Köpek kuaförü!
Köpek kuaförü!
Emre AKÖZ
Önce mektubu okuyalım. "Olduğu gibi" aşağıya alıyorum:
Sevgili Bayanlar Baylar!
Merhaba! ben Macarım ve erkek.
Özür dilerim! zira Sizlere için simdi yazarim az söz.
Ben hergün TRT.int televizyonu program bakis ve Radyo dinle çok güzel Türk. TV program çok kültür program, çok güzel sarkı ve müzik.
Başka bir zaman yazarim mektubu çok söz.
Selamlarımı sunarım!
(imza)
16.Aralık.1998
Nagy Laszlo
Macaristan
Herhalde izlemişsinizdir TRT1'de hafta içi her gün saat 10:00 ile 12:00 arasında "Günden Güne" adlı bir program yayınlanıyor. Yonca Ebüzziya ile Volkan Üst'ün sunduğu programa konuklar da katılıyor. Sağlıktan müziğe çok çeşitli alanlarda sohbetler yapılıyor. Bu sohbetler "geyik muhabbeti" türünden olmadığı için ciddi bir içeriğe sahip oluyorlar.
Ben de her cuma günü bir konukla söyleşi yaptığım için programın aldığı tepkilerden az çok haberim oluyor. Yukarıdaki mektup herhalde bugüne dek gelen en ilginç mesaj. Türkçe bilen bir Macar seyircimiz olduğunu bilmiyorduk!
Nagy Laszlo'nun mektubunu yayınlamamın nedeni sadece sizleri böyle şirin bir olaydan haberdar etmek değil. Her zaman olduğu gibi bizi esas olarak seyircinin (ya da okurun) bakış açısı ilgilendiriyor.
Geçenlerde Mustafa Yaka adlı bir köpek kuaförü ile söyleşi yaptım. Yaka 20 yıl boyunca turizmcilik yaptıktan sonra işini gücünü bırakıp ABD'ye gitmiş. Orada kedi köpek bakımı ve kuaförlüğü üzerine eğitim almış ve diplomasıyla dönmüş. Programa Siggy adlı son derece uysal, söz (ama İngilizce!) dinleyen köpeğiyle katılan Yaka, bize mesleğinin inceliklerini anlattı. Örneğin ABD ve İngiltere'de nasıl bazı şampuanların hayvanlarda kullanılmaması için düzenlemeler yapıldığını ve standartlar belirlendiğini söyledi. (Hayvanları bir yana bırakın, Türkiye'de hala insan sağlığına zararlı olduğu kesinleşmiş kurşunlu benzin kullanılıyor!)
Sonradan öğrendiğime göre bu söyleşi çok tepki almış... Bazı seyirciler, "Bu ne rezalet, biz doğru dürüst şampuan alamazken adamlar köpek şampuanından bahsediyor," demiş... Bazı seyirciler de, "Aman bize şu Mustafa Bey'in adresini verin de köpeğimizi götürelim," diye aramışlar.
İlginç olan şu: İki taraf da haklı!
Gerçekten de çok sayıda yoksul insana var Türkiye'de. Gelir dengesizliği korkunç. Alt tabaka ile üst tabaka arasında uçurum bulunuyor. Bazı araştırmacılar sosyal patlama ihtimalinden söz açıyor.
Öte yandan kedisine köpeğine özen gösteren insanlar da var (üstelik çok zengin de olmaları gerekmiyor). Zaten apartman yaşamında böyle de yapmaları, hayvanlarının sağlığına ve temizliğine dikkat etmeleri gerekiyor.
Şimdi bu durumda siz olsanız ne yaparsınız?
Gelir dağılımındaki vahimliği göz önüne alarak köpek kuaförünü söyleşi için davet etmeyebilirsiniz. Tamam. Ama o vakit, diyelim ki Bülent Ersoy'un "Sefam Olsun" adlı parçasını da yayınlamamak gerekiyor.
Başka örnekler de verebiliriz. Ancak özetle anlatmak istediğim şu: Çeşitlenen toplumda herkesi tatmin ve mutlu etmek mümkün görünmüyor. "Demek bu da varmış" türünden serinkanlı bir tavır almak bazen daha akıllıca olabilir.
e-mail:
eakoz@milliyet.com.tr
faks: 0212 5056431