acaba? Bazen sürdürülebilirlik kavramının en önemli ana başlıklarından biri olan yenilenebilir enerji konusunu bu kadar kullananların, günlük hayatlarında konuşmalarındaki kadar “döngüsel” ve “yeşil/temiz” yaşayıp yaşamadıklarını gerçekten çok merak ediyorum.

Her şey bireylerden başlıyor

Sen ne yaptın da sorguluyorsun derseniz; önce altı ay kadar kiralık elektrikli scooter kullanmaya başladım. Sonra daha kalıcı olmasını sağlamak için 2021 yılı başında bir elektrikli scooter aldım. Bir yıldan fazla süredir ev ile iş arasında onu kullanıyorum. Bunun dışında özel yaşamımda da aile olarak tüketim şeklimizle ilgili birçok konuda “döngüselliğe” hizmet eden ya da kontrollü “atık yönetimi” amaçlı önlemler aldık. Bunlar işin magazin boyutu gibi geliyor ama bu konuda yapılması gerekenler bireylerden başlıyor. Aksi takdirde istediğiniz kadar yazıp konuştuklarınıza “beğeni” alın, istediğiniz kadar “takipçiniz” artsın, yenilemeye kudretimizin yetmeyeceği şeyler bozulduktan sonra bunların hiçbir değeri kalmayacak. Şunu söylüyorum her seferinde kendi kendime; “Yaratamayacağın herhangi bir şeyi yok edemezsin!” Ancak “insan” türünün böyle bir yanılgısı var.

“İhtiyacımız olan elektriğin, yenilenebilir kaynaklardan karşılanabilmesi için her yıl büyük miktarda yeni kapasite tahsisleri yapılması, yatırımların süratli tamamlanıp işletmeye geçilebilmesi için bürokratik izin süreçlerinin hızlandırılıp kolaylaştırılması, yani yatırımcının önünün açılması gerekiyor.”


‘Mış’ gibi yapmak

Bireylerden sonra kurumların ve ülkelerin alması gereken önlemler var ki; bunlar bireylerin üzerinde, özellikle kanuni düzenlemelerle, yaratacağı baskı unsuru açısından oldukça önemli. Tam tersi de mümkün. Yani bireylerin “tüketici” sıfatıyla özellikle kurumlar üzerinde yaratacağı baskı. Tüketicisiz var olamayacak şirketler bu konunun kendileri için ne kadar önemli olduğunu göstermek için yarışıyor, eminim siz de bu durumun farkındasınızdır. Ancak burada da önemli olan ne kadar samimi olduklarıdır. “Green washing – yeşil yıkama” denilen kavram çok sık rastladığımız bir peçeleme yöntemi şirketler tarafında. Yani “mış” gibi yapmak. Böyle davranan şirketlere karşı da uyanık olmak gerek.

Türkiye’de yenilenebilirin önemi

Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının artması, başta eşsiz güzelliklere ev sahipliği yapan ülkemiz doğasının ve iklim dengemizin korunmasını sağlayacağı gibi, ekonomik refahı ilgilendiren birçok konuya da hizmet ediyor. Öncelikle ülkemizin fosil yakıt doğal kaynak yetersizliği nedeniyle katlanmak zorunda kaldığı ithal enerji faturasının azalması (yenilenebilir enerji kurulu gücündeki her yüzde 1 oranında artış yaklaşık 250 milyon dolarlık ithal yabancı kaynağın yerine geçiyor) noktasında çok önemli. İkinci olarak, yenilenebilir enerji yatırımlarının yarattığı müthiş ekosistemin büyümesi ile yeni iş alanları ve olanakları sunuyor. Üçüncüsü ise de imzaladığımız anlaşmalar çerçevesinde uluslararası taahhütlerimizin yerine getirilmesi için gerekli. Daha fazla söze gerek var mı?

Kapasite faktörünü artırmanın önemi

Yenilenebilir enerji santrallerinin toplam kurulu gücü 54 GW seviyesinde. Yani toplam kurulu gücün yüzde 54’ünü oluşturuyor. Ancak toplam elektrik ihtiyacını karşılama oranı olarak baktığınızda, hidroelektrik santralleri dahil, yüzde 37 seviyesinde. Bunun temel nedenlerinden birinin kapasite faktörü konusu olduğu, konuya hakim olanlarca bilinir. Bir başka deyişle, ihtiyacımız olan elektriğin, ki yıllık yaklaşık yüzde 3 oranında artıyor, hidro dahil yenilenebilir kaynaklardan karşılanabilmesi için her yıl büyük miktarda yeni kapasite tahsisleri yapılması, yatırımların süratli tamamlanıp işletmeye geçilebilmesi için bürokratik izin süreçlerinin hızlandırılıp kolaylaştırılması, yani yatırımcının önünün açılması gerekiyor.

Cazip yatırım ortamı yaratmak

Daha önceki yazı ve konuşmalarımda da belirttiğim en önemli hususlardan birisi de, bu yatırımların yapılabilmesi için devam eden uluslararası ihtilafların yarattığı bu ortamda gideceği rotayı belirlemeye çalışan finans kaynaklarının pozitif yönde dikkatini çekecek önlemleri almanın elzem olduğudur. Yani öngörülebilirlik ve mevzuat olarak cazip yatırım ortamı. Artık konuşmak, yazmak, çizmek ortak sorunumuza çözüm değil. Zaman bunları “uygulama” zamanı.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.