Kaynak odaklı hedef koyma zamanı
Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları açısından son derece zengin, bu alanlardaki potansiyelimiz oldukça güçlü. Karasal rüzgarda 100 bin MW’tan fazla, güneşte 250 bin MW’tan fazla enerji potansiyelimiz olduğu öngörülüyor. Hidroelektrik santraller ve jeotermal kaynaklar açısından da oldukça iyi bir konumdayız. Özellikle jeotermalde Avrupa ve dünya sıralamalarında üst noktalarda olmamız sevindirici. Kovid-19 sonrası dönem dünya genelinde sıkıntılar yaratmasına karşın Türkiye yenilenebilir enerji sektörü 2021 yılını kayda değer başarılarla geçirdi. Rüzgarda 10 GW kurulu gücün aşıldığına şahit olduk. Güneş enerjisi kurulu gücünde 7.500 MW’ı aştık. JES kurulu gücü 1.650 MW civarında. Ancak bu gelişmeler ve 2021’in dünya geneliyle paralel olarak bizler için de rekorlarla geçmiş olması sektörde her şeyin yolunda olduğunu göstermiyor.
Cem Özkök, Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı
HES’leri hedeflerden çıkarmalı
Enerji Bakanlığı’nın 2023 hedeflerinin yer aldığı stratejik planında 11.883 MW Rüzgar Enerji Santrali (RES) ve 10.000 MW Güneş Enerji Santrali (GES) kapasitesine ulaşılması ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik kurulu gücünün toplam güce oranının yüzde 59’dan yüzde 65 seviyesine yükseltilmesi hedeflenmiş durumda. Bu hedeflere HES’ler de dahil, ancak HES’lerin dahil edilmesi doğru değil. Çünkü HES yatırım kapasiteleri neredeyse plato dönemine girmiş noktada. Bu nedenle hesap yaparken, daha odaklı olması için HES’leri bunun dışında tutmakta fayda görüyoruz. Elektrik tüketimimizin yarısını yenilenebilir enerjiden karşılamamız için kurulu kapasitemizin mevcut kapasiteye oranının minimumda yüzde 70’lerde olması gerekir. Bu da yaklaşık yüzde 35 HES dışı yenilenebilir enerji kapasitesi demek. Bir başka ifade ile Türkiye olarak hedefimiz her yıl en az 5 GW yenilenebilir enerji kapasitesi devreye almak olmalı. Diğer yandan ulusal katkı beyanımızda 2030 yılı itibarıyla elektrik üretim kapasitesinin güneşte 10 GW’a, rüzgarda ise 16 GW’a çıkarılmasının hedeflendiği belirtiliyor. Fakat dünya genelinde yenilenebilir enerji dışındaki tüm enerji kaynaklarının maliyeti artıyor. Bugün bir enerji darboğazı ile karşı karşıya olabiliriz. Bundan sonrası için farklı senaryo ve olasılıkları gözeterek hazırlanmış stratejilerin elimizde olması, hedeflerimizin tüm bu değişkenler dikkate alınarak, net bir şekilde belirlenmesi gerek. Artık sistem odaklı hedef koyma dönemini çoktan geçtik. Zaman; kaynak odaklı hedef koyarak sistemi ona göre yapılandırma zamanı. Sürdürülebilir büyümeye, rekabet edecek fiyatlarla üretmeye, çevreye duyarlı olmaya önem veriyorsak, artık en küçük yenilenebilir enerji potansiyelini bile değerlendirmekten başka çaremiz yok.
Ebru Arıcı, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı
Rüzgarda ihracat gücü de en az yatırımlar kadar önemli
Kovid-19 pandemisinin başlangıcını Ocak 2020 kabul edersek, o tarihten bu zamana devreye alınan rüzgar gücü 2.988 MW, sadece bu yılın ilk 11 ayında devreye alınan güç ise 1.747,6 MW. Elbette pandeminin olumsuz etkilerinden her sektör gibi biz de etkilensek de bu tablo bize hem sektörün gücünü hem de dayanıklılığını göstermektedir.
Önümüzdeki yıl 1500 MW yatırım, 2022 yılına baktığımızda ise, veriler bize inşa halinde olan yaklaşık 1.500 MW gücünde 60 adet proje olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda izinler aşamasında olan ve yaklaşık 1.400 MW gücünde 45 adet projemiz var. 2021 yılı rüzgar projelerine ayrıca hibrit güneş enerji santrali geliştirilen bir yıl oldu. Bu anlamda santrallerimizin verimliliğini optimum düzeye getirmek için şu ana kadar 6 proje 140 MW olarak lisans aldı, yaklaşık 1.500 MW güneş enerji santrali de hibrit lisansı almak için ön uygunluk aldı. Her geçen gün de bu güce ilaveler geliyor. Hem geçtiğimiz 2 yılın verisi hem de güncel durum bize minimum 1.500 MW projenin 2022 yılında devreye alınacağını söylüyor. Denizüstü rüzgarda yol alıyoruz TÜREB olarak Offshore rüzgar enerjisi konusunda güçlü bir çalışma grubu ile her aşamasını değerlendiriyor, gerekli katkıyı vermek üzere organizasyonlar düzenliyoruz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın bu konuda çok ciddi yol aldığını görmekten de memnunuz. Türkiye karasal rüzgar potansiyelinde 100 GW seviyesinde, ancak gerekli ticari koşullar oluşursa, yapılacak olan offshore yatırımlarının altyapı hazırlıkları da hız kesmeden devam ediyor. Ancak bu noktada şunu belirtmekte yarar var. Hem karasal hem offshore konusunda rüzgar endüstrimizin ihracat gücü de en az yatırımlar kadar önemli.
Hibrit yatırımlara odaklanacağız
Kovid-19 sonrası artan enerji talebi, dünya genelinde emtia fiyatlarındaki artış ve ayrıca tüm sektörlerde tedarik zincirlerinde ortaya çıkan sıkıntılar dolayısıyla, enerji fiyatlarında tüm dünyada bir yükseliş yaşanıyor. Her ne kadar fosil yakıtlardan uzaklaşan bir trend giderek yaygınlaşıyorsa da elbette petrol, doğal gaz ve kömür fiyatlarındaki artışlar hala sektör genelindeki enerji fiyatlarını etkileme gücüne sahip. İklim krizinin etkileri kendisini her geçen gün daha fazla hissettiriyor. Glasgow İklim Zirvesi’nden çıkan aksiyonların büyük bölümü enerji sektörünü doğrudan biçimlendiriyor; en çok öne çıkan kavram da ‘net sıfır emisyon’ oldu. Şu anda inşa edilen şey ‘karbonsuz yeni ekonomik düzen’ olarak adlandırılıyor. Bu yüzden yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelim de giderek arttı ve yenilenebilir enerji kurulumlarında rekor üstüne rekor kırıldı. Örneğin Türkiye’de rüzgarda 10 bin MW kurulu gücü bu yıl itibarıyla geçtik. Güneş kurulu gücü 7 bin 500 MW’ın üstüne çıktı. Jeotermalde dünyada ilk sıralardayız. Hidroelektrik kapasitemiz yüksek olmasına karşın kuraklık dolayısıyla bu yıl ciddi sıkıntılar yaşandı. Yenilenebilir enerji yatırımları hem dünyada hem ülkemizde artış grafiğini sürdürecek.
Net sıfır, herkes için öncelikli
Hakan Yıldırım, Sanko Enerji CEO’su
‘Net sıfır emisyon’ kavramı hükümetlerden şirketlere, bireylerden kurumlara kadar herkesin en öncelikli konularından biri haline geliyor. Enerji sektörü de bu bağlamda ‘temiz enerji dönüşümünü’ önceleyecek. Yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimi ezberleri bozacak şekilde artmaya devam edecek, burada ülkemiz için önemli unsurlardan biri yapılabilir kapasitelerin düzenli olarak açıklanması. Ar-Ge’de depolama teknolojilerine yönelik çalışmalar yoğunlaşıyor. Depolama yenilenebilir enerji yatırımlarının artış seyrini çok ciddi oranda artıracak bir etken.
Enerji start-up’larıyla ilgileniyoruz
Sanko Enerji Grubu olarak 2021 yılını hedeflerimiz doğrultusunda tamamlıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız toplam 1,5 milyar dolarlık yatırımla tamamı yenilenebilir enerji alanında olmak üzere yaklaşık 1.000 MW’lık kurulu gücü ülkemize kazandırdık. Sanko Enerji olarak 6 hidroelektrik, 6 rüzgâr ve 3 jeotermal santralimiz bulunuyor. Bu kurulu güçle yılda 3,4 milyar kWh enerji üretme kapasitesine sahibiz. Kendi sektörümüzdeki yatırım olasılıklarını takip edip değerlendiriyoruz. Gelişim stratejilerimize uygun yatırım fırsatlarıyla ilgiliyiz. Ayrıca hibrit yatırımlara odaklanıp rüzgar – güneş, hidrolik – güneş gibi yatırımları beraber gerçekleştirmek planlarımız arasında. Karbon ticareti giderek daha fazla önem kazanacak, bu sebeple karbon sertifikası sağlamaya öncelik vereceğiz. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konuları da ana gündem maddelerimiz arasında yer alıyor. Ek olarak, operasyonel mükemmellik amacıyla iç tüketimi azaltacak, üretim tahminlerimizi iyileştirecek yenilikçi teknolojiler ve enerji start-up’larıyla da ilgileniyoruz.